Kendilerini göremeyenler
Kendilerini görmeyenler
Gücü teslim edenler
Demek isterdim ama
Durum tam da böyle değil aslında.
Kurtarıcı bekleyenler
Kendilerini gömenler
Ulu orta dünya sandıklarına.
Kendilerini göremeyenler
Işığı kıranlar hâlâ; hâlâ daha!
Desem daha doğru aslında.
Ama sorarsan bu mudur
Diyemem tastamam işte budur.
Zira hepsinden bir parça;
Öyle bir bulaş olmuş ki cana
Ayırmak için çizilmiş sınırlar
Çekilmiş bayraklar
Konmuş fligranlar
Oyulmuş logolar
Dikilmiş yapıtlar
Daha neler neler...
Sembol okuyanlar adını koymuşlar
Sanırsın tüm tarihi baştan sunmuşlar.
Olanı anlatan çokmuş
Olanı anlayan yokmuş.
Anlatanı alkışlayan çokmuş
Soranı duyan yokmuş.
Nasıl bir akıl tutulması diyeceksen deme boşuna
Zira muhakeme için ne bilgi ne beceri
Yürekten akmalı sevginin bilinci!
Oysa ilk düşman; en büyük düşman
Sanma ki başkası
Nifak tohumları atılmış çoktan
Sevgi bilincinin ortası oyulmuş baştan.
Kimliğini verseler eline
Hadi çık deseler
Orta yere
Kolay olurdu, sence.
Oysa o kimlik başlı başına bir bilmece.
İçinde gerçeğin kırıntısı kalmış
Boş bir kovuk*
Bekler sahibini
Doldurulsun diye.
Neyle?
Sevgi bilinciyle!
Ayırsam bileşenlerine;
Sevgi gerek bize
Bilinç içinde.
Oysa kalmış bir posa
Suyunun suyu sıkılmış iyiden iyiye
Yerine konmuş tecrübe!
Bilgi!
İspat ve de akıl işte!
2 göz görünce kapatılmış tüm kapılar
Gerçekliğin üzerine!
Üzeri örtülünce gerçekliğin
Kolaylaşmış yönetmek insancığı
Gözünün gördüğü düzlemde
Dillene dillene.
Kurallar, kabuller hoş gelmiş
Savrulduğunu zannedene
Ziller çalmış
Sıralar yapılmış
Tek tip, bir örnek, en kolay yolmuş.
Aklın sınırları çizilmiş önce
Sonra zihnin odacıkları doldurulmuş itinayla.
İstifler dönüşmüş külçeye
Külçeler dönüşmüş güce!
Katman katman çökmüş insan;
Kat kat üzerine çıkarken gök delene!
Başarı denen dönüşmüş sihirli bir değneğe
Dokunduğu yere bırakmış bir iz; damga, belgelere.
Ne çok belge... ne çok belge...
Ayıklamak gerek de...
Pirincin taşı pirinçten fazla ise
Taşı kıymete bindirmek
Kazandırır aklı evvele!!!
Hadi!
Öyleyse...
Bugün bir daha niyet ediver sen, kendi aklınla,
Gerçekleri görmeye,
40 yıl kölesi olmadan
Kul'un.
Batmadan iyiden iyiye kovuğun dibine,
Taşıdığın yüklerle zihninde.
Ne doğru gerçek doğru
Ne yanlış tam yanlış
Yanlışın içinde var bir doğru
Doğru zaten taşır yanlışı doğru.
Laf ebeliği değil maksadım
Her söylediğimde var bir mana
Gerçeklik saklı tam da orada.
Çevirirsen başını gerçekliğe
Altında kalırım korkusu yaşamadan bir anlığına,
Yıkarsan tüm duvarlarını
Çıkarsın ayyuka
... ve işte o an'da başla bağırmaya
Tüm hücrelerine duyururcasına,
Gerçek sandığın ne varsa, sarsarcasına.
Bir derin nefes al da haykır
Ben sevgiyim
Varım ışığımla
Benden çıkan her ton... ses... nida,
Baktığımda gördüğüm ne varsa,
İçime aldığım hava,
Damarlarımda dolaşan ve de bedenimden yayılan, daima
Işığın aşkıyla
Sevgidir özümden nasıl olsa
De mutlaka.
Ve unutma!
Her insan öğretmendir; öğreten kendine yaşar olmayı ışıkla ve aşk'la,
... ve her insan gerçek bir öğretmendir varoluşa, yaşaya yaşata.
Kendi insanlığını kutla.
Uyanışını kutla.
Zincirleri eritişini kutla.
Duvarlarını yıkışını kutla.
Gülümsemeni kutla.
Sevgiye değen görüşünü kutla.
Koşulsuzca sevişini kutla.
Takdir ve teşekkür olmaksızın; insanlığı kucaklayışını kutla.
Sen bugün iyisi mi
Kendini kutla;
Yaşadığın için...
Yaşar olmayı seçtiğin alanı nefesinle ve niyetinle, sevginle ve sevecenliğinle doldurup, donatıp SEVGİ BİLİNCİNDE VAR OLDUĞUN İÇİN KUTLA.
Kal sağlıcakla
Firdes Ebru
İstanbul, 24.11.2025
*kovuk
ad
bir şeyin oyuk durumda bulunan iç bölümü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder