23 Nisan 2015 Perşembe

AFFETMENİN GÜCÜ

AFFETMENİN GÜCÜ
Her insan hayatı boyunca onlarca, yüzlerce kez affeder, affedilir.
Ama hiçbir zaman bunun üzerinde kafa yormaz; affetmek ne demek? Neyi, niçin, nasıl affediyorum demez?! Affetmek tamamen kalpte yaşanır.
Bir insan ya da grup bir davranış sergiler. Bu davranış kişinin üzerinde bir duygu yaratır. Bu duygu kimi zaman kişiye zevk verir, kimi zaman acı. İnsan acı hissettiğinde sadece bu duyguyla yetinmez çoğu zaman. Acının yanına kini de koyar, öfkeyi de koyar, hırsı da koyar, … Tüm bu negatif duygular kişiyi ele geçirmeye başlar ve aşağı çeker. Ağırlaştırır ve hatta körleştirir.
Affetmek işte tüm bu olumsuzluklardan kişinin kendini kurtarmasıdır aslında.
Tüm negatif etkileri salıvermesidir.
Akışa yeniden katılabilmesidir. Adeta oyuna kaldığı yerden devam etmeye başlamasıdır hem de açığı kapatacak şekilde koşarcasına.
Affetmek insanın kendi yüreğini, ruhunu acıtan her türlü olumsuz duygulardan temizlenmesi, arınmasıdır.
Kolay mıdır? Nereden baktığınıza bağlı!
Affetmeyi isterseniz çok kolaydır. Her zaman dediğimiz gibi nefesinizle ve niyetinizle an meselesidir tüm yüreklerde arınmak.
Ama istemeyen için, istiyormuş gibi yapan içinse imkansız denecek kadar zordur!
Neden istemez insan? Çünkü affetmenin anlamını idrak etmemiştir henüz. Affetmeyi kaybetmekle eş tutar; itibarini kaybetmek, iradesini kaybetmek, haklarını kaybetmek…
Oysa tam tersine yüceldiğini fark edebildiği an her şey değişir.
Güzel olan affetmektir, doğru olan affetmektir.
Affetmek acizlik değil, güçtür!
Affetmek haksızlığa uğramak değil, hak olmaktır.
Affetmek sevmektir, sevgidir.*
Affetmek, asla karşıdaki kişiyle, karşı safla alakalı değildir.
Affetmek çift taraflı bir fiil gibi algılansa da tek taraflı bir eylemdir; sadece affeden kişiyi bağlar.
Karşıdakinin değerlendirmesi kendi içindedir. Karşıdakinin değerlendirmesi ilahi boyuttadır.
Hayatta başımıza gelen hiçbir olay nedensiz olmadığı için, çoğu durumda affedilen tarafın takındığı tavır da nedensiz değildir! İlahi boyuttan etkilerle gerçekleşmiş, evrensel gerçeklere uygun, mükemmel işleyişin bir parçasıdır çoğu zaman. Ama bütünü göremeyen insan varlığının bunu idrak etmesi beklenemez de, istenmez de.
Önemli olan öz değerlendirmedir. Kişi sadece kendinden sorumludur. Başına gelen tüm iyi şeylerin nedeni de kendisidir, kötü diye adlandırdığı şeylerin de!
Kötü diye adlandırdığı derken, şunu vurgulamak istediğimiz gözden kaçmamalıdır “kötü diye bir şey yoktur”!
Kısacası; her ne oluyorsa bütünün ve kişinin hayrına oluyordur. Her ne oluyorsa kişinin tekamülü için oluyordur. Her ne oluyorsa ilahi düzenin mükemmelliği içinde oluyordur.
İşte bu yüzden tüm acıları, kötülük dediklerinizi affetmek doğru olandır.
Ancak affetmek için de bazı şartları yerine getirmek gerekir. Nefesimizle ve niyetimizle affedebiliriz ama bunu isteyebilmemiz için önce dersimizi almış olmamız gerekir. Yani bir başka deyişle her ne yaşanmışsa size neyi öğretmek için olduğunu idrak etmeden tam anlamıyla affedemezsiniz.
Çoğu affetme, bağışlama çalışması bu nedenle tam anlamıyla başarıya ulaşmaz. Önce dersinizi alın; size verilmeye çalışılan mesajı doğru okuyun. Sonra isteyin, sonra niyet edin ve affedin.
Affettikçe yükseleceksiniz, bunu hiç unutmayın.
Sevgiyle
Işık Varlıkları

Bu yazı 21 Nisan 2015 saat 22.00 itibariyle Ebru Tolan Karahasanoğlu tarafından kaleme alınmıştır. 

28 NİSAN'DA BAŞLIYORUZ:)

Herkese merhaba:)
"Işıldayan Hayatlar Yolunda, Farkındalığı Yüksek Yaşamlar" a vesile olmak amacıyla hazırladığım eğitim programının bugün sizlere de bilgisini verebilmekten dolayı çok mutluyum.

Hayatında tekrarlayan sıkıntılar yaşayanlar; işinde, evinde, ailesinde, sağlığında, sosyal çevresinde...,
Yaptıklarından çok daha büyük bir potansiyeli içinde barındırdıklarına inananlar,
Bugüne kadar çeşitli yöntemlerle ve/veya kişilerle çalışıp henüz istedikleri ruhsal aydınlanma seviyesine ulaşamadıklarını hissedenler …
Emin olun ki bu yazı/duyuru karşınıza nedensiz yere çıkmadı; şu anda yapmanız gereken bir hamle, atmanız gereken bir adım vardır belki de?


Hepimiz BİR'iz, bir bir şifalandıkça, bütünü de şifalandırmış olacağız.


Işıldayan günlerde buluşmak üzere,
Yürek dolusu sevgimle
Ebru Tolan Karahasanoğlu
Kişisel Şifa ve Enerjiler Eğitmeni


YER: ODTÜ İstanbul Mezunlar Derneği, Taksim
SÜRE: Belirtilen tarihlerde 10.00-16.00 arası gerçekleşecektir. 
ÜCRET: Ücretlidir, lütfen bilgi isteyiniz.



21 Nisan 2015 Salı

SEVGİNİN GÜCÜYLE YÜKSELMEK - ÖZEL BİR YAZI

SEVGİNİN GÜCÜYLE YÜKSELMEK
Artık ihtiyacınız olan tek şey SEVGİ; Yüce Yaradan’ın sonsuz enerjisi; sevgi….
Sevgiyle var olmak, sevgi olmak, sevgiyle akmak ve yükselmek. İşte şu an ve bundan sonra ihtiyacınız olan tek besin!
Sevgiyi yüzyıllardır  yetiştirdiklerinizde deneyimlediniz; bitkilerde, hayvanlarda, çocuklarınızda…
Sevgiyi eşlerinizde aradınız; kimi zaman buldunuz, kimi zaman bulamadınız…
Sevgiyi ailenizden gördünüz çoğu zaman; annenizden, ablanızdan, babanızdan, kardeşinizden… Bazen bulamadınız, bazen bulduğunuzu anlamadınız! Hep aradınız, hep istediniz, hep beklediniz…
Oysa sevginin, gerçek, öz, saf sevginin kendi yüreğinizde olduğunu hep unuttunuz!!!
Artık hatırlama vakti.
Artık görme, hissetme, uyanma vakti.
Nasıl olacak diyor bir çoğunuz? Bu savaş dolu dünyada? Bu hırs, kibir, öfke dolu dünyada? Bu paranın vezir, "hak"’kın rezil olduğu dünyada, nasıl olacak???
Bilin ki hiçbir şey nedensiz değil! Bunu siz yarattınız!
Görmek istemedikçe, erteledikçe, vermeyerek, hissetmeyerek siz yarattınız. Geri çevirecek olan da sizsiniz. Sadece siz.
Başkasından bekledikçe bulamayacaksınız.
Çünkü siz başkasından bekledikçe, başkası da sizden bekleyecek.
Nasıl bir ironi bu, göremiyor musunuz?
Elinizi yüreğinize götürün, şimdi.
…ve derin bir nefes alın, şimdi.
Niyet edin, sadece niyet; şimdi: Yüce Allah’ım senin izninle, nefesimle ve niyetimle içimdeki sonsuz sevgi kaynağı ile buluşmaya, yüreğimdeki sonsuz sevgiyi hissetmeye ve yaymaya niyet ediyorum deyin, şimdi.
Sonra açın gözünüzü ve ilk gördüğünüze sevgi yollayın. Bu çocuğunuz da olabilir, komşunuz da olabilir, yanı başınızdaki bardak da olabilir, menekşe de…
Sadece yüreğinizden akan sevgiye odaklanın. Asırlardır mühürlediğiniz, şarta bağladığınız, keşke’lerle ise’lerle yaşadığınız sevginin aktığını hissedin, şimdi.
Sevgi vermekle azalmaz, çoğalır.
Sevgi vermekle sizi inciltmez, yüceltir.
Tüm olumsuzlukları yukarı havale edin, bilin ve hatırlayın ki ne bir kuş uçar, ne bir dal oynar O’ndan habersiz. Siz yüreğinizi doldurmayın kinle, nefretle, hırsla, kibirle, öfkeyle…
Siz sadece sevgiye yer açın yüreğinizde.
Sevmek affetmektir, affetmekse en büyük yükseliş.
Önce kendinizi sevin, sonra tüm varlıkları.
Sevgiyle kalın, sevgi olun!
Bu yazı 21 Nisan 2015, saat 21.00 itibariyle Ebru Tolan Karahasanoğlu tarafından kaleme alınmıştır.







IŞILDAYAN HAYATLAR'DAN ALABİLECEĞİNİZ HİZMETLER

Her bir başlığın alt detayları ve içeriği hakkında her türlü sorunuz için irtibata geçebilirsiniz. 

İlgileneceğini ve/veya ihtiyacı olduğunu düşündüklerinize,şifalanma vakti gelmiş ve şifa dileyen herkese,  yürek dolusu sevginizle, niyetinizle gönderebilir, paylaşabilirsiniz. 

Sevgi dolu aydınlık hayatlar dilerim.

Ebru Tolan Karahasanoğlu
Kişisel Şifa ve Enerjiler Eğitmeni

14 Nisan 2015 Salı

DİK DURMAK

DİK DURMAK
Hayatın tüm zorluklarına rağmen dik durmak,
Hayatın tüm zorluklarının karşısında dik durmak,
Bunu bilmek, bunu öğrenmek… 
Başlığı altında bir şeyler yazacağımı sanıyorsanız fena halde yanıldınız!!!
Sağ gösterip sol vurmak deyin, A’yı anlatmadan Z’ye atlamak deyin, ezber bozmak deyin… ne derseniz deyin ama ben tam tersine dik durmak için hayatın zorluklarının birer armağan olduğunu yazacağım!!!
Asırlardır aynı kıyıları döven dalgaları hayal edin, dalga dediğin nedir ki elinde bile tutamadığın akışkan, naif suyun yarattığı etki! Ama belli bir güçle ve sürekli vurunca, o kaya dediğimiz yapıyı bile aşındırmaz mı?
Rüzgarı düşünün; ağırlığını bile fark edemediğimiz havanın esmesi sadece… Oysa daha geçenlerde şiddetli lodos fırtınasında güzel ülkemizin birçok yerinde asırlık dev ağaçları devirmedi mi göz göre göre…
İnsan da işte aynen böyle… zorluklara ne kadar dayanabilir ki güçlenmezse? Ya eğilir!!! Ya ezilir!!! Ya da yok olur gider belki de…!
Oysa hayat dediğimiz o görünmez ama sonsuz enerjinin gücü insanı yere yatırmak için değil, sanılanın tam tersine yatan ruhunu ayağa dikmek içindir belki de???
Bir de şöyle canlandırın gözünüzde; insan yavrusu doğduğunda dik duramaz oysa hayat hemen başlar onu zorlamaya; karnı acıkır, üşür, korkar… Amaç yıkmak değildir asla, o bebeğe, bu dünyanın gerçeklerine gözünü yeni açmış can’a, güç vermektir belki de???
Her zorluk biraz daha güçlendirir, her yenilgi biraz daha… , engeller aşıldıkça, taşlar, kayalar kenarlara savruldukça yaşam yolunda, diklenir insan aslında, güçlenir, güçlenir, güçlenir biraz daha…
Bu gerçeği bilerek yaşamaksa hayatı bir anda zor, yorucu, sıkıcı, olmaktan çıkarır ve eğlenceli bir oyun haline dönüştürür aslında…
Yeter ki insan her bir zorluğu “neden” yaşadığını görmek, anlamak istesin sonunda!
Ruhunuzun yaşam amacı yolunda, hayatınızın her gün daha da aydınlanması dileğimle ve yürek dolusu sevgimle.
Ebru Tolan Karahasanoğlu
Kişisel Şifa ve Enerjiler Eğitmeni
İstanbul, 13 Nisan 2015

3 Nisan 2015 Cuma

AY TUTULMASI

AY TUTULMASI 
Evrenin derinliklerinde yüce ışık varlıkların aleminde her ne oluyorsa bütünün hayrına bu dünyada da yansımaları olacaktır mutlaka. 
4 Nisan, yani 4.ayın 4'ünde saat 04.44'de tam ay tutulmasıyla 4 kapı açılacak tam üstünüzde.
Yeni enerjilerle beslenmek önce gerginlik, stres, huzursuzluk gibi duygular yaratacak olsa da her şeyin bütünün hayrına olduğunu bilenler için sonrasında gelecek huzur çok daha belirgin olacak.
Korku ile yaşayanlar daha çok korkacak, yerinde duramayanlar daha çok kıpırdayacak... Ama farkında olanlar için daha da aydınlanacak tüm kurallar, yollar ve hayatlar.
Şükürler olsun ve öyle de oldu.
Sevgimiz sizinle,
Işık Varlıkları
Bu yazı 3 Nisan, 2015 Cuma günü saat 22.45 itibariyle Ebru Tolan Karahasanoğlu tarafından İstanbul'da kaleme alınmıştır.


Not: Web'ten aldığım bilgiye göre ay tutulması 4 Nisan Cumartesi saat 15.00'te gerçekleşecek fakat Türkiye'den tam olarak 16.58'de izlenebilecekmiş.

BİR MASAL ANLATSAK; KENDİ HAYATIMIZ OLSA!


Rengarenk, gökkuşağından bir halım olsa, binsem üstüne, götürse beni Kaf Dağları'nın ötesine...diye başlasaydı keşke tüm masallar ve masal gibi hayatlar!
Önce bir kağıt kalemle yazsaydık tüm hayallerimizi ama şimdiki aklımızla, hiç kullanır mıydık kara kalem??? Hiç çizer miydik silah, savaş ve ölüm? 
Her yer -aynı şu an doğada olduğu gibi- renk renk çiçeklerle bezenmez miydi? Kuş sesleri ve kahkahalar canlanıp taa kulağınıza, oradan da kalbinize değmez miydi?
Neyimiz eksik?
Aklımız yerinde, kağıdımız, kalemimiz var, hepsinden önemlisi hayallerimiz var bizi ayakta tutan.
Gelin bir resim yapalım bugün; yeni hayatımızın ilk resmini.
Tüm dileklerimizi koyalım; deniz kıyısında bir ev, verandasında renk renk çiçekler, bahçede koşturan çocuklar/torunlar, peşlerinde oyuncu bir köpek ve sevimli bir kedi... İşte benim hayalim dediğiniz ne varsa; işte benim hayatım demek için!!!
Mutfaktan gelen tarçınlı kurabiye ve çayın kokusu ulaştıysa size, buyurun gelin benim hayalime; hayat dostlarla güzel, hayat sizlerle güzel.
Aydınlık, ışıl ışıl hayatınızın bu ilk gününde hayallerinizin hayatınız olduğu gerçeğiyle ve sevgimle...
Ebru Tolan Karahasanoğlu