30 Haziran 2019 Pazar

GÖKSEL OLAYLARIN TESİRLERİ - BAKIŞ AÇISINI DEĞİŞTİRMEK


Bugüne kadar gezegenlerin dizilimi, açıları ve dünyaya tesirleri üzerine çok konuşuldu ve konuşulmaya da devam ediyor. Ancak artık konuya biraz daha farklı bir açıdan bakma vakti geldi. Zira evrensel anlamda, uzay düzlemde, hangi gezegenin/yıldızın hangisine ne açıda geleceği zaten bellidir.
Bu olanın olması gereken olduğu gerçeği ve evrensel matematik ve zamanın sizin anladığınız anlamda lineer bir çizgi üzerinde aslında akmadığı gerçeği ile alakalıdır. Dolayısıyla aslında olan size bir şey anlatmak, bir şey göstermek ve/veya sizi bir noktaya çekmek, bir yola sokmak içindir.

Yani bir başka deyişle yukarıda bazı açılar oluştuğu için aşağıda bazı durumlar yaşanmaz!
Aşağıda bazı durumların yaşanması için yukarıda bazı bileşenler bir araya getirilir.

Bu sizin için zorlayıcı bir bilgi olabilir, özellikle uzunca bir süredir, aldığınız tesirlerle bazı olayların/ durumların  yaşandığına olan inancınız, çok güçlü ise…
Bir örnekle açıklayalım, bir ülkede rejim değişikliği olması gerekiyor ise ve bunun için baştaki önemli bir kişinin gaflet içinde söyleyeceği 3-5 cümle tetikleyici etki yaratabilecek  ise zaten buna uygun tesirleri  dünyaya gönderebilecek göksel tesir oluşur. Zira evrende her şeyin enerji olduğu gerçeğinden ve enerjilerin hareket içinde olduğu gerçeğinden yola çıkarsak göksel cisimlerin de, gezegen olsun, yıldız olsun, en başta Ay ve GÜNEŞ olsun enerjileri vardır ve bu enerjilerin birlikte oluşturduğu bir sinerji vardır.


Ay Döngüsü

Binlerce yıldır ayın hareketlerine bakarak yapılan yorumlar vardır mesela. Oysa bu, insan varlığının tekamül yolunda ilerleyebilmesi için ona her ay yapılan bir yardımdır adeta. Yani bu ay serbest bırakamadığı yükleri bir sonraki ay kolaylıkla bırakabilsin diye ayın dolunay etkisi vardır mesela…. veya 1 ay boyunca alınan negatif tesirler salınabilsin diye. Nitekim negatif tesirlerin kolaylıkla salınmasına yaptığı katkıdan dolayı dolunay kurt adamlarla, cinnet hikayeleri ile katillerle bağdaştırılmıştır.
Bu bilgiler ışığında bakarsak önümüzdeki günlerde de yaşanacak 3 olay vardır anlaşılması gereken.


21 Haziran En Uzun Gün

Bu konuya girmeden yeri gelmişken yılda 2 kere yaşanan ekinoks (21 Mart ve 23 Eylül)
İle ilgili de bir bilgi verelim: Gün ve gecenin eşitlenmesi.
Bu yılda 2 kere yaşanan eşitlik hali aslında DENGE’yi ifade eder. Aydınlıkla karanlığın dengede olması gerektiğini hatırlatır adeta ama daha fazlasıdır gerçeğinde. Dünya ile güneşin aldığı açılar nedeniyle hayatın her veçhesinde/alanında dengesiz olan ne varsa güçlü bir tesir alır bu günlerde. Yani adeta ibre karanlıktan yana şaşmışsa bu günde bir ivmelenme oluşur gelen tesirle ve karanlık tarafa doğru bir çekilim, ağırlaşma oluşur kişinin hayat akışında ve kişi o güne kadar göremediği, anlayamadığı ne varsa bilir/anlar/hisseder adeta ve sonrasında dengeyi bulmaktır görevi aslında.
Tesir 7 gün öncesinde başlar ve 7 gün sonrasında azalarak biter. Bu nedenle,  bahsi geçen ekinoks günlerinde hayatınızda neyin dengesizleştiğine dönün bir bakın lütfen ve dengeyi oluşturmaya niyet edin yüreğinizde.

Gelelim esas konumuza, 21 Haziran’a. Kuzey yarımküre için en uzun gün olan bu tarihte güneşin enerjisi artar ve bu da çözülme demektir. Bu çözülmeyi hayatın her alanına taşıyabilirsiniz; problemler de çözülür ama bağlar da çözülür. Düğümler de çözülür ama adeta düğümlenmiş diller de çözülür, vbg.
Kuzey yarım kürede yaşayanlar için tesir adeta beynin sol tarafına akar. Sol beyin analitik zeka ile ilişkilidir ve görünen, elle tutulan daha somut olanı da ifade eder. İşte adeta artan gün ışığı olayları daha somutlaştırır, gün ışığına kavuşturur ve bu da bir nevi çözülemeyen problemlerin çözüm yolunun görülmesi gibi bir etki yaratır aslında!
Güney yarıküre için tesir farklıdır ama sizin için önemli değildir şu anda.


2 Temmuz 2019 Güneş Tutulması

En basit tanımıyla Ay’ın yer ile Güneş arasına girmesi halidir. Ayın güneşten aldığı tesir artar böylece. Zira güneşin dünya tarafından emilecek enerjisi de ayda kalır adeta. Bu durumda ayın enerjisi artar ve dünyaya gelen güneş enerjisi bir anlığına da olsa azalır ama ayın güneşten çektiği enerji de çoğalır.  Bu değişim ile dünyanın gerilimi salınır, adeta baskı kalkar üstünden ve bu da tektonik olayları tetikleyebilir ki bu da çok normaldir.  Ama yine aynı anda insan varlığının içinde tuttuğu kin, nefret, öfke, vbg. duyguların yarattığı enerji de tetiklenir adeta ve açığa çıkar.
Sirke örneği; bkz: Işıldayan Hayatlar / YouTube


17 Temmuz Ay Tutulması

Ayın yer yuvarlağının gölgesinde kalması halidir. Ayın çekme ve itme gücü olan tesirini med-cezir olarak hepiniz bilirsiniz ama bunun insanların duygu durumuna ve beden yapılarına nasıl etki ettiğini çoğu zaman görmezden gelirsiniz. Kalkı ki ay tutulması gerçekleştiğinde ayın dünyaya gönderdiği enerjisi de değişir. Zira ay aynı dünya gibi güneşten enerjisini alır. Kismî başlayan değişim tam ay tutulmasına dönüştüğünde ayın çekim gücü değişir ve adeta bu alandan çıkmak için itme gücü öne geçer ve bu itme gücü dünyaya ulaştığında dünya üzerinde tektonik olaylarda tetiklenme yaşanabilir. Bu olması gerekendir! Sorun yok ama zaten içinde çok fazla yük biriktiren insan varlığı için de aynı etkiyi yaratacağından önemlidir. Ayrılış, kopuş, gibi...!
Bir anlığına elinizde çok güçlü ve gergin bir lastik tuttuğunuzu hayal edin, bunu kontrollü kesmek mi, keskin bir kılıç darbesi indirmek mi yıkıcı/yakıcı etki yaratır?


