28 Mart 2015 Cumartesi

RUHSAL AYDINLANMA YOLUNDA ADIM ADIM

Ruhsal aydınlanma; birçok insanın ne yazık ki hala adını bile duymadığı bir yolun ifade ediliş şekli olabilir.

Bazılarının bıyık altından güldüğü çalışmaları kapsayabilir.

Kimileri için bildiğini ve kendi kendine karşıt fikirlerle mutlak ve kesin bir şekilde çürüttüğünü sandığı bir fikir olabilir.

Çok az insan içinse gerçek anlamıyla idrak edilmeye niyet edilmiş, bir kendini bulma yoludur.

Ne olduğundansa ne olmadığı çok daha kesindir!

Ruhsal aydınlanma bir akım değildir.

Günümüzün popüler söylemlerinden biri değildir.

Ticari çıkarlar uğruna çeşitli güçlerin itici etki yarattığı fırsatlardan hiç değildir.

Kısaca;

Kimi kendini bulmaya çıkar yola,
Kimi kendini bulup ışık olmaya...
Herkes ışık olmaz ama
Işık olanların yolundan gitmeyen kendini de bulamaz bu dünyada!

Öyleyse;

Ruhsal Aydınlanma Yolunda
1. Niyet etmek gerekir. 
Ama bu "bir de bunu deneyelim bakalım" şeklinde bir niyet kesinlikle değildir. “Kendimi anlamaya, yolumu öğrenmeye, farkındalıklarımı arttırmaya, aydınlanmaya, şifalanmaya niyet ediyorum, istiyorum” şeklinde kesin ve net bir niyet olmalıdır.

2. Teslimiyet duygusunu yürekte hissetmek gerekir.
Evrenin tüm pozitif güçlerine teslimiyet; onları almaya, hissetmeye ve faydalanmaya karşı bir teslimiyeti insanın taa içinde, yüreğinde hissetmesi gerekir.

3. İnanç gerektirir.
Evrensel gerçeklerin mutlakiyetine inanç gerekir. Bir başka deyişle, her ne oluyorsa evrensel gerçekliklerin altında bir anlamı ve yeri olduğunu kabul etmek, nedenleri anlayamasak da sadece kabul etmek gerekir ilk adımda.

4. Çaba göstermek gerekir.
Sürekli ve düzenli zaman ayırmak ve çalışmak gerekir. Bu çalışmaları daha çok bilgilenmek, daha çok nefes ve enerji çalışmak için diye düşünebilirsiniz. Yaşamak için yapmanız gereken ne varsa; yemek, uyumak gibi… ruhsal aydınlanma için de yapmanız gerekenler vardır.

5. Sabır göstermek gerekir.
İnançla, güvenle, sükunetle iyi olanı güzel olanı bekleyebilmek çok önemlidir. 3-5 denemeden sonra isyan etmek, vazgeçmek olmaz. Bu noktada “her ne oluyorsa en doğru zamanda oluyordur evrensel gerçeğine güven” çok büyük önem kazanır.

6. Hislerin farkında olmak gerekir.
Kendini fark etmek, kendini eleştirebilmek, kendini tarafsızca değerlendirebilmek çok önemlidir. Çünkü ancak o zaman insan tüm hayatı boyunca başına gelenlerin gerçek anlamlarını idrak etmeye başlar.

7.Değişimi kabullenmek ve değişmek gerekir.
Özellikle bağımlılıklardan, alışkanlıklardan arınmak, içgüdüsel diye ifade edilebilecek değişim isteklerini fark edebilmek ve uygulayabilmek gerekir. Kişinin bu yaşına kadar kabul ettiği doğruların evrensel gerçekliklerle bağdaşmayabileceğini kabul edip, değiştirmeyi kabullenmesi çok önemlidir.

8. Affetmek gerekir.
Önce kendini sonra tüm varlıkları! Ruhsal aydınlanmanın olmazsa olmazı; tüm yüklerden arınmak; kinden, nefretten, öfkeden, hırstan, hasetten, kibirden … arınmak ve affedebilmektir.

Yolunuz aydınlık, ruhunuz ışıl ışıl olsun.
Yürekten sevgimle hepinize ışık olsun.
Ebru Tolan Karahasanoğlu
İstanbul, 28 Mart 2015






24 Mart 2015 Salı

ŞİFALANMANIN GERÇEKLERİ

En yakınlarıma şifalanmakla ilgili gerçeklikleri anlatmakta zorlandığımı ve bu durumun beni üzdüğünü ifade ettiğimde gelen rehberliği bütünün hayrına hepinizle paylaşıyorum. Şifa olsun, öyle de oldu, şükürler olsun.
Sevgimle Ebru


Sen seni dinleyenlere yardım edebilirsin.
Her bilgi herkesin kendi gerçekliğinde var zaten. Görmek isteyen görür, duymak isteyen duyar. Bilmek isteyen HATIRLAYACAKTIR! Biz zaten sizi o bilgilerle yarattık.
Üzülme, sorumlu olan sen değilsin. Sen sadece yol göstericisin, aydınlatıcısın, bilgilendirensin, fark ettirensin. Gerisi herkesin kendi sorumluluğu. Ama şifanın kurallarını bir kez daha hatırlatalım bütünün hayrına:
Hiçbir şey  nedensiz değildir; ya bedenin mesaj yolluyordur, ya zihnin, ya da ruhun; yani Allah’tan olan, Allah olan, BİR olandan geliyordur mesaj.
Bunu anlamaya niyet edeceksin.
Bunu almaya niyet edeceksin, soracaksın, dinleyeceksin. Mesajın içeriğini idrak edeceksin ve gereğini yapacaksın.
Bedeninin/zihninin/ruhunun üzerindeki yükleri atacaksın.
Önce bedensel mesajlarla başladık; en basit olandan. Ama artık çoğu mesaj, bilgi ilahi boyuttan geliyor insanlığa. Bu şansı iyi değerlendirin. Henüz hala zaman varken, iyi değerlendirin. Seni sondan, bedenin için kaçınılmaz olan sondan yani ölüm dediğimiz gerçekten kurtaramayabilir. Ama ruhunun sonsuz yolculuğunda sana ışık olacağı kesindir.
Sevgimiz sizinle,
Işık Varlıkları

Bu yazı 24 Mart 2015, Salı günü saat 09.00 itibariyle Ebru Tolan Karahasanoğlu tarafından İstanbul’da kaleme alınmıştır.

22 Mart 2015 Pazar

SEVGİ

SEVGİ
Sevgiyi nerede arıyorsun?
Annende, çocuğunda, sevgilinde ya da toprakta, çiçekte, dağda, kuşta, kuzuda…
Buluyor musun peki?
Sevgiyi bulmak için önce kaybetmek gerek! Sen sevgiyi hiç kaybetmedin ki!
Sen sevgisin zaten. Ahh bunu bir görebilsen.
Aç gözlerini, aç kulaklarını, dinle; sen sevgisin, sevgi sensin. Sevgi var etti seni, sevgi besliyor seni!
Yüreğindeki sevgiyi hissetmeye niyet et. Yüce Yaradan’ın şartsız, koşulsuz ve sonsuz sevgisini hissetmeye niyet et.
Onunla var olduğunu idrak ettiğin gün gücünü de anlayacaksın. Sen her şeyi yapmaya muktedirsin.
Yarat; sevgiyle yarat. Kendi cennetini bu dünyada yarat. Pembe güller mi koymak istiyorsun bahçesine, koy. Üç yavrulu bir beyaz kedin mi olsun istiyorsun, olsun. Dev bir fabrikanın işçileri seninle mi doysun, doysun. İyi olan, güzel olan ne varsa hepsi olsun.
Yüreğinden akıt sevgiyi gani gani. Gözlerinde sevgi, elinde sevgi, dilinde sevgi olsun.
Üstünü örten ne varsa sevgi selinin yüreğindeki, at onları bir bir kenara.
Öfkelerinden sıyrıl, affet, nefesinle ve niyetinle.
Bil ki dünya sevginle güzel.
Senin gibi giyinenleri sev, giyinmeyenleri de sev.
Senin yediklerinden yiyenleri sev, yemeyenleri de sev.
Senin Allah’ına, Peygamber’ine inananları da sev, inanmayanları da sev.
Senin dilinden, milletinden olanları da sev, olmayanları da sev.
Şimdiye kadar hepimizin BİR olduğunu idrak edemediğine üzülme, kendine kızma, şimdiden niyet et sevmeye.
Bil ki sevdikçe aydınlanacaksın, sevdikçe huzur bulacaksın, sevdikçe yücelteceksin ruhunu da dünyanı da.
Bu yazı 21 Mart 2015 Cumartesi günü saat 22.00 itibariyle Ebru Tolan Karahasanoğlu tarafından İstanbul'da kaleme alınmıştır.

21 Mart 2015 Cumartesi

UYANIN!

Gülümseyen gözlerin içinde hüzün olanlar, keder ve acı ile kavrulanlar, kendini “cehennemimi bu dünyada yaşıyorum” diye avutanlar UYANIN!
Formda bedeninin içinde her bir hücresine öfkeyi, kini, nefreti mühürlemiş olanlar UYANIN!
Zekamla alt ederim ben her düşmanımı diyenler UYANIN!
Hala daha iki gözünüz, kalbiniz varken UYANIN!
Sizden öncekiler ölüm denen anda uyandılar. Artık yapacak bir şey kalmamıştı yeniden bedenlenmekten başka.

Oysa siz çok şanslısınız. Bu dönemde size bir imkan tanındı; bunun farkına varın. Kendinizin farkına varın. Seçiminizi yapın. Uyanmak mı? …
Bu yazı 20 Mart, 2015 Cuma günü saat 23.00 itibariyle Ebru Tolan Karahasanoğlu tarafından İstanbul'da kaleme alınmıştır.

20 Mart 2015 Cuma

20 MART'IN GÜZELLİĞİ

Günaydın:)
Uzun zamandır astroloji ile ilgilenen arkadaşlar, gökyüzündeki hareketliliğin enerjisi üzerine çalışan arkadaşlar 20 Mart'la ilgili bilgilendirme yapıyorlar. Siz de mutlaka bir veya birkaçına denk gelip detayları okumuş dolayısıyla bugün aynı anda hem güneş tutulmasının hem yeni ayın hem de ekinoks dediğimiz gece ve gündüzün eşitlenme halinin birlikte yaşanacağını biliyorsunuzdur.
Gökyüzünde bu kadar değişim, etkileşim yaşanıyorken bizim yeryüzünde bundan nasiplenmemiz mümkün değil tabii ki. Kendi farkındalığını belli bir noktaya getirebilmiş, enerji çalışmalarını düzenli yürütenler zaten sadece bugün için değil, bir süredir dünya üzerindeki enerjinin nasıl değiştiğinin, yoğunlaştığının ve bir miktar da zorlayıcı olduğunun çok iyi farkındalar!
Diyeceğim o ki, bu enerji yoğunluğunu iyi değerlendirelim. Öyle çok farklı, büyük ritueller yapmaya hiç gerek yok. Sadece nefesinizle ve niyetinizle, bugün kendinize biraz zaman ayırarak, hissetmeyi deneyin; bedeninizi, iç sesinizi, kalbinizi, ruhunuzu, ne derseniz isimlendirmek de gerekmiyor....
İyi ve güzel şeylere odaklanın, bu size çok zor geliyor ve zihninizi öfkeler, acılar istila ediyorsa, onlara da teşekkür edin. Böyle bir günün enerjisinde sizin onları salıverip göndermeniz için kendilerini gösterdikleri için. Bugüne kadar size yaşattıklarına teşekkür edin! Sonra da sevgiyle salıverin, uğurlayın gitsinler, nefesinizle ve niyetinizle.
Tam olarak anlamadığınızı düşündüğünüz ya da aklınıza takılan bir sorunuz olduğunda da lütfen iletişime geçmeye çekinmeyin, bugün güzel bir gün, hepimizi için şifa olsun, öyle de oldu.
Sevgimle
Ebru

Not:
Bugün ayrıca topraklanmayı ve beslenmenize dikkat etmeyi de unutmayın!!!
Mümkün olduğunca protein ve karbonhidrat ağırlıklı beslenmeden kaçınmanızı, vitamin&mineral ağırlıklı yani taze meyve-sebze tarzı beslenmenizi ve bol bol alkali su içmenizi öneririm.
Deniz kenarı ve/veya ağaçlık bir alanda bol negatif iyon eşliğinde sırtınızı bir ağaca yaslayarak nefesinizle niyet çalışması yapabilecek imkanınız varsa da mutlaka değerlendirin.

18 Mart 2015 Çarşamba

VAR MISIN BUGÜN YOLA ÇIKMAYA?


Gel! Gidelim buralardan...
Çok uzaklara; yüreğimizin derinlerine,
Zihnimizin dehlizlerine,
Karanlık sandığımız o sonsuz aydınlığa doğru bir yolculuğa çıkalım sevgili BEN’im seninle.
Umdukların korkutmasın yüreğini, duygularını düşüncelerinle zincirleme! Bırak hepsini özgürce, baharda gökyüzüne salıverdiğin uçurtmalar gibi, renk renk balonlar gibi…
Kapıyı araladığın ilk anda, zifiri karanlık yolun başında dur bir an; dur ki gözlerin alışsın karanlığa.
Sonra ufak adımlarla biraz da el yordamıyla başla ilerlemeye.
Biri mi geliyor karşıdan? Hırstan gözü dönmüş, öfkeli ve gergin… Yol ver, geçsin. Yol ver ki geçip gitsin içinden, yoksa ezip geçer seni de!
Başka biri daha mı geliyor; küçük, kırılgan ve alıngan, gözü yaşlı bir çocuk? Ona da yol ver! Ama önce sev onu, sarıl ona, kucakla ve sonra izin ver gitsin. Gitsin ki içinde kalmasın ne bir alınganlık, ne bir hüzün. Sarıldın ya ona az önce sevgiyle, kucakladın ya onu, yeter. Sevgi bağları bir kez attı mı çapasını bir daha asla koparamaz onu hiçbir dalga.
Sen fark ettikçe, sen izin verdikçe, sen salıverdikçe gidecek onlar ve onlar –yıllardır içinde biriktirdiklerin, SEN olduğunu sanıp içinde büyüttüklerin- gittikçe yolun ışıkla dolacak; Yüce Yaradan’ın sonsuz ilahi ışığı ile aydınlanacaksın işte böyle.
Sanma ki çok zor bir yoldan bahsediyorum. Sanma ki çok uzun bir zaman istiyorum…. Sadece niyetin ve nefesin lazım bana.
Var mısın, bugün yola çıkmaya?
Sevgimle
Ebru Tolan Karahasanoğlu

18 Mart 2015, İstanbul 

16 Mart 2015 Pazartesi

DÜRBÜNÜN UCUNDAKİ


Bir dürbün versem elinize şimdi, baktığınız kendi hayatınızın uzak geleceği olsa, neler görürdünüz acaba?
Birçoğunuz, şu an zaten ya
şlı olan aile büyüklerinizin öldüğünü, çocuklarınızın büyüdüğünü ve/veya evlendiğini, arabanızın/evinizin değiştiğini saçlarınızın renginin/şeklinin farklılaştığını görürüsünüz. Çok da normal dersiniz içinizden; illa ki olacak bunlar…
Oysa çok azınız gerçekten yaşamak istediğini söylediği, bugün hayalini kurduğu o geleceği görür dürbünün ucunda!
Niye mi?
Çünkü kendine inanmak, hayallerine inanmak, kendi gerçeğini kendisinin yaratma gücüne sahip olduğuna inanmak imkansız gelir.
Ben çocukken “yaratmak” fiilini kullandığımda azar işittiğimi hatırlıyorumL Yaratmak Allah’a mahsustur, ne biçim laf öyle, yaptım diyebilirsin, oldu diyebilirsin ama yarattım denmez!!!
Bu kodlamayla, bu inançla büyüdüm ben, eminim bir çoğunuz da…
Oysa şimdi birileri çıkıyor ve diyor ki “sen kendi hayatının yaratıcısısın”!!! Hadi oradan demek gelmiyor mu içinizden?
İtiraf edin, geliyor.
Aslında hayatta ki en büyük tembellik, en büyük kaçış da bu belki de. Böylesine büyük ve önemli bir sorumluluğu almak istemiyor ve işin kolayına kaçıp Allah’a bırakıyoruz her şeyi.
İyi de ondan, kötü de ondan diyor, avutuyoruz kendimizi.
Evet, iyi de, kötü de var içimizde. Evet, iyi olanı da , kötü olanı da yaşıyoruz hayat boyu ama mecbur olduğumuz için değil; seçtiğimiz için yaşıyoruz tekamül etmek için gerekenleri.
Benzer sıkıntıları defalarca yaşayanlar vardır mutlaka çevrenizde. Belki de siz de onlardan biriniz, benim gibi… Şimdi her sıkıntıyı ben mi yarattım yani diye soranlarınız duyabiliyorum!
Her bir sıkıntıyı kendimiz yaratmadık tabii ki, biz sadece o sıkıntının bize öğretmeye çalıştığını, kavramaya, anlamaya, aşmaya yani tekamül etmeye niyet ettik bu dünyaya gelirken.
Sonra mı? Sonra ilk seferinde anlayabildiysek ne ala! Ucuz atlattık demektir.
Beceremedik mi, hoop 2. dalga. Ama bu sefer daha şiddetli vurmalı, ee ne de olsa ilkinde anlayamadık ya, ikincisi daha bir sert çarpmalı. O da mı olmadı, hoop 3. dalga. Şiddetin dozu biraz daha arttı mı; artacak tabi. Akıllanmayan biziz, anlamayan, görmeyen ama ne olursa olsun bu dersi almaya karar veren biziz. O zaman kime isyanımız, kiminle hesaplaşmamız? Kim yarattı bu hayatı?
Kendinize haksızlık etmeyin, acımasızlık da, sadece niyet edin; anlamaya ve hep güzeli seçin, iyiyi ve kolayı seçin.
Bilin ki dürbünün ucunda sizin hayatınız var şu anda!
Sevgimle,
Ebru Tolan Karahasanoğlu

15 Mart 2015, İstanbul 

10 Mart 2015 Salı

KUANTUM BIOFEEDBACK TERAPİ

Sağlığına önem veren, bedensel, zihinsel ve ruhsal dengesine değer veren herkese merhaba!

Bir yıl önce tanışma şansına sahip olduğum ve ilk andan itibaren gücüne ve doğruluğuna inanarak araştırdığım, deneyimlediğim ve hayatıma kattığım, son dönemde de eğitimlerini tamamlayarak terapisti olduğum bir cihazla sizi bugün tanıştırıyor olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.

Son yıllarda kuantum, enerji ve şifa kelimelerini sık sık duymaya başladığınızdan eminim. Hatta bir çoğunuzun araştırdığını ve/veya deneyimlediğini biliyorum.

Benim 2000 yılında başlayan serüvenimin son yıllarda nasıl hızlandığını ve hatta son aylarda nasıl şekil değiştirdiğini de birçoğunuz yakından gözlemliyorsunuz. 

İşte bu cihaz da “kuantum biofeedback” prensibi ile çalışan ve direk olarak sizin enerji alanınızdan aldığı verileri yorumlayan ve hatta tedavi de yapabilen SCIO Quantum Biofeedback cihazı.
Nasa’nın uzun süre uzayda kalan astronotlarının sağlık ihtiyaçlarını tespit ve tedavi amacıyla geliştirdiği bir projenin topluma göre şekillenmiş hali aslında.
Kısaca ne mi yapıyor?
Kuantum fiziğinin maddeyi de enerji olarak tanımlaması prensibi üzerine kurulu bütün düzen aslında. 12.000 farklı frekans üzerinden sizi tarıyor ve
·         Stres noktalarınızı tespit ediyor, bir başka deyişle, enerji blokajlarınızı belirliyor,
·         Normalden farklı titreşen organ ve sistemlerinizi algılıyor,
·         Risk analizi yaparak hastalıklar daha oluşmadan sizi uyarıyor,
·         Var olan sıkıntıların gerçek nedenlerini tespit ediyor,
·         Virüs, amip, parazit, bakteri, alerjen gibi patojenleri tespit ediyor,
·         Zihinsel olarak bilinçaltı seviyesinden gelen yükleri, riskleri, olumsuz etkileri ortaya çıkartıyor,
·         Duygusal ve fiziksel travmalarınızı, anne karnından itibaren belirliyor,
·         Ruhsal farkındalık kazandırıyor…
Sonra mı?
Sonra da acısız, ağrısız, kimyasal ve/veya ışın içermeden, cerrahi müdahale gerektirmeden, sadece ve sadece bedeninizin kendi kendini onarma gücünü harekete geçirerek ve güçlendirerek bedensel, zihinsel ve ruhsal şifalanmanızı sağlıyor.
·         Özellikle dikkat dağınıklığı, öğrenme güçlüğü çeken çocuk ve gençler üzerinde,
·         Kendini tam ve doğru ifade edemeyen çocuk ve yaşlılar üzerinde; kişinin kendi farkındalığının yetersiz olduğu ya da hiç olmadığı durumlarda,
·         Modern tıbbin uyguladığı uzun süreli teşhis ve tedavi yöntemlerine rağmen şifa bulamamış kişilerde,
·         Sigortaların ve/veya sosyal güvenlik kurumlarının kapsama almadığı rahatsızlıklarda vbg. durumlarda kişilerin hayat kalitesini önemli ölçüde arttıran bir imkan yaratıyor.

Unutmayın ki her şey enerjidir, bedeniniz bile.
…ve yine unutmayın ki son yıllarda bilimsel olarak da kanıtlanmıştır ki bedenimizdeki tüm hücreler, uygun ortam koşulları olduğu sürece, siz son nefesinizi verene kadar kendilerini yenileme ve iyileştirme gücüne sahiptir.
Kuantum biofeedback, SCIO, şifalanma ve enerjiler hakkında daha fazla bilgi için, terapi detayları için, tanıtıma özel imkanlar için… lütfen iletişime geçmeye çekinmeyin.
Yürekten sevgimle bedensel, zihinsel, ruhsal dengeyi kurabildiğiniz, sağlıklı, aydınlık günler dilerim.
Ebru Tolan Karahasanoğlu
Kişisel Şifa ve Enerjiler Eğitmeni
SCIO Terapisti

BİR AYNA ALIN ELİNİZE


Bir ayna alın elinize ve bakın taa gözlerinizin içine. Derinlerde hüzünleri göreceksiniz.

Önce, sizi siz yapan, sizi bugüne taşıyan hüzünleri… Onlara sevginizi yollayın ve sevginizle kuşatın hepsini. Hüzünleriniz hüzün olalı hiç böyle onurlandırılmamışlardı eminim ki, ama taltif edin tüm hüzünlerinizi; sizi bugünkü siz yaptıkları için, yüklendikleri zorlu, acı, ağır görevlerinden dolayı onlara teşekkür edin tüm kalbinizle.
Sonra bakmaya devam edin gözlerinizin derinlerine. Sonsuz okyanusları görün, sonsuz gökyüzünü, sonsuz ormanları…ve dünyaya ait ne varsa aslında hepsinin sizin tam içinizde olduğunu keşfedin. Sarılın onlara sevginizle. Kendi dünyanızın, o muhteşem ışıldayan hayatınızın, aslında zaten sizinle olduğunu fark edin. Şimdi ve tüm zamanlara doğru…
Sonra biraz daha derinlere inin, gözbebeklerinizin en derinine ve orada yüce Yaradan’ınızla buluşun. Sizinle olan, ve hep olacak olan, siz olan, zaten BİZ olan yatıcınızla ve sevginizi yollayın zaten sen olana, ben olana BİZ olana, şükürlerinizle.
Sevgimle,
Ebru Tolan Karahasanoğlu

10 Mart 2015, İstanbul

7 Mart 2015 Cumartesi

HİÇ UNUTMA!

Hiç unutma!
Kimsenin kurtarıcı olamazsın!
Sen ancak kendi yolunda yürüyebilirsin. Ne o senin yolundan gelebilir, ne sen onun yolundan gidebilirsin.
Bil ki Yüce Allah'ın ışığı sonsuz ve her kim, ne zaman isterse onu kolaylıkla görebilir. Gördüğüne doğru gidebilir.
Sen sadece "örnek" olabilirsin ve sen kendi yolunu bulduğunda, bütünün bir parçası daha, ışığı bulduğunda birlikte yükseliriz, sonsuz aydınlığa biraz daha, biraz daha...
İstemeyene yardım etmeye çalışma, isteyeni de yardımsız bırakma.
Bu sözüm sana, yani bana, BİR olan hepimize yürek dolusu sevgimle...
Ebru

4 Mart 2015 Çarşamba

KISACA...


Hepimiz zihin, beden ve ruhtan oluşan varlıklarız. Bu üç arkadaşın sürekli bir etkileşim ve iletişim halinde olduğunu söylemeye gerek yok herhalde. Aynı zamanda bedenlerimiz toprak ana ile, zihinlerimiz evrenle, ruhlarımız da ilahi / semavi alemle iletişim ve etkileşim halinde.
Tüm bu ilişkiler enerji boyutunda, frekansların çeşitliliği esasıyla vuku buluyor ki biz bunu son yıllarda kuantum enerjisi ya da kuantum fiziği olarak sıkça duymaya başladık bile.
Bizim katı, madde gördüklerimiz de aslında titreşiyor, sıvı gördüklerimiz de… ve hatta göremediklerimiz de!
En basit örnek belki de herkesin çok iyi bildiği X ışınlarıdır. Hiçbir şekilde göremez ve hissedemeyiz ama vardır ve röntgen makinası aracılığıyla çoğumuzun bedenine girmiştir defalarca…
Herhangi bir enerjiyi bizim görmememiz yok olduğu anlamına gelmez. Artık bunu idrak etme zamanımızın çoktan geldiğini düşünüyorum.
Yaptığım tüm çalışmalarda da kişinin kendi sezgi yolunu açıp güçlendirerek ilahi boyuttan gelen mesajları alır hale gelmesine yardım ediyorum. Kişinin kendi üstbenliği ile iletişime geçmesine yardım ediyorum; ruhsal gelişim yolunda eğitmenlik, ilahi/evrensel gerçeklikler hakkında eğitmenlik de diyebilirsiniz. Kişisel şifa konusunda bilinçlendirme çalışmaları, enerji boyutu ile ilgili çalışmalar, enerji bedeni ile ilgili şifa çalışmaları, beden-zihin-ruh dengesini sağlama çalışmalarını da sayabilirim, danışanın ihtiyacına göre şekilleniyor tabii…
Hepsi ve daha fazlasını toplayabileceğimiz en kısa başlık da işte bu; kişisel şifa ve enerjiler.
Sizde nefesinizle ve niyetinizle evrensel gerçeklikleri idrak etmeyi isteyebilirsiniz. İsteyin ki ufkunuz açılsın; gözleriniz görmeye, kulaklarınız duymaya başlasın.
İçinizde sizinle konuşan benliğinizi dinleyin; sezgilerinize her zaman olduğundan daha çok güvenin. Endişe, korku, gerginlik duygularınızdan arının. Zor mu geliyor hala? O zaman gerçek anlamda ilahi  güveni hissedemiyorsunuz demektir. En temel gerçekliği hala kabul etmemişsiniz demektir; her ne oluyorsa sizin ve bütünün en büyük hayrı içindir.
Mutlak güven sonsuz sevginin bir bileşenidir. Sevildiğinizi bilin, sonsuza dek, sınırsızca.
Yürekten sevgimle
Ebru Tolan Karahasanoğlu