Tüm küfeler
Tüm sarnıçlar
Tüm fıçılar
Tüm kazanlar
Doldu doldu taştılar.
Yazıtlar tabletler...
Sümerler İbraniler
Dile dile döktüler.
Ezâ ile ceza
Riyâ ile cefa
Birlikte başa oldu bela.
Baka baka
Kaldı bir CAN
O da çukurda.
Akıllanmadı insan,
Uyanmadı insan,
İnsanı "insan" sanan
Kandı kendi olan.
Dönüp dönüp duran
Taş taş üstüne koyan
4 duvara saklanan
Uyanmadı hâlâ,
Anlamadı zira.
Hançerden akan kana
Al diyen oldu da
Al'a neden diye soran olmadı ya.
Döndü devr'an
Erdi mer'can
Bu zan ile doğan
Aşmadı ya...
Gün olmazdı geceden uryan
Günü doğurdu
Güneş olan.
Dilde tüy biter mi?
Canda can yiter mi?
Ebru'da derman...
Can'da kan...
İnanan
İnanan
İnanan
İnsana
İnanan
Susup gider mi?
Bu can bu bedende
Ses veren de
Susar gider mi?
Bir düzen bilen
Düzenini kendi eden
Vazgeçer de gider mi?
Gitmeliydi!
Gidemedi.
Öyleyse ... oyun bitti.
İstanbul 26 Ekim'e erdi.
Sonsuz sevgi daim idi
O bile yeşertemedi.
Kanı kanla
Can'ı canla sulayan
Sevdasından aşka susayan
Aşkı bilemedi,
Suyu kirletti.
Su lekelendi...
At kişnedi...
Tüm nurlu kelamlar
Sona geldi.
Dünün üstüne bugün denen de bitti.
Selamlar sona erdi.
De gel de öyleyse;
Bunca zaman ne dendi?
Neler dendi?
Hiçbirisi yakıp geçmedi
Hepsi geçti gitti.
Bana dokunmayan bin yaşasın diyen de
Demeyen de birdi
Zira öfkesi de zinciri de tek eldendi.
Uzatmadan
Sonlandıralım lafı
Bitiren gitti
Biten gitti
Kalan sağlar bizler idi.
Anlaşılmazsa da
Yazan bildi...
Yazdıran bildi...
Yazılan bildi...
Sevgimiz bakî
Ebru'nun kaleminden
Firdes'in yüreğinden
Nurlu canların dilinden idi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder