22 Ocak 2016 Cuma

Gücünüzü fark edin diyen Homeros'a sevgimle!

Canı beden sananlar,
Canı cananda arayanlar,
Can uğruna canından olanlar,
Artık görme vakti gelmedi mi?
Zihninizdeki korkulardan,
Sizi zayıflatan inançlardan,
Sizi körelten duygulardan arınma vakti gelmedi mi?
Gücünüzün farkına varın.
Siz bu bedende tüm ödevlerinizi kolaylıkla yapabilecek güçtesiniz. Kabul edin, inanın ve harekete geçin, şimdi.
Hatırlayın ki aldığınız nefes sizin yol göstereninizdir.
Niyet edin, nefes alın ve yola çıkın, şimdi.
F.Ebru Tolan Karahasanoğlu
23.01.2016, İstanbul

SİZE GÖRE ZAMANSIZ…

SİZE GÖRE ZAMANSIZ…
Bazı insanlar bu dünyaya görevleriyle geldiklerinin idrakine hiç varamazlar. Çoğu zaman iyi imkanları, zenginliği, gücü layıkıyla kullanamazlar.

Her şeyi bilen parçaları, yani ruhları, sık sık uyarır onları, görev yoluna sokmaya çalışır. Önüne insanlar çıkar, fırsatlar çıkar, bilgiler çıkar… donanımları zaten vardır. Ama yetmez, ne yazık ki bazen yetmez.  Kişi ruhundan uzaklaşır ve zihninin esiri olur.

İşte böyle dönülmez bir noktaya geldiğinde insan, artık ruhu bir seçim yapmak zorunda kalır. Bu hayata devam mı? Yoksa tamam mı? Her ruhun bir şansı daha vardır, bir daha, bir daha…sonsuzlukta sayı, nicelik, sınır … yoktur!

Ruh görevine odaklanır, bazen bir bedende yaşarken yapamadığını o bedenden ayrılırken yapacağını bilir ve ayrılmayı seçer.

Gidişi kendi sonsuz varlığı için bir kayıp değil zenginliktir, huzurdur, sevgidir, ışıktır. …ve bu ışık birçok başka insanın da hayatını aydınlatacaktır, bilir!
Gitmeyi seçer, kalanların hayrı için. Bütünün hayrı için. Görevi için.

Siz siz olun, ruhunuzun sesini dinleyin, göreviniz olsa da dinleyin, olmasa da dinleyin. Vakitsizce gitmemek için dinleyin. Buradayken ışık saçmak için dinleyin. Yürümek ve yücelmek için dinleyin. Yükselmek ve yükseltmek için dinleyin. Sevgi yolunda, HAK yolunda, aydınlanırken aydınlatmak için dinleyin.

Gidenin ardından üzülmek yerine, “ben ne hissettim” deyin. “Kendi adıma ne öğrendim?” “Bu acıyı, hüznü, kaybı yaşamak bana ne öğretti, ne kattı?” deyin.
Çünkü eğer bir şey öğrenmemişseniz işte o zaman gerçekten ruhu acıyacak gidenin bilin!

Bilin ve sevin; önce kendinizi, ruhunuzu ve sonra tüm insanları.
Sevgimle, Ak

Bu yazı 22 Ocak 2016, Cuma günü saat 09.00 itibariyle F.Ebru Tolan Karahasanoğlu tarafından İstanbul’da kaleme alınmıştır.

20 Ocak 2016 Çarşamba

HÜR İRADENİZİN GÜCÜNÜ FARK EDİN!

Kader, kısmet, sabır ... derken geçti ömrün!
Hür iraden yanı başında beklerken, mucizeyi ararken geçti ömrün!
Biri gelip uyandırsın diye beklerken geçti ömrün!
Başkası değil, sen yapacaksın; kapıyı açıp yola sen çıkacaksın!
Işık istersen karanlığını aydınlatmaya,
Harita istersen yön bulmaya,
Hepsi hazır, yeter ki İSTE!
F.Ebru Tolan Karahasanoğlu
İstanbul, 20.01.2016
Sevgimle, hür iradenizin gücünü fark ettiğiniz gün diliyorum hepinize.