Ezcümle siz zaten oldurulanla, olanla oyalanmak yerine doğanın, uzayın oluşturduğu tesirlerden zarar almadan ilerleyebilmek için bu evde temizlenin, arının ve yükselin bu süreçte.
… ve sizi rahatsız eden her neyse bu dönemler geçtiğinde dönüp bakın geriye, hissedin, fark edin ve temizleyin; bir armağan almış neşesiyle fırsata dönüştürün içinizde.
Her daim yanınızdayız sonsuz sevgimizle,
Işık Varlıkları
İstanbul, 18.6.2019

21 Haziran 2019 Cuma

DENGE - ÖZEL BİR YAZI


Asırlar boyu insan varlığı dünya denen bu evde sapkınlıkların, sapıkların, radikal söylemlerin, otoriter rejimlerin arasında kendi aydınlık yolunu bulmaya çalışsa da hep etki-tepki denilen basit dünyevî kuralın içinde git-geller yaşadı aslında.
Tahterevallinin kolları misali biri ayağa kalktığında diğeri indi, bastırıldı adeta, bir süre sonra tersi oldu ve yine denge şaştı ve hatta insan varlığı dengede kalmayı çoğu zaman umarsızca yaşamak olarak kabul etti, askıda… ve direndi buna.
Tüm bunlar görünen tarafıydı oysa. Ekonomi, endüstri, politika ve hatta psikoloji kitaplarınızın sayfalarında tozlu raflarda yerini buldu asırlarca. Ne yanlış, ne eksik, ne fazla. Olan buydu bakınca bir anlığına dünyaya. Oysa gerçek durum çok başka. Bizim bulunduğumuz noktada ve sizin de özünüzle buluştuğunuz çoğu anda görebildikleriniz çok başka ama gösterebilmek için görünenden öteyi, aralayabilmek için kapıları adeta, uzun uzun yaşamlar geçmesi/tamamlanması gerekti bu boyutta. Neyse ki siz şu an geldiğiniz, bilincinizi getirdiğiniz noktada bütün bunları konuşuyor olduk biz sağlıcakla, şükürler olsun buna ve daha fazlasına hazırlandığımız bugünlerde anlatacaklarımız var size yine bu bağlamda. Yaslanın adeta koltuklarınıza ve izleyin bir film gibi ilk başta, biz anlatalım siz renklendirin, görselleştirin ön lobunuzda.
Her şeyin toz pembe olduğu bir dünya yarattın mesela, hani dersiniz ya “pembe panjurlu mis kokulu evler” olsun bu dünyada, cennet ayaklarınızın altında adeta. Ne bir hayvan yırtıcı, ne bir katil azılı, ne bir fırtına yıkıcı… olmasa ne güzel olurdu dünya diyorsunuz ya bu mümkün aslında ne zaman siz koşulsuzca ve ışıkla var olmayı seçtiğinizde sevgi dünyasında. Ama büyümek ve genişlemek bu değil aslında. Bu ortam size sağlansa ve kalın burada sonsuzca dense şimdi ne güzel olur diyorsunuz ya hayatı bu kadar basit yaşayamayacak kadar değerlisiniz oysa. Bu boşluk ve hiçlik, manasızlık ve sıradanlık aslında sizin gerçek yaşamınız olamayacak kadar boş ve değersiz zira siz kendinizi saf sevgi noktasına taşıdığınızda yapabilecekleriniz o kadar çok ki ve işte o anda elde edeceğiniz vasıflarla hayatı sürdürmek adeta uyuşmuşçasına ne bir keyif ne bir güç katar yaşamınıza ve ondan sonra ortaya çıkan yürek darlığı ile ilerleyemezsiniz kainatta.
Toparlayacak olursak, Siz anlamadan akı karayla, Siz tatmadan aşkı tutkunun yakıcılığıyla, siz yaşamadıkça ölümün kaçınılmaz sonuyla, nefes almak ne fayda toz pembe bulutların arasında?
Duygular arasındaki dalgalanma ve hatta gelgitler akla kara arasında sizi insan yaptı aslında. Öyleyse düzenin gereğini, görünenin ötesindekini anlama vakti geldi çokça. Anlatalım, zira zaman daralıyor dünya boyutunda.
Zaman ne için daralıyor; daha güzele, daha aydınlığa, daha farklı bir düzene yükselişiniz için azalıyor. Yoksa sanmayın ki karanlık bir son bekliyor sizi bu dünyada.
Dönelim esas mevzuya; AK’la KARA, İYİ ile KÖTÜ, YİNG ile YANG dediğiniz gerçeklikteki esas manaya:
Görevliler var bu konuda da çalışan dünya boyutunda. Her nasıl ki melekler var Işık için çalışan bu dünyada, aynı şekilde karanlığın bekçileri, neferleri de var dünyada. Onlar da görevli sizin için aslında. Hor görmeyin onları, nefretle ve korkuyla bakmayın onlara. Onlar da görevli, bir kez daha yineliyoruz zira anlaşılsın istiyoruz bu kısım dünyada. Özü Işık olan, ışıktan olan ama karanlık için çalışanlar var aranızda. İşte denge tam da burada; akla kara birbirinden ayrı ama hep bir arada. İyilikle kötülük hep var ama seçim sizde aslında ve sanmayın ki siz uyandıkça, aydınlandıkça bu denge bozulacak bu dünya boyutunda! Hatırlayın bir kez daha nasıl yaşadınız binlerce yıl 3. Boyutta, evrenin akışında her daim bir üçüncü boyut olacak zira iyinin kötülüklerle, ışığın karanlıkla birlikte olmadığı bir varoluş düşünülemez aslında ve hatta tüm kainatta, farklı boyutlarda da genişlemek ve ilerlemek adına denge sağlanacak farklı unsurlarla ama şu anda 5.boyutun denge unsurları nedir diye konuşmak ve sizin aklınızı da karıştırmak istemiyoruz daha fazla, biz dönelim üçüncü boyuta. Bu boyuttaki, hala daha birçoğunuz o boyutun realitesini yaşıyorsunuz, aslında karanlığın tahsisinden sorumlu olan Işık Varlıkları olduğu gerçeğini paylaşmış olduk sizinle ama konu bu kadarla sınırlı değil, dahası da var ve vakit geldi onu da anlatmaya.
Bu kainatta özü Işık olsada seçimi ışık olmayan varlıklar da var aslında, bir başka anlatımla şu an aranızda 3.boyutta olması gereken ışık dengesini korumakla görevli olanların yanı sıra kendi var oluşlarında kendi karanlıklarını seçmiş ve bu seçimle devam etmek niyetinde olanlar da var aslında.
İşte esas tehlike burada!
Tehlike kelimesini kullanıp temizlemeye çalıştığınız korkuları beslemek olmasa da amacımız anlatmak vazifemiz zira insan dediğimiz galaktik ırk hazırlanırken çıkışa 5. boyuta bu gruplar da iş başında dünyada. Onlardan yana korunduğunuzu bilin mutlaka Siz sevgi yolunda yürüdüğünüz sürece ama her an yanı başınızda sizin bir açık bıraktığınız kin, haset, kibir, korku, tamah, nefret, öfke… kapınızdan içeri girmek için adeta fırsat kolladıklarını da bilin mutlaka.
Erinmeyin başkasına, gocunmayın yaşadıklarınıza, zira hepsinde manalar var çok derinde aslında ama görünenle oyalandıkça, içinizdeki öfkeyi ve nefreti ateşlersiniz ya ve şükür yoluyla idrak kapınızı açmadıktan sonra ve hatta kin ve kıskançlıkla kıskaca alınırsınız ya işte o anda siz kendiniz aslında kendi yarattığınız karanlıkta buyur edersiniz onları kendi dünyanıza, ne fayda? Size ne fayda? Siz görünürde kalsanız da 3-5, 40-50 sene müreffeh ortamda, eninde sonunda, dönüş yolunda, ruhunuza buluşmaya anlarsınız ki dar ve karanlık bir kuyuda abluka altında tüketilmişsiniz aslında bu boyutta. İşte ondan sonra ruhunuzu kurtarmak o karanlıktan sandığınızdan çok daha zor olur ilahi anlamda.
Gerek yok buna, hiç gerek yok buna.
Oyalanmayın artık daha fazla, etrafınızda karanlık sandığınızla bilin ki ya sizin için, ya sizin için; aslında hep sizin için! Hızlanabilirsiniz kolaylıkla seçimleriniz aydınlıktan yana olduktan sonra.
Ama siz ışığı, aydınlığı seçtikçe bu dünyada, denge için aslında, görünür manada artacak olan karanlığın girdabına kapılmamak için adeta her daim koşulsuzca sevgide kalın yeter ve Siz kendi yolunuzda ilerlerken durmayın duraksamayın diye bizler her daim sonsuz ışığımızla besliyoruz sizi aslında ve dünya boyutunda görevliler çalışıyor adeta canla başla.
Kalın sağlıcakla.
Bu yazı 19.6.2019, Çarşamba günü saat 13.00 itibariyle F. Ebru Tolan’a tarafımızdan yazdırılmıştır. Konsey

