21 Haziran 2017 Çarşamba

BASAMAK

Çıktığın yolda kaybolmadan ilerlemek istiyorsan geldiğin yola dönüp dönüp bakma!
O yol, sadece seni taşıdı şu an bulunduğun noktaya. İlerlemek için bak ufkuna, ne kadar genişletebilirsen görüş açını bulunduğun noktada, o kadar rahat ilerlersin kendi yolunda. Seni sen yapan zorlukları çekip al mesela ayağının altına. Çık üstlerine, sakınma. Yukarıdan bak şimdi bir de ufka. Her zorluk bir basamaktır; anla.
Bir derin nefes al ve devam et yoluna, sonsuz seçeneğin arasında senin gördüğün görmen gerekendir nasıl olsa.
F. Ebru Tolan Karahasanoğlu
Kişisel Şifa ve Enerjiler Eğitmeni
İstanbul, 21.6.2017

14 Haziran 2017 Çarşamba

TESLİMİYET

TESLİMİYET
Teslim olmak tüm çıplaklığıyla Yaradan’a.
Ne görmezden gelmektir, ne yok varsaymak, ne duymamak, ne anlamamak, ne yok olmaktır. Sanılanın aksine, teslimiyet görmektir görünenin ötesini, olmaktır ve duymak tüm evreni, anlamaktır yaratımı, VAR olmaktır; BİR’in içinde BÜTÜN olmaktır aslında.
Teslimiyetin ön şartı niyet olsa da, aslında yaşamak gerekir bu yolda. Yaşadıkça olur insan; insan olmak için yaşamak şarttır bu dünyada. 
Bir bir pişirilir önce tuğlalar, sonra inşa edilir binalar!
Adım adım ilerlenir bu yolda ilahi ışığın altında, gelindiğinde o kıvama artık kalmaz karanlık hiçbir nokta. O mutlak aydınlıkta, tüm yaşananlar mânâ bulduğunda hissedilir teslimiyet tek vücutta!
Nefesinle, niyetinle başla, teslimiyete ulaştığında aydınlanacak tüm dünyan hızla.
Önce uyanışı yaşa teslimiyetinle bu yolda. Sonra hızla yükselirsin nasılsa. Yükselişin en sonunda varacağın nokta sadece SEVGİdir, seni var edenle aynı aslında.
Sevgimiz akıyor sınırsızca tüm insanlığa şimdi ve daima.

Bu yazı 14 Haziran 2017, Çarşamba günü saat 09.50 itibariyle F. Ebru Tolan Karahasanoğlu tarafından İstanbul’da kaleme alınmıştır.

HAKSIZLIK ETME YÜRÜDÜĞÜN YOLA


Takvimler gösteriyorken 2017 yılını dünyada, arayanlar var cevapları geçmiş yüzyıllarda.
Haksızlık etme yürüdüğün yola; kadim olanı anla, gerisiyle oyalanma!
Sen git kendi yolunda, başkasına bakma.
Her birimiz yaratıldık aynı anda ama yürüyoruz farklı hızda.
Bir nefes al ve katıl kervana, senden önce çıkanlar açtılar yolu nasıl olsa. Kulak ver çağrıma; gökte uçan halılar arama! 
Sen uyanmayı seç, bırak kalsın gerisi derin uykuda. Onun uyuması gerekiyor büyümek için daha çok bu yolda.
Sen yaşadın ve geldin bu noktaya, artık aç gözünü bak en yukarıya.
Sonsuz sevgimle şimdi ve daima

F. Ebru Tolan Karahasanoğlu
Kişisel Şifa ve Enerjiler Eğitmeni

İstanbul, 12.06.2017

DEVAM ÇIKTIĞIN YOLDA

Otobanın kenarında, yolun uğultusunun arasında kuşların cıvıltısını duyabiliyorsan,
Yangın yerinin ortasında başını kaldırıp göğe bakabiliyorsan,
Dehşete tanık olduğunda içindeki sükuneti bulabiliyorsan...
Devam et çıktığın yolda, inançla.
Sonsuz sevgimle şimdi ve daima
F. Ebru Tolan Karahasanoğlu
Kişisel Şifa ve Enerjiler Eğitmeni
İstanbul, 13.6.2017

7 Haziran 2017 Çarşamba

AT KİŞNİYOR, NEDEN DİYE KENDİNE SORSANA?

Bir yük arabası bekler durur yol kenarında, ta ki bir at/öküz/eşek koşulana…
Atın yuları adamın elinde olsa da tüm yükü at çeker aslında.

