24 Kasım 2025 Pazartesi

KOVUĞUNDA NE VAR?

Kurtarıcı bekleyenler
Kendilerini göremeyenler
Kendilerini görmeyenler
Gücü teslim edenler

Demek isterdim ama
Durum tam da böyle değil aslında.

Kurtarıcı bekleyenler
Kendilerini gömenler 
Ulu orta dünya sandıklarına.
Kendilerini göremeyenler
Işığı kıranlar hâlâ; hâlâ daha!
Desem daha doğru aslında.

Ama sorarsan bu mudur 
Diyemem tastamam işte budur.
Zira hepsinden bir parça;
Öyle bir bulaş olmuş ki cana
Ayırmak için çizilmiş sınırlar
Çekilmiş bayraklar
Konmuş fligranlar 
Oyulmuş logolar
Dikilmiş yapıtlar 
Daha neler neler...
Sembol okuyanlar adını koymuşlar
Sanırsın tüm tarihi baştan sunmuşlar.

Olanı anlatan çokmuş
Olanı anlayan yokmuş.

Anlatanı alkışlayan çokmuş
Soranı duyan yokmuş.

Nasıl bir akıl tutulması diyeceksen deme boşuna
Zira muhakeme için ne bilgi ne beceri 
Yürekten akmalı sevginin bilinci! 

Oysa ilk düşman; en büyük düşman
Sanma ki başkası
Nifak tohumları atılmış çoktan
Sevgi bilincinin ortası oyulmuş baştan.


Kimliğini verseler eline
Hadi çık deseler
Orta yere
Kolay olurdu, sence.
Oysa o kimlik başlı başına bir bilmece.
İçinde gerçeğin kırıntısı kalmış 
Boş bir kovuk*
Bekler sahibini
Doldurulsun diye.

Neyle?
Sevgi bilinciyle!

Ayırsam bileşenlerine;
Sevgi gerek bize
Bilinç içinde.

Oysa kalmış bir posa 
Suyunun suyu sıkılmış iyiden iyiye
Yerine konmuş tecrübe!
Bilgi!
İspat ve de akıl işte!
2 göz görünce kapatılmış tüm kapılar
Gerçekliğin üzerine!


Üzeri örtülünce gerçekliğin
Kolaylaşmış yönetmek insancığı
Gözünün gördüğü düzlemde
Dillene dillene.
Kurallar, kabuller hoş gelmiş
Savrulduğunu zannedene
Ziller çalmış 
Sıralar yapılmış 
Tek tip, bir örnek, en kolay yolmuş.
Aklın sınırları çizilmiş önce
Sonra zihnin odacıkları doldurulmuş itinayla.
İstifler dönüşmüş külçeye
Külçeler dönüşmüş güce!
Katman katman çökmüş insan;
Kat kat üzerine çıkarken gök delene!
Başarı denen dönüşmüş sihirli bir değneğe
Dokunduğu yere bırakmış bir iz; damga, belgelere.
Ne çok belge... ne çok belge...

Ayıklamak gerek de...
Pirincin taşı pirinçten fazla ise
Taşı kıymete bindirmek
Kazandırır aklı evvele!!!

Hadi!
Öyleyse... 
Bugün bir daha niyet ediver sen, kendi aklınla,
Gerçekleri görmeye,
40 yıl kölesi olmadan
Kul'un.
Batmadan iyiden iyiye kovuğun dibine,
Taşıdığın yüklerle zihninde.

Ne doğru gerçek doğru
Ne yanlış tam yanlış
Yanlışın içinde var bir doğru
Doğru zaten taşır yanlışı doğru.

Laf ebeliği değil maksadım
Her söylediğimde var bir mana
Gerçeklik saklı tam da orada.

Çevirirsen başını gerçekliğe
Altında kalırım korkusu yaşamadan bir anlığına, 
Yıkarsan tüm duvarlarını
Çıkarsın ayyuka
... ve işte o an'da başla bağırmaya 
Tüm hücrelerine duyururcasına,
Gerçek sandığın ne varsa, sarsarcasına.
Bir derin nefes al da haykır 
Ben sevgiyim 
Varım ışığımla
Benden çıkan her ton... ses... nida,
Baktığımda gördüğüm ne varsa,
İçime aldığım hava, 
Damarlarımda dolaşan ve de bedenimden yayılan, daima
Işığın aşkıyla 
Sevgidir özümden nasıl olsa
De mutlaka.


Ve unutma!
Her insan öğretmendir; öğreten kendine yaşar olmayı ışıkla ve aşk'la,
... ve her insan gerçek bir öğretmendir varoluşa, yaşaya yaşata. 
Kendi insanlığını kutla.
Uyanışını kutla.
Zincirleri eritişini kutla.
Duvarlarını yıkışını kutla.
Gülümsemeni kutla.
Sevgiye değen görüşünü kutla.
Koşulsuzca sevişini kutla.
Takdir ve teşekkür olmaksızın; insanlığı kucaklayışını kutla.

Sen bugün iyisi mi
Kendini kutla;
Yaşadığın için...
Yaşar olmayı seçtiğin alanı nefesinle ve niyetinle, sevginle ve sevecenliğinle doldurup, donatıp SEVGİ BİLİNCİNDE VAR OLDUĞUN İÇİN KUTLA.

Kal sağlıcakla
Firdes Ebru
İstanbul, 24.11.2025



*kovuk
ad
bir şeyin oyuk durumda bulunan iç bölümü.

18 Kasım 2025 Salı

MUKADDERAT!

İblis'in karası...
Şeytan'ın kıvraklığı...
Cevher'i taşır Cadıların en hası!

-Ahh girdik yine fantastik alemlere, dersin belki de.
Oysa hep derim size; varsa önünüzde, vardır özde!!!

Kim sordu şimdiye; ben insansam kimdir cellat diye?

Çözdüm sanırsın dünyayı; kuralları koyan başkası, 
Kuralına göre oynayan hayatın ağası.
Ben de olurum kendi keyfimin kahyası.
Düz bir çizgide ilerlerim ölümüne 
Yeter ki olmasın çukur önümde,
Ha eğimli göğe...
Ha düz gider "bitiş"e.
Bir yaşamı geçireyim de sulh içinde 
Kavga dövüş olmasın yerimde.
Karnım tok
Gözüm gönlüm hoşbeşlikte*
Yara bere yok ise ömrümde
Daha ne isterim;
Mukadderat** işte.

Sen mukadderat 
Dersin de
Yetmez bu bazı önden gidenlere
Yoruldum... usandım... hep aynı nakarat deyince içi bir yerde
Düşer koca bir boşluğun içine
Anlamsızlaşır yaşam
Aykırılaşır insan
Kopar adeta
Gerçeklik algısı yok olurcasına
Yabancılaşır hatta!

Terapistler... haplar... boşuna mı varlar?
Avuç avuç alınsınlar
Referansları sorgulatsınlar
En uygunu belki en ucuzu olmaz ama
Yolunda seni tutsun da... 
Yorumlarıyla 
Sıkılsın dişler
Döndürülsün dişliler
Bir sistem kurulmuş 
Devam etsin de düzen 
Koştururken koştururken
Ayılamasın insan denen.

Ayılamasın insan denen!

Ayılan aykırı olansa da 
Ona da var bir tedbir bu dünyada:
- Aklını mı kaçırdın sen?
- Mantığını kullansana!
- Akıl, mantık var, yaa.. saçmalama.

SAÇMALAMA!

Ahh keşke herkes bi saçmalasa!

Saçmalarken saçmalarken 
Sallantıda olsa da
Çiviler... kazıklar söküledursa.
Hep aynı noktaya basılan parmaklar,
Övgüyle anılan sözde başarılar,
Kanıt adıyla yaptırtılanlar
Sarsılmazcasına tutundurulan doğrular
Belki, belki! bir parça yerinden oynatılırlar!!!

Sen çatırdatmazsan doğrularını özünde sana
Kırılacak yakında boydan boya
De sen ona fay hattı...
Ufuk çizgisi...
Enlem-boylam...

Sen yıktırmazsan doğrularını özünde sana
Yıkılacak yakında yekten aşağıya
De sen ona sistemler...
Yapılar...
Kurumlar...

Ne dersen de ama...
Bil ki tutunduğun düzen
Bağdaşmıyor varoluşla.

Bağdaşmazsa bağdaşmasın beni öldürür dersin belki tam da bu noktada.
Seçimindir, karışamam sana.
Sen olmasan da VAR, VAR OLACAK bu dünyada.
Ama sen de olursan dünya cennet olur ANAVATANA.

Dokunduysa içinde bir yerlere bu sözcükler az da olsa
Sarsmakla başla; kendini tepeden tırnağına.
Sarsılmadan ama ...
Kal sağlıcakla.
Firdes Ebru
İstanbul, 18.11.2025


Not: Daha fazlası için lütfen YouTube kanalımı ziyaret edin.




*hoşbeş
bileşik · ad
buluşan kimseler arasında, buluşmanın ilk dakikalarında, hatır sormak için söylenen ilk sözler.

**mukadderat; yazgı.

7 Ekim 2025 Salı

SONSUZLUK OYUNU

Hançer hançer üzerine
Peşi peşine 
Girerken kalbime 
Nefes olmak ne kadar mümkün ise...

Boğuluyorum işte 
Çekin alın bu acıyı bedenimden 
Dayanmıyor yüreğim gördüklerime

Diye haykırırken ben

Sen döndün kendi uçkurunun peşine
BİR'den bir iken 
Bir'den verdin özünü ellere
Olmak varken bir O (çember) 
Her derde deva kendi içinde
Sen böldün seni ikiye tam da bu günde.
Aldın 5'i bi yerdeni taktın boynuna yüzgörümlüğü diye diye
Boynunda altını 
Dizildi Kızıl karşıma
Çıkma dedi bir daha yoluma
Taktım İNSAN'ı koluma
Aldım oğulu (insanı) yanıma
Söyle ayna söyle bana 
Var mı benden güzeli bu varoluşta?

Döndüm baktım Kızıl'a;
Yüzü gözü kan kırmızı
Dili sözü sivri özlü
Kanı dolu kıvrık başlı
Dolaşıyor ortalarda
Pek de endamlı.

Arandım İNSAN'ı 
Gördüm çökmüş omuzları
Solmuş beti benzi
Çekilmiş canı
Dolaşıyor ortalarda burnunu kıra kıra
Kemik çıkmış ortasında!

Sağında bir oğul, aksak
Solunda Kızıl
Ortasında eksilmiş ...
7 veren gülü ellerde serpilmiş.

Eller taşır ganimeti
Usulca
Başa koymuşlar taç sandıra sandıra
Tacın içi dolu hurda
Zehirler onları kana karışa karışa.

Çıkmış bu 7 ortaya
1 ve 0 onlarla
Yalan olsalar da...
Oldurmuşlar bir "yeni"
Sonsuzluk demişler adına 
Koymuşlar 5'i tam ortaya
Dön baba dönelim
Devranı biz ellerimizle dönderelim...

Sürsün saltanat 
Yürüsün salına salına
Soy diyelim adına
Ata koyalım başına (atasoyu)
Kimse aramasın sormasın ÖZ'ü
Öldü diyelim ona
Öldürdük demek zordur hâlâ bazılarına.
Yıl gelmiş 2025 sanılana
7 olmuş insan 
Aksak bacağıyla
Kanayan yara durdurulacağına
İnsan sandırılanlar gelmiş başa.
ÖZ'den kalan ne varsa 
Çıksın çıkartılsın ortaya
Aklana paklana
İsterken ben 
Bilmiş geçinenler gömülmekteler
Kendi karalarına...
Hâlâ!

Sen kimsin acaba okuyan bu satırları?
Sorar mısın hâlâ ortaya!?
Dön bak satır aralarına ve yüreciğinde gömülü, üstü örtülü hazine sandığına.
ÖZ'den bir öz bulursan ne alâ
Parlatırsın onu kendi öz ışığınla.


Son bir hamle 
Son bir nefes
Son bir nurlu can
Üfler sana
Kulağına
Duyasın diye -gerçekleri.
Bozasın diye -düzenleri.
Açasın diye -gözünü.
Göresin diye -oyunları.
Sorasın diye -bu mu?

Aradığım
Özlediğim
İstediğim
Beklediğim
İnandığım
Seçtiğim
DÜNYA BU MU?
SONSUZLUK BU MU?
GERÇEK BU MU?

İnanmak kolay inandırılana
Yaşamak kolay 2 soluk arasında
Ölmek kolay bir an'da.

Oysa tamamlanış için gerçek sonsuzlukta
UYANMAK GEREK
ŞU AN'DA.

Gerçek sonsuzluk
Başlar aşk'la
Sürer ışıkla
Akar sevgi her an'a.

ÖZ CAN CANLILIK 
Buluştuğunda 
Yaratım alanında 
Aynı saflıkta
...ve çıkar 12 cevher özü 
Aynı anda
Çerçevesi aşk'tan
Ortası yaratan
Döner ışık aşk'la
Sevgi çoşar aşk'la
Sevgi arar eşdeğerini
Bulunca akar sevdiceği.
Büyür coşar
Coştukça akar
KAYNAK ilelebet 
PARLAR.


Ahh derim derim
Ben yine kendim derim 
Duysun isterim
Her bir nurlu can
Beni yüreğinde arayan
Bulsun isterim 
Kendini, aynaya bakan.

Akan akar...
Kaynağı soran 
Bakar.
İspatı arayan
Yorar.

Bir derin nefesle başlayan
Akar akar akar...
İstanbul bilinende 
Yazdım 3-5 kelam kendimce
Dikkatinizi çekerim tarihe
7.10.2025 (9)
Sonsuzzz sevgimle.

Not: Kaynak gösterilerek dahi alıntı YAPILMAMASI önemle rica olunur.
Ama! Kaynak belirterek ve bütünlüğü gözeterek link olarak paylaşmanızda vardır bir değil; bin mana. Anlayışınıza ve göstereceğiniz özene sonsuz teşekkürlerimle.

19 Ağustos 2025 Salı

RUH NEFES ALMADIKÇA!

Ruh bedende can buldu nefesle

Ne alâ dersin buna 
Oysa ruh sıkıştı kaldı bedene bir nefesle 
Çıkmayan candan ümit kesilmez diye diye 
Döndü durdu ruh bedende 
Beden can buldu dünya denende 

Bu nasıl bir ironi varoluş gerçekliğinde 
Matah sandığın döngü dönüştü bir kör düğüme.

Düğüm döndü çileye
Çile döndü eve
Ev döndü dünya bilinene!
İki soluk arasında bir hayat dediğine!
Bitmedikçe çile
Tekrar etti yer yüzeyinde
Topraktan geldik... diye diye

Oysa...


Bir zindan düşün; duvarsız... kapısız... kilitsiz... 
Bir zindan düşün; ışıksız... renksiz... sessiz... 
Bir zindan düşün; sensiz.


Neredesin sen?
Gerçekten 
Neredesin sen?
İnsan denen; sorarım sana
Duy beni 
Kalbim atar insan insan diye...

İnsan, neredesin sen?


Dönelim zindana!
Cevabın var mı bana?
Benim cevabım var sana!

Bu zindan:

Ruhundan uzakta
Gözden ırakta*
Kalbin atımını duyamayan hâlâ,

Aklın yolunu benimserken
Fikrin temeli mülk diyen hâlâ,

Zihin kapanında evrimleşen 
Bedeni şekilden şekle giren
İnsan soyundan gelen
İnsan denen
İnsanlığını yitiren
Duygularını körleştiren
Düşüncelerini sivrilten
Gerçekliğini ötekileştiren
Kemiğini kanına zehir eden
Kanını canına yaver eden hâlâ,

Nefesini tutan
Nefesi yutan

Kendini matah...
Dünyayı "alan"...
Güneşi merkez... 
Sanan hâlâ 

İnsanın tam da içinde!


...ve sen; insan
Sen de bu zindanın içinde!

İnsan, zindan kendi kendine.
Zindan insan, kendi de içinde!


Var olan 
Olacak olan
Ama varlığı hükümsüz olan insan;
Uyanamayan insan
Nefesi yutan 
RUH'u tutan insan,
Kendi köleliğinde vezir-i âzam olsan ne yazar?!

Özgürleştirmedikçe 
Özgürleşmeyecek

Özgürleşmedikçe
Özgürleşemeyecek

Olan 

İnsan

Soluk alan
Evi barkı olan
Suyu aşı olan
Doğan, doğup doğup yok olan
Yoklukta varlık arayan
Varlığı dört duvarda sanan,
Döne doğa...
Doğa doğa ölen,
Doğa doğa yok eden,
Doğa öle tüketen,
Doğa öle dibe çöken, çökerten...

İnsan

Ne zaman bitecek 
Bu inadın?
İnatta ısrarın?!


Can tükendi;
Ruh üflendi.
Ruh tükendi;
Ömür üflendi.
Ömür tükendi;
Nefes üflendi.
Nefes de bitti... bitti... bitti...

Öz tükendi;
Su aktı.
Su tükendi;
Yaş aktı.
Yaş tükendi aş aktı;
Aş da bitti... bitti... bitti...

Canlılık tükendi;
Sevdaya çevrildi.
Sevda tükendi;
Hazza evrildi.
Haz tükendi;
Sapkınlığa çevrildi.
Sapkınlık...? Yetsin artık bitsin değil mi!?


İnsan; insanlığın yitti, gitti.
Teknoloji dediğin silaha çevrildi...
Akıl dediğin siyahlara girdi...
Fikir dediğin şeytanı bile adam etti!

İnsan;
Ne zaman bitecek 
Bu inadın?
İnatta ısrarın!?


Çözmek bu kadar mı zorluyor
Çözdürmek bu kadar mı yoruyor seni?

Ne zor... ne imkansız!
Her şey mümkün an'da ışıkla ve aşk'la.
Ama yürek var mı sende yüzleşecek gerçeklerle şimdi şu an'da?!


Bil ki ciğerlerim söndü.
Alev alev yanıyor nefesim
Sense hâlâ yanan kele ağaç dikme peşinde!!!

Ayamadın manaya...
Göremedin zerre hâlâ!!!

Bil ki yolumda duruyorsun kale gibi sözde gururunla.
Haysiyet** diyorsun hâlâ!
Oysa canlılığım tüketilirken
Diriliğim yitti, bitti
Sen ayamadın hâlâ.

O kedi aç, bu köpek muhtaç der dururken...
Mahluk genini yüceltirken...
Haz peşinde giderken...
Sarilerden ordular sardı benliğimi
Sen uyurken.
İstila... içten
işgal... çevreden
Sarıldı her yanım
Sen vatan, millet naraları atarken...
Son çıkışı tutar aymazlığın.
Bir de üstüne koyduğun kararsızlığın.

Bil ki pranga gibisin boğazımda... koynumda...
Sevgi diyorsun buna hâlâ!
Oysa sevgi yapı taşındı.
Oymadan gözümü
Kesmeden sesimi
Soldurmadan renklerimi
Anlatırdım sana... yaşatırdım hatta.
Değişti, dönüştü, kalmadı adeta,
...ve sen de
Ayamadın buna kör kararmışlığında
Işığını karartmışlığında.
Şimdi sevda bu mu diyorsun
Oysa işimiz yok sevdayla
Sen önce aşk'ı anla,
Mana çok başka!