18 Haziran 2019 Salı

BOLLUK VE BEREKET ÜZERİNE - 11 HAZİRAN 2019, SALI GÜNÜ İSTANBUL'DA GERÇEKLEŞEN ÇALIŞMANIN NOTLARI


Bu yazı, 11 Haziran günü İstanbul'da yaptığımız meditasyon esnasında, bolluk ve berekete niyetle gelen grubun çalışma kayıtlarını 
kapsamaktadır. Her ne kadar sadece belli bir günde belirli bir gruba gelmiş gibi gözüksede, hepimiz bir ve bütünüz ve zaman sadece an'dır. Dolayısıyla, bir vesileyle bu yazı karşısına çıkıp "şimdi" okuyanların farkındalıklarının artmasına adeta şifalanmalarına vesile olacağına inancımla ve sonsuz sevgimle paylaşıyorum. 

F. Ebru Tolan Karahasanoğlu
Kişisel Şifa ve Enerjiler Eğitmeni



Bolluk ve Bereket Niyet ve Şifa Çalışması
11 Haziran 2019 - İstanbul

Derin ve sakin nefeslerle devam edin hissetmeye ve tüm hissettiklerinizi kabule. Kabul ettiklerinizi değiştirip dönüştürmeye, salıp göndermeye devam edin nefesinizle ve niyetinizle.
Birçoğunuzun hala daha kalp çakrasında yükleri var, hissedin. İki göğsünüzün arasında nasıl da yaşanmışlıkları sıkıştırdığınızı ve biriktirdiğinizi hissedin. İhtiyacınız yok bunlara. İzin verin, devam edin her nefesinizle söküp atmaya.
Bu dünya boyutunda bilir olduğunuzu sandıklarınız ve gördüklerinizle oyalandıklarınız bugüne kadar sadece kendi tekamül yolunuzda, kendi yaşam planınıza seçerek aldıklarınızdı anlayın artık ve devam edin sonsuz ve sınırsız ışığın yolunda tüm yüklerinizden arınmaya, en başta kalp çakrasında.
Bir derin nefesle niyet edin bugün burada. “Hayatıma dokunmuş olan kim varsa hepsini ben aldım yaşam planıma, görmek için ve ilerlemek için kolaylıkla koşulsuz sevgi olma yolunda. Bugüne kadar göremediğim ne varsa bundan sonra kolaylıkla görmeye niyet ediyorum şimdi bugün burada ve affetmeyi seçiyorum daima. İhtiyacım yok bu yükleri taşımaya. Salıyorum gönderiyorum bugün burada ve hızla, kolaylıkla artık aydınlanması gereken tüm manalara ulaşmaya niyet ediyorum burada. İzin veriyorum anlamaya kendime, izin veriyorum hatırlamaya kendime burada. İşim yok başkasıyla. Ben en başta kendi ışığımı yakmak için geldim bu dünyaya. Kendi tekamül yolumda ilerlemek için geldim bu dünyaya, bu boyuta. Ben seçtim, ben istedim de bedenlendim bu dünyada, bu zamanda. İhtiyacım yok bu yükleri daha fazla tutmaya.”
Derin ama sakin nefeslerle az önce yürekten ettiğiniz niyetinizle salmaya başladığınız yüklerin hafifliği ile, ilahi ışığın içinden geçerek ilahi ışığın korumasıyla hızla ve kolaylıkla devam edin yükselmeye. Devam edin her nefesinizle yükselmeye.

Ve bir derin nefesle hissedin boğazınızdaki düğümleri adeta. Bir hayat boyu tuttuklarınızı, tutunduklarınızı hissedin adeta izin verin hatırlamaya, yüreğinizden gelip de boğazınızdan çıkamayanlar var ya, düğüm düğüm adeta bağlıyorlar sizi aşağıya. Oysa hiç ihtiyacınız yok buna. Çıkın yukarıya, çıkın yukarıya, çıkın yukarıya.
Zihninizdeki karmaşayı hissedin bugün burada. İhtiyacınız yok o karmaşaya. Seçtikleriniz var orada, tutunduklarınız var orada. Oysa birçoğu safsata. İhtiyacınız yok onlara. Dayatmalara, ezberlere, gösterilenlere, öğretilenlere. İhtiyacınız yok onlara. Hoca dedikleriniz, büyük dedikleriniz sizden önce bu boyutta bedenlenmiş olanlar, dar bir alanda sadece kendilerine gösterilen kadarını aldılar ve aktardılar ya, artık ihtiyacınız yok buna. Çıkın bu dar alandan dışarıya, çıkın ezberlerinizden dışarıya, yükselin adeta ruhunuzla bir ve bütün. Ve devam edin aydınlanmaya. İhtiyacınız yok eski düzende takılı kalmaya.

Bugün burada niyetiniz olan bolluk ve bereketi hayal etmekle başlayın kendi dünyanızda. Bir süre daha bu dünya boyutuna bağlı kalmaya devam edeceksiniz nasıl olsa. Oysa bu dünya boyutunda hiç ihtiyacınız yok o korkulara.
Şimdi, bugün burada bir derin nefesle başlayın ve salın adeta tüm korkularınızı Toprak Ana’ya. Ve sonrasında devam edin çalışmaya, en başta bolluk ve bereket adına tutunduğunuz korkuları anlayın mutlaka. İhtiyacınız yok o korkulara. Siz ki sonsuz olansınız. Siz ki yaratılmış olansınız. Hiçbir zaman aç ve açıkta bırakılmazsınız. İnanın buna. İhtiyacınız yok o korkulara.
Tutunduklarınız var ya yıllar, asırlar boyunca kendi yarattıklarınızdı aslında. Seçimlerinizdi  bu dünya boyutunda. İlerlemek adına, paylaşmayı öğrenmek adına, koşulsuzca sevgi olmayı öğrenmek adına, açlığı, kıtlığı, yokluğu deneyimlemek adına kendi seçimlerinizdi, ihtiyacınız yok artık bunlara. Siz ki insan varlığı bu zamanda, boyut değiştirmek adına aydınlanma çağında olansınız. İhtiyacınız yok bu korkulara. Bir çoğunuz tamamladınız, deneyimlediniz, bitirdiniz adeta. Kalan ne varsa siz koşulsuz sevgi olduğunuz anda tamamlanır nasıl olsa. Tutunmayın o korkulara. Yaşatmayın onları bu boyutta daha fazla. Salın, şimdi, şu anda nefesinizle ve niyetinizle. Çıkın o kıtlık bilincinden adeta dışarıya. Seçin hür iradenizle adeta, ihtiyacınız yok takılı kalmaya. Ruhunuz aldı derslerini, tamamladı adeta. Siz kalan izleri tortuları ve bağları kesin adeta, bugün burada. İhtiyacınız yok onlara. Tutunmayın daha fazla.