14 Ocak 2016 Perşembe

DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM; ŞİMDİ 14.01.2016'YA ÖZEL BİR YAZI

Hak yolunda ışığa yürüyenler kendi inançlarına göre af dilediler. Sandılar ki ruh çıkarken bedenden bir af dilemek keser tüm bağları ve aydınlanır ruhun tüm zamanları. Oysa yaşarken, inanmadılar ne sana, ne bana, zihinlerindeki kalıplardan gelen korkuların, ruhlarının yaşanmışlıklarından gelen yüklerin, hayatın içinden biriken hırsların, öfkelerin, küslüklerin, kinin, nefretin gücünü hiçe saydılar.
Her yeni günde yüreklerini sevgiyle doldurup hafifleyeceklerine kendi elleriyle ayaklarına külçeler bağladılar.
Bildikleriyle kurtulacaklarını sandılar.  Oysa bildiklerinin onları sadece bugüne getirdiğini kabul edemediler.
Bilmedikleriyle yol alacaklarına inanmak istemediler.
Olsun, olsun…
Bizim için son yoktur ve imkansız yoktur.
Bizim için sadece değişim ve dönüşüm vardır.
Ezelden ebede…
Bir kelebeğin kısacık ömrü gibidir yaşam, ölüm, diriliş ve doğum. Sonun başı, başın sonudur aslında.
…ve bugün yapılması gereken yaratmaktır korkusuzca.
Bedenini yarat; ölmeden diril.
Zihnini yarat; ölmeden diril.
Ruhunu kabul et, hisset ve hafiflet; yürü sonsuzluğa.
Ama nasıl? Ama neden? Ama niçin? Ama…ama…ama… deme! Sadece inan, kabul et, hisset; sadece içinde.
Seni “sen” yapanları fark et. İçinde sevgi olmayan ne varsa yaz ve yak… küllerini akıt suya.
…ve içinde sevgi olan ne varsa yaz, göm toprağa; bir tohum gibi adeta. Azıcık da sula ve her gün sevginle besle, büyüt, bekle sabırla.
Sevgimiz sizinle, sonsuz sevgimizle sarmaladık her birinizi sıkıca.
“Yüce Allah’ım senden gelen ve sonsuz olan saf sevgiyi bol bol almaya, tüm bedenimi, her bir hücremin DNA sarmallarına varıncaya kadar, sevgiyle doldurmaya, kendim için ve tüm insan varlığı için sadece ve sadece sevgiyle var olmaya, zihnimin tüm derinliklerini sevginin ışığı ile aydınlatmaya, ruhumla “BİR” olmaya niyet ediyorum Allah’ım.
Hızla yükseldiğim, kolaylıkla aydınlandığım için şükürler olsun, şükürler olsun, şükürler olsun.”
Deyin ve başlayın çalışmaya.
Sevginin gücüyle, sevgi olun, akın sonsuzluğa.
Sonsuz sevgimle yanınızdayım şimdi ve daima.
Başmelek Nataniel
Bu yazı 14 Ocak 2016, Perşembe günü saat 15.00 itibariyle F.Ebru Tolan Karahasanoğlu tarafından İstanbul’da kaleme alınmıştır.




4 Ocak 2016 Pazartesi

ZİHİN ÜZERİNE ÖZEL BİR YAZI

İnsan varlığı beden-zihin-ruh bütününde ilk ve en kolay bedeni keşfetmiştir. Beden somuttur, görünendir, vardır. Bir elmanın içini kesip görmek gibi, bir dolabın kapağını açıp bakmak gibi… basit, hızlı ve kolaydır.

Zihnin derinlikleri ise her çağda insanların en gizemli bulduğu, bilinmezliklerin içinde çoğu zaman kaybolduğu bir karanlıktan ibaret olmuştur. El yordamıyla bile ilerlemekte zorluk çekilen, tanımları tanımsızlıklar üzerinden yaptıkları bir bilinmezlik kuyusu haline gelmiştir.