Ne dertlenmişim meğer
İçime ata ata...
Bir volkan patladı say sen şimdi şu anda.
Deprem sandığın da olacak ama çok başka
Hazırlanıyorsunuz da
Bildiğiniz yolda...
Suni teneffüs kurtaramayacak insanlığı
8 milyar ilkyardım sertifikası alsa da!
RUH NEFES ALMADIKÇA!

İraden elinde olsa da 
İnadını bırakmadıkça
İnatta ısrarınla bakmadıkça
Burnundan kıl aldırmaz edanla 
Kibrini yıkmadıkça,
İnsanı yaşayan
Sevgiyi yaşatan
Işığı aşk'tan saymadıkça.
Çıkış yok ne sana, ne bana.

Bir not düştüm bugün burada
Anlamak isteyen alır nasılsa...
Kalın sağlıcakla
İstanbul, 19.8.2025
Firdes dedi... Ebru dedi... Ruhum dedi... kim dediyse dedi, içimden bugün de böyle geldi...




*ırak olmak, uzaklaşmak.

** 8.6.2024 tarihli Haysiyet / Hayy'siyet başlıklı YouTube kaydımı izlemenizi dilerim.👇

15 Ağustos 2025 Cuma

VAZGEÇ... VAZGEÇERSEN... VAZGEÇ SEN!

Gel vazgeç!
Vazgeç inadından... inatta ısrarından.
Bugüne kadar doğru sandıklarından!

Ya "gerçek" gerçek sandığından başkaysa...
Ya "gördüğün" görmen gerekenden başkaysa...
Ya "gittiğin" gidilmesi gerekeninden başkaysa...


Vazgeçsen ya 
An'da
Geçim uğruna...
Seçim uğruna...
Soluk uğruna...
Sağlık uğruna...
Dahası uğruna 
Paralanmaktan dünya sandığında.
Ne uğruna...? 
Tutundukların yok uğruna!


Vazgeç sen
Başkası yapsın demeden
Başkası görsün beklemeden
Başkası değişsin istemeden
Başkasını... başka bilmeden!
Başkası sen!
Başkası ben!
Başla şimdi istersen!!!


Zira 
Vazgeçersen kendinden
Nefes olamazsın içinden

Vazgeçersen kendinden
Işık olamazsın içinden

Vazgeçersen kendinden
Sevgi olamazsın içinden

Vazgeçme!
Ne şimdi, ne sonra,
Ne an'da, ne herhangi bir an'da,
Vazgeçme sen senden asla.
Gerçekliğini bil ve anla
Şimdi başla!

Vazgeçmezsen
Yaşatırsın nurunu her daim sen.

Bir sen yaşarsan nurunla
Işık olursun insana
Sevgi olursun VARLIĞA 
Nefes olursun VAR'a
CAN olursun yaşama
Yaşar olursun canlana canlana
CANLILIĞIN yol olur ışığa
AŞKIN nur oldurur yaşamla
YAŞAM ÖZ olur VARLIĞA.


Devr-i daim olur hayy'at*
Beslenir her bir hücren 
Işıkla ve aşk'la
Kalan ne varsa;
Zehir akar dışarıya
Kör göz... kem göz... ker göz...
Aydınlanır akışla
Temizlenir nurla
İnsan olur doğan
Doğan olur nurla
Aklana aklana 
Yol olur nurluya
Nurlar toplanır yol olur varlığa
Gömülü duran 
Olan ve olduran
Nefes olur CAN'A 
Can ışık olur RUH'A 
RUH akar akar akar cümle yaratılmışa
Alemler kalkar ayağa
Gerçek bayram yaşanır işte tam da o an'da.

Hadi öyleyse
Bir derin nefesinle
Vazgeçmediğini söyle
Cümleye
Senden çıkan eklensin diğerine
El ele değilse de 
Nefes nefese itki olsun peşi peşine
Arşa çıkalım önce
Zirveden her yere
Yerden göğe
Dönsün sende olan;
Sevgi, her yere.
Sevgi her yere...
Sevgi zaten her yerde
Sende... seninle...