Bir derin nefesle devam edin çalışmaya ve adeta zihninizin kıvrımları arasında nasıl yükler taşıdığınızı hissedin bugün burada. Ve her nefesinizde, yaşamın her anında neyi istediğinizi iyi anlayın bugün burada. Kaldırın adeta tüm sınırları ve sınırlandırmaları, ihtiyacınız yok buna. Her anınızda, her nefesinizde bir sonraki anınızı, adeta kendi yolunuzu adım adım inşa ettiğinizi anlayın bugün burada ve bolluk ve bereket adına ne istiyorsanız hayatınızda bundan sonra onu yaratın mutlaka.
Hala daha birçoğunuzun kalıplaşmış inançları var adeta ve hatta kuralları var bu yolda. Bir derin nefesle niyet edin anlamaya bolluk ve bereketi yaratmama engel olan ne varsa, tüm zihin kalıplarımı, tüm zihin kurallarımı, yüklerimi, tutunduklarımı anlamaya hızla ve kolaylıkla değiştirip dönüştürmeye niyet ediyorum bugün burada deyin yürekten mutlaka. İhtiyacınız yok onlara. Bir derin nefesle girin adeta zihninizin karanlık dehlizlerine ve bakın kapıların üstünde, klasörlerin üstünde adeta hangi başlıklar kayıtlı acaba sizin dünyanızda?

Bir derin nefesle devam edin sonsuz ve sınırsız ışığı hissetmeye, tüm içinizde izin verin adeta doldursun tüm gövdenizi. Haksızlık dediğiniz ne varsa, hazmedemediğiniz ne varsa, kendinize hak gördügünüz ne varsa, haksızlık gördüğünüz ne varsa hepsini hatırlamaya izin verin bugün burada. İzin verin hatırlamaya, direniyorsunuz hala. İzin verin hatırlamaya.
O haksızlık sandıklarınız var ya, her biri adeta bir yük temizledi insanlık adına bu dünya boyutunda, henüz anlayamasanız da. Temizlikler yapılırken geri planda, siz neden yük yapasanız ki bundan sonra? Tüm yaşadıklarınızı, gördüklerinizi, bilir olduklarınızı, hissettiklerinizi adeta, ihtiyacınız yok onlara, hiç ihtiyacınız yok onlara. Tutunmayın onlara. Çözün atın adeta. Taşlaşmış, katılaşmış ne varsa şimdi bugün burada. Bir derin nefesle sindirin adeta tüm hayatınızı bugün burada, ihtiyacınız yok tutunmaya.
Siz arındıkça, siz hazmettikçe, siz sindirdikçe adeta, ilerleyeceksiniz ışık yolunda. Ve sonsuz ışığın sınırsız aydınlığıyla çıktıkça yukarıya kolaylıkla, hissedeceksiniz her şey var aslında, şimdi ve daima. İhtiyacınız yok aşağıda kalmaya. Çıkın yukarıya.  Ruhunuzla bir ve bütün ışık yolundan çıkın yukarıya. İzin verin buna taşıyalım sizi adeta.