Zihnin çok derin olduğu doğrudur. Sonsuzluk hissi yarattığı da. Çünkü değişkendir. Hiç durmamacasına değişir, dönüşür ve tam çıkışı buldum derken kapıyı kapatır, yeni bir yol açar önünde. Görevi budur! Sürekli zorlamak, sürekli taze tutmak. Zihnin içinde geriye gitmek mümkündür. Çünkü her “an” bir kayıt bırakır. Bu yüzden zihnin içinde kaybolmak da mümkündür. Zihin, çözümü sürekli değişen, dinamik bir labirent gibidir. Açılan yollar, kapanan yollar, çıkmaz sokaklar, uçsuz bucaksız yollar, göz kamaştıran ışıklar, solgun lambalar, bin bir rengin harmonisi ve aynı anda bitmek bilmeyen seslerin kaosu. Hepsi ve daha fazlası zihnin içindedir. Bunca değişkenin arasında insan denen varlık çıkışı bulmaya odaklanmışken, yerine mıhlanmışçasına ağırlık yapan külçeleri fark etmez bile. Oysa bunlar insanın tüm hayatını yöneten ve şekillendiren kabulleri, inançları, yargılarıdır. Tam bir çıkış buldum derken ayağına takılır, gözlerini kapatır, ağına alır kollarını tutar… o kadar da nazikçe yapar ki bunu; bir toz zerresi gibi hafif, bir su damlası gibi berrak, bir meltem kadar yumuşak.

Zihnin içinde dipsiz bir kuyu gibi sürekli aşağı düşmek de mümkündür. Henüz keşfedilmemiş bir mağaranın dehlizlerinde kaybolurcasına ilerlemek de. Bir yanardağ patlamasından korkup kilometrelerce uzakta durmak da mümkündür, bir denizaltı korumasında dibe dalmak da… Hepsi birer seçimdir, hepsi birer yoldur, insan varlığının şimdiye kadar yaptığı ama bir sonuca ulaşmakta zorlandığı.

Çünkü zihin sadece bir algıdır, bir kabuldür, sonsuz olduğu kadar gerçektir ama içindekiler sadece insan varlığının doğrularıdır.

Kabuller, inançlar, yargılar, öğretiler …; illüzyonun kendisidir zihin.

Zihin var olan değil, var edilendir!

Zihin gerçek değil, doğrudur!

Zihin çözümsüz bir labirent değil, kapıdır!

Siz yüreğinizdeki şartsız ve koşulsuz sevgiyi beslemeye, büyütmeye niyet ettiğiniz anda zihin sakinleşir, durgunlaşır, o çıkmaz sokakların hepsi bir bir aydınlığa açılır. O göğe uzanan sonsuz duvarların hepsi bir bir yıkılır. O karanlık dehlizlerin hepsi aydınlanır. Tüm engebeler düzlenir, tüm çukurlar doldurulur. 

Sonsuz ve aydınlık bir platonun ortasında olduğunuzu idrak ettiğinizde gerçek hayat başlar.

Sizin hayatınız; ışıldayan ve sonsuz hayatınız.

Sevginin gücüyle zihninizin derinliklerinden aydınlığa çıkmaya niyet edin.

Sevgimiz sizinle,
Işık Varlıkları
Bu yazı 4 Ocak 2016, Pazartesi günü saat 10.20 itibariyle F.Ebru Tolan Karahasanoğlu tarafından kaleme alınmıştır.


3 Ocak 2016 Pazar

"VAR" OLAN "AN"DIR!

Adalet her insanın içindedir; vicdan denir ona…

Bilgi hafızadır; hatırlamaya niyet gerekir…

İyilik merhamettir; seçmeyi istemek gerekir…

Sevgi su gibidir; yeri gelir temizler, yeri gelir besler, yeri gelir büyütür, yeri gelir değiştirir, dönüştürür…

Tüm duygular, kütüphanedeki kitaplar gibidir; savaş romanları da vardır, biyografiler de… masallar da vardır, ansiklopediler de… hepsi olmadan biri olmaz, biri olmadan hepsi!

Her ne varsa dünyada hepsi büyütmek içindir. İyi ya da kötü, güzel ya da çirkin yoktur, sadece “var” olandır; yaşamak için, büyümek için, seçmek için ve yükselmek için.

“Var” olan “an”dır. “An” sonsuzdur senin için!

Sevgimizle,
Işık Varlıkları

Bu yazı 3 Ocak 2016, Pazar günü saat 20.22 itibariyle F.Ebru Tolan Karahasanoğlu tarafından İstanbul’da kaleme alınmıştır.