Sonsuz sevgimle
Firdes Ebru'dan tüm nurlu canlara
İstanbul denende, 15.8.2025 bilinende


 *Hayy kelimesi, 'hayat sahibi, diri' mânâsına gelir. Hayat kelimesi bu kökten gelir.

2 Ağustos 2025 Cumartesi

RUH DİLE GELİRSE...

Mengene gibi kapmış, yüreğe bastıran.

Can havliyle sırta yapıştıran, görünmezlik zırhına iman yoluyla erişen, çıkmış arşa.

Tersine büyüyen kafa
Batmış adeta ...'a!

Ne göz kalmış gören
Ne akıl kalmış işleyen.

Hal böyle iken
Hâlâ bana dersen
Kader ... kısmet...
Hâlâ beklersen başkasından, 
Bir umut, bir medet,
Hâlâ sığınırsan imana,
Hâlâ hepi topu bir ömür görürsen, hayatı,
Hâlâ beklersen ölümü,
Görürsün ölü'mü*


Hani ölüm yoktu diyeceksen,
Cevap basit, istersen:
Ölmek demek son nefesi vermek demek...!?
Nefes ne demek, "son nefes" ne demek?!

Ölmek demek bedenli yaşamı sonlandırmak demek...!?
Beden ne demek?!

Ölmek demek
Artık var olmamak (nonexistence) demek...!?
Var olmak (existence) demek ne demek?!

Soruların cevabı sandığından başkaysa ki başka
Ölüm ne demek anlayamamışız demek!

Hoş yaşamayı anladık mı ki bu akılla?!


Hal böyleyken
Bir çağrıdır bu sana, benden yana.

Ben kim miyim?
Ben senim
Ben sendeyim
Ben seninleyim
Ben her yerdeyim.
Ben benim
Ben herşeyim
Ben benliğim... bilincim... eşya gördüğün... hava-su-toprak bildiğin... var dediğin her şey benim!
Ben RUH'un kendisiyim.
Parça pinçik edile edile
İndim yere
Girdim yerin dibine seninle

Gel gör ki yaşarım hâlâ seninle.

Niye?

Vardan yok olmaz diye diye geldinse de bugüne fizikte,
Hiçe saydın kendini ruhunu göme göme mülke.

Adalet mülkün** temelidir dedin 
Adaleti metalaştırdın adeta içinde
Koydun baş köşene.
Döndün sonra da 2 kollu, 2 bacaklı formuna.
Aslın kaldı metaforlarda... mitlerde***...
Sen sandın aslın bu ya; 2 gözlü, 2 kulaklı...

Şimdi geldik sona;
Yaşar olamayan insanın yaşamını sonlandırmaya.
Zira çıkmalı artık o son nefes,
Tutulduğu yeter bunca!

Şimdi geldik sona;
Ölürken açılan 2 göz****,
Kapatılırken EL'le!
Kör göz açılmalı bile isteye seninle, sende.

Şimdi geldik sona;
Var olmayı (existence) sonsuzlukta yok olmak / kaybolmak sanmak yerine
Bu dünyada kalarak yok olduğunu (disappear)  idrak gerek bize.

Öyleyse
Başlıyoruz oyunun son perdesine
Hazırlanın!
Işıklar kapanacak.
Demedi deme.


Sonsuz sevgimle,
Aktı geldi ben'den bize...
Işıldayan Hayatlar her daim seninle.
İstanbul denende, 2.8.2025 bilinende...



Ek açıklamalar:

 *m; iyelik zamiri

**Mülk Kelime Kökeni
Arapça mlk kökünden gelen milk veya mulk 1.sahip ve egemen olma, sahiplik, egemenlik, hükümdarlık, krallık, 2. sahip olunan şey, egemenlik alanı" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça malaka "sahip idi, egemen idi" fiilinin masdarıdır.