En başta dedik ya, affetmedikçe bu hayata dair ne varsa ilerleyemezsiniz ışık yolunda. Oysa hiç ihtiyacınız yok karanlığa çakılı kalmaya. Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ ın adıyla siz de bugün burada affetmeyi seçin mutlaka. Şimdi ve daima.
Ve bir derin nefesle devam edin çıkmaya, ışıkla. Devam edin, devam edin, devam edin. İlk başta o ışık gözlerinizi kamaştırsa da, adeta her şey görünmez olsa da devam edin mutlaka. Ve bir derin nefesle bugün burada izin verin mutlaka, artık görünenden öte manaya ulaşmaya. İzin verin bakmaya ve görmeye bundan sonra. Yeter oyalandığınız gösterilenlerle bu dünya boyutunda, siz çıkın yukarıya. En başta kendinize izin verin mutlaka, görmeyi seçin, bilmeyi seçin, anlamayı seçin mutlaka ve çıkın yukarıya . Açın adeta tüm kapıları, kaldırın adeta tüm perdeleri ve çevirin başınızı Yaradan’a, başlayın bakmaya sonsuzluğa.  Buna muktedir olansınız durmayın artık aşağıda. Bugün burada bir araya gelmiş olanlarsınız anlayın bunu mutlaka. Kimsiniz aslında ve neden buradasınız acaba, bir arada? Oyalanmayın daha fazla. Bir derin nefesle kalan tüm dersleri tamamlamak için adeta hızla ve kolaylıkla niyet edin bugün burada ve yürekten yardım isteyin mutlaka.
“Ben ....... .......... -kendi tam adınızı söyleyin yürekten- bugün burada yaşam planıma aldığım tüm derslerimi hızla ve kolaylıkla tamamlamak için yardım istiyorum. Ruhumla bir ve bütün ışık yolunda yükselmeyi ve görmeyi seçiyorum. Kolayı seçiyorum, iyiyi seçiyorum. Yardım istiyorum. Bitirmeye niyet ediyorum” deyin mutlaka. Yaşam planınıza aldığınız ne varsa bitsin ki hayat başlasın gerçek akışıyla sizin için burada. Oyalanmayın daha fazla ihtiyacınız yok buna. Çıkın yukarıya, çıkın yukarıya.
Hala daha direnenler var aranızda görünenden öte manayı görmek için direnenler var hala daha aranızda. İhtiyacınız yok buna ve aynı anda hala daha zihninin dar alanında kendini aşağıda tutmaya çalışanlar var aranızda. Oysa hiç ihtiyacınız yok buna. Çıkın yukarıya kolaylıkla. Bir nefesiniz ve niyetiniz yeter buna. Ve aydınlansın tüm dünya, siz el ele kol kola ilerleyin hızla, önünüze katın adeta hala daha oyalananları ve tutun, kaldırın, çekin adeta tökezleyip düşenleri, hızlanın mutlaka, hızlanın mutlaka, hızlanın mutlaka.
Kalın sağlıcakla. Biz çekiliyoruz şimdi şu anda ama siz devam edin çalışmaya mutlaka. Kalın sağlıcakla.


Not: Meditasyon esnasında aldığım ses kaydını yazıya döken can dostum Seda Terzi'ye de bir kez daha sonsuz teşekkürlerimiz ve sevgimi yolluyorum. 




















2 Haziran 2019 Pazar

.: ÖNCE YAŞA!

.: ÖNCE YAŞA!: Çivisi çıkmış bir dünyada Yalnız başına yürüyenlerden de olsan Durma! Önce YAŞA! Yaşamı anla. Sen yaşamı onurunla anlamlandırdığ...

ÖNCE YAŞA!


Çivisi çıkmış bir dünyada
Yalnız başına yürüyenlerden de olsan
Durma!
Önce YAŞA!
Yaşamı anla.
Sen yaşamı onurunla anlamlandırdığında
Sen yaşamı vicdanınla taçlandırdığında
Sen yaşamı ışığınla aydınlattığında
Sen yaşamı bastığın toprağı bağrına basarak canlandırdığında
Sen yaşamı yaşarken anladığında
Kaldırıp başını
Yaradan’a baktığında
Göreceğin mânâda
Varoluşun sırrı saklı aslında
Apaçık ortada
Çevirip başını yıldızlara baktığında
Bileceksin kardeşlerin var orada
Ve ulaşılmaz sandığın noktada
Göreceksin yanıbaşında
Biz varız aslında.
Kimi zaman bir insan
Kimi zaman bir hayvan
Kimi zaman bir zebani kılığında
Yaşamanın güzelliğini hatırlatmak için aslında.
Çevir başını Yaradan’a
Çevir başını sonsuz ışığa
Onurlandır yaşamını
Nefes alıyorken
Dünya boyutunda
İhtiyacın yok ölümü tatmaya
Bundan sonra
Kendini ölümle sınama, sınırlandırma
İhtiyacın yok buna
Bir derin nefesle başla.
Işık Varlıkları
2.6.2019 – 23.09