Ön kollarının altından geçer bağlanır boynuna, başına… yük arttıkça at ağırlaşsa da devam eder yoluna. Yol yokuş yukarı olsa da durmak yok yol kenarında. Araba boşken çıkılsa da, yolda eklenir yükler hızla. El eder bir dost, selam yükler bir başkası da. Geçip gittiğini sanırken araba dost bildikleri gönül yükler,  düşman bildikleri söz ona. Her iki türlüsü de yüktür aslında. At zorlanır yolda. Ama durmak yok ya, arada kişner hatırlatır arkasına! Başka arabalar da var kenarda ve başka atlar sahiplerinin elinin altında. Nedense kimse bakmaz onlara, gözler kitlenir sadece yolda olana.

Ahh sen bir de ata sorsana? Yoruldu kolları, ayakları anlasana. Acıyor göğsü, tıkanıyor boğazı farkına varsana.

Atmak ister yularını, sökmek ister koşumunu ama boşuna. Söylenir durur bir başına. O zaman da çok sesi çıkıyor derler ona; sus ve devam et yola!

Yüreği elvermez bırakamaz oracıkta canı pahasına. Çok yorulup terlediğinde bir anlığına durur ve bakar arkasına. Kişner ve şaha kalkar o anda. Sessiz gözyaşları dökülür toprağa. Yardımına koşsada toprak ana arabadakiler yuvarlanmıştır aşağıya. Kimse bakmaz ata! Yere düşenler başlar kızmaya, hem ata hem arabaya ve hatta geldikleri onca yola dönüp bakan olmaz o anda. Varsa yoksa kendi acıları nasılsa.

At üzülür çok daha fazla. Çünkü o görür ve anlar aslında, kim yolda kim yolda olanın sırtında. İçinden geçirir “dön sen de bir bak önce sana sonra bana. Beni konuşma; ben yoldayım nasıl olsa. Çıkarttım artık sırtımdaki tüm yularları anla. Sen yenilerini takmaya çalışsan da boşuna, onarıldı ve cilalandı; kayar düşer eninde sonunda.  Hala bir araba taşıyorsa bu at bu yolda bil ki niyet eden içindir aslında. Kim kimi sırtına alırsa sırttakinin gittiği yol olmaz aslında. Alan bıraktığı anda, kaybolur yol iz bilmeden taşınan bu yolda.”

Kişneyen ata kızma, sabrını sınama, sen al kendi yükünü taşıtma ona, sonunda kalkarsa şaha sen düşersin ANLA!


Bu yazı 7 Haziran 2017, Çarşamba günü saat 11.55 itibariyle F. Ebru Tolan Karahasanoğlu tarafından İstanbul’da kaleme alınmıştır.

6 Haziran 2017 Salı

ŞEFKAT, MERHAMET, HOŞGÖRÜ

Şefkat, merhamet, hoşgörü deyince akla naiflik, duygusallık gelir ilk anda. Oysa şefkat, merhamet ve hoşgörü ne boynu büküklüktür ne acıma, ne alttan almadır ne susma, ne görmezden gelmedir ne de kaçma. Güçlü olmak gerekir aksine bu yolda.
Merhamet gösterirken, çok acıtsa da, izin vermek gerekir yaşanacak ne varsa.
Hoşgörü de geri adım atmak değildir aslında. Henüz kendini teslimiyete taşımamış olsa da, onun yolunda durmamaktır aslında. Herkesin yolu kendi aklıyla çizilir eninde sonunda. Sonsuz seçenek olsa da kişi gider kendi aklının yolunda.
Şefkat karıştırılsa da acımak değildir asla. Kucaklamaktır, sarılmaktır, sarmalamaktır aşkla, kimi zaman hiç anlaşılmasa da, hep yanında olmaktır kendi yolunda gidenin 3 adım arkasında.
Şefkat, merhamet, hoşgörü yoktur ilahi boyutta! Saf, sonsuz, koşulsuz sevginin olduğu alanda sadece ışık vardır aslında. Saf olan saydamdır, saydam olan geçirgendir mutlaka. Sarar ve sarmalar sevgi eninde sonunda olanı da olduranı da bu yolda. Ama sizin bulunduğunuz dünyada bir ışık yakar merhamet ve hoşgörü şefkat yolunda. Şefkat deyince önce hoşgörü anla sonra merhamet gelir yüreğine nasılsa.
Sen yolda olsanda yanından geçerken aydınlatırsın bir anlığına. Sonrasında gözünü açıp da koyulmazsa yola kalır yeniden karanlıkta. Sen hiç oyalanma, durma, duraksama, devam kendi yolunda, arkan aydınlanıyor nasılsa.  Sen dönüp bakmasan da dizildiler, çıktılar yola. Yolda olan çoğaldıkça aydınlanacak tüm dünya. Ama sen oyalanma kenarda kalanla, o kendi seçti kendi aklıyla. Gün gelir duyarsa; ruhunun sesini duyarsa, koşar gelir yanına.
Sevgimiz akıyor sana ve tüm insanlığa şimdi ve daima.
Bu yazı 6 Haziran, 2017 Salı günü saat 13.11 itibariyle İstanbul’da F. Ebru Tolan Karahasanoğlu tarafından kaleme alınmıştır.