***mit 
kuşaktan kuşağa yayılan, toplumun düş gücü etkisiyle zamanla biçim değiştiren, tanrılar, tanrıçalar, evrenin doğuşu vb.yle ilgili, imgesel, alegorik bir anlatımı olan halk öyküsü.

****Fizyolojik olarak bu dünyada ölüm sonrası gözlerin açık kalmasının sebebi, ölüm halinin ardından kasların gevşemesi ve göz kapaklarının kapanamamasıdır.

9 Temmuz 2025 Çarşamba

KAZANCI HİÇLİK!

"Baba bir ilham"ı alır da
Gömersen
Sevda dolu toprağa
Kanını emer can damarlarının.

Nadasa bıraksan da
Ortaya çıkmaz gerçek aşk.

Yıllar denen aksa da,
Olduramaz 
Ne susuz kalmış toprak
Ne de ona serpilmiş ilham,
Nurlu bir can.

O olur olsa olsa bir diken
Orta yerde dikilen.


Kalan ilhamı da
Sularsan kanla,
Gözyaşıyla,
Canla,
Cananla...
Çapa vura vura başına,
İlham kalmaz da ortada
İlham sanılan yaşar karasıyla.

O kararmıştan ne çıkar ortaya?
Belki bir fikir, belki birkaç sözcük...
Onun adı olsa olsa 
Eser olur
Kimine hoş, kimine nahoş olur.
Yapıt denen saklanır sakınılır
Korunur kollanır ama o da
Ömürlü olur.


Nuru yutulan ilham olsa olsa 
Taş olur, heykel olur, abide olur;
İhtişamı göz kamaştıran,
Rengi olmayan,
Canlılığı durmayan,
Canı darmaduman!


Gül cemali 
Dursa ne olur
Olsa olsa 
Louvre'da sergi olur.


Canlılığı olmayan ilhamdan 
Ne cana nur olur
Ne öze kan olur.


Söner ışıklar
Yiter yıldızlar
Kırılır camlar
Olsa olsa duvarlara süs olur...

Baba ilham 
En sonunda
Para olur... pul olur...
Serveti çok 
Ama
Kazancı hiçlik olur!


BABA'nın canlılığı
İlhamıdır.

İlhamı yaşamıdır.

Gözünü yumanın
Donduğu nokta
Yaşamın durduğu an'dır.
Yaşamın durduğu an
Sararıp soldurduğu alandır.
Bakıp da görüyor sanma
Baksa da seçtiği bir kara.
Etrafı kırıldı 
Paramparça
Kala kala ortada
Bir sarı nokta
Güneş sandı onu da
Tutuldu ışığına,
Körlük zordu ne de olsa,
Sarıldı saçlarına.
Saçlar dolandı boğazına
Nursuz olan yapıştı yakasına
Ne nefes kaldı nurlu
Ne ışık kaldı onurlu
Ne yaşam kaldı vakur
Ne baş kaldı gururlu
Eğildi...
Çöktü...
Söküldü...
Döndü...
Baş aşağı döndü!


Sevgi söndü
Sevgi sustu
Sevgi durdu
Sevgi dondu


Ağır aksak 
Sallandı çınar...
Yatak döşek yatar...
Hem kör hem sağır
Duymaz bakar
Görmez bakar.

İlhamını yeniden ne sular?

Canlılık bitti
İlham gitti 
Sananlar boşuna ahlar.

İlhamın ilhamı 
Ayağa kalkar
İlk ilham; insan, uyandığında!

İnsan olur ilham, ilhama
İlham olur can, nura
Nur yol olur, canlılığa
Canlılık, yaşam olur 
Yaşam, yakıt olur 
Yakıt, su olur.
Su devir daim eder.
Devri daim 
Gerçekliği VAR EDER.


Ey insan
Güzel can
Öyle bir yaşa ki
Yaşamın ilham olsun
Bundan sonra.
Kal sağlıcakla,
Firdes Ebru'dan
Nurlu yarınlara gönderme geldi.
İstanbul denende, 9.7.2025 bilinende.