29 Haziran 2025 Pazar

SEVGİ DİLE GELDİ! YENİDEN!!

Bir hüzün çöktü yüreğime
Gözlerim acır içten içe
Nedensiz değildir de...
Görünürde yok bir şey
Dünya gözüyle deyip, 
Geçebilir miyim sence?

Anlarım, bilirim...
Bir yerlerde
Bir nurlu can göçtü işte...
Bir dal kırıldı...
Bir bel sıkıldı...
Bir boğum daha karardı...
Bir boyun daha bağlandı...
Bir ... daha... 
Bir ... daha...

Canı olan bir beyin dayanır mı bu acıya?
Sorarım aklıyla övünen sana!

Canlılığı olan bir kan dayanır mı bu acıya?
Sorarım fikriyle konuşan sana!

Yaşayan bir sistem dayanır mı bu acıya?
Sorarım omurgasız* sana!

Saf sevgiden olan dayanır mı bu acımasızlığa?
Sorarım kalpsiz olan sana?

Gözünü yummak mıdır 
Çare sandığın?
Körlük yaraşır sana.
Ama çözüm olmaz bana!
Bir yerlerde duruyorsa hâlâ 
-ki duruyor fazlasıyla,
Kin, nefret, husumet...
Öfke, intikam, öç alma...
Yalan, riya, iki yüzlülük hatta...
Konuşulamaz "kurtuluştan",
Bana masal anlatma!
Bilginin yumağı olsan ne fayda...
Çile derim ben o yumağa!
Kitabın kurdu olsan ne fayda...
Güve derim ben ona!
Hitabetin kuvvetli olsa ne fayda...
Yavuz hırsız ev sahibini bastırır dersin ya!
İtibarin olsa ne fayda...
Manipülasyonda üstüne yok derim ben sana!
Haşmetinle yıkılsa dağlar ne fayda..
Gücün de ahlaklısı lazım derim ya!


İlim, irfan oldu maskara
Beyin dumur olunca...

İlgi, alaka "beğeni" oldu 👍/❤️ cümle mecrada...
Kalp dağlanınca.

Gerçeklik algısı yabanın kucağında
Ortak akıl girince kapsama alanı sandığına!

Anlayamadın mı?
Anlamadın mı?
Anlamak işine gelmiyor mu yoksa hâlâ daha!


İçimde bir acı
Burnumda bir sızı 
Kırılıyor ışıklar 
Buğulanıyor bakışlar
Yıkılıyor yapı taşları
Kozalak içten yanıyor
Yollar kapanıyor
Deprem sanılan yaklaşıyor...
Sen sen olmadıkça!!!
Öz'ünle gönlünde
Gözünle yerli yerinde
Sözünle sessizce
Sen seni onarmadıkça!!!
Nurunu gani gani akıtmadıkça...
Nefes almadıkça...
Yaşar olmadıkça...

Bari bak bana;
Hayat dediğin 
Soluyor ...
Soluyor ...
Soluyor an be an
Sen anlayamasan da dünyada
Yaşam sonlanıyor
Bir katmanda
Nefes boğuluyor can damarlarıyla
Beyin peltekleşiyor
Nuru alına alına
Işıklar sönüyor
Hava kararmasa da!


Kiminin başı dönüyor
Kiminin kalbinde var bir bozulma
Kimi uyukluyor ulu orta
Kimi uykusuz sabahlıyor sıklıkla
Kiminin midesi kazınıyor bir anda
Kimi düştü gıda takviyesi oyununda ortaya
Kiminin kulağı tıkanıyor 
Kiminin burnu çokça
Kiminin kemikleri eriyor hastalık sana sana
Doldu taştı yer gök binalarla
Ne giren hasta 
Ne çıkan sağ aslında!
Bir tuhaf oldu insanlık
İNSAN uyanamadıkça!
İnsan uyandırmadıkça!

Gel bugün bir kez daha 
Dinle: 
Günler başladı kısalmaya...
Ya yarın hiç olmayacaksa!?
Sadece an'da var olsak 
Işıkla ve aşk'la.
Hamurumuzda, mayamızda,
Kanımızda, kimyamızda,
Özümüzde SEVGİ saklı** nasıl olsa. 

Selamlıyorum 
Kendimi,
Sende ki beni.
Sen de
Sarıl bana,
Sarıl sımsıkı ama
...ve
Bir daha sevgini bırakma.
Sevgiyi soldurma.
Beni unutma!

Işıldatacak o seni
Sen onu görünce ama...
İstanbul, 29.6.2025
Firdes Ebru dillendirdi...




*Dileyenler ağrı/acı algısında omurganın işlevi konusuna bakabilir...

** saklı ifadesi sır manasında değil var manasındadır. Hatta ingilizce ifadesi daha anlaşılır olabilir; secret değil hidden anlamındadır saklı bu cümlede.

26 Haziran 2025 Perşembe

VAR OLMAK SANDIĞIN YA ESAS KAYBOLMAKSA!!!

Bir CAN 

Vazgeçerse canından,
Vazgeçerse var olmaktan,
Kapatırsa yüreğini...

Vazgeçerse nurundan,
Vazgeçerse akından,
Kapatırsa kendini...

Vazgeçerse nefesinden,
Vazgeçerse sesinden,
Kapatırsa bedenini...

Susarsa...
Durursa...
Durulursa...

Yok olurken, 
Boğulurken hatta kendi suyunda,
Kahrolur; onu tutmaya çalışan.
Ama...

"Vazgeçmek" sandığıyla yaşatacağını sanır
Kendi aklıyla...
Oysa
Öldürür sevdiğini;
Görmez, bilmez; anlayıvermez ki
Zararı ziyanı kendine sandığı 
Öldürmektedir öz sandığı!*


Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır acaba?
Hangi göz görmez bunca?
Hangi kulak duymaz?
Hangi gönül ferman almaz ısrarla?
Hangisi acaba...?

Bir göz 
Görmez ise sevildiğini...

Bir göz 
Görmez ise gerçekliğini...

Bir göz 
Anlamaz ise gerekliliğini...

Belki...


Bir göz mü dersin?
Neden 3'ünü bir görmezsin?


Akıl denen dumur olur beynin içinde.
Beyin büzüşür kendince ışığı işlemeyince.
Gönül dövünür nuru bilmeyince. 


Ahh 2 gözüm
Canparem 
Sevineceğine
Sertleşir,
Ne ışık geçer
Ne nur yeter
Canlılık yiter gider.

Tıkır tıkır işleyen...
Sesi veren...
Çarkı döndüren...
Kireçlenir belden,
Çöker içten.

Suyu çekilen kuyu 
Olur kuytu.
Kuytu olur bir zoka
Avlanacaklar çok ya...!
Zokanın ipleri 
Geçti kimlere kimlere?
Bir solucan peşinde
İnci kefali düştü ellere
Gider misin tersine tersine
Yurdun kalmaz işte böyle
Sen karanlığın seyrinde ...
Teras balçığın üstünde...
Kurtlar sofrası masum kalır!
Timsahlar balçığın içinde.


Derim derim ben yine derim
Duymak ne kelime
Değmez bile birçoğunuzun yüreciğine.
Nafile çaba demem
Yazarım ben yine.
Gün olur 
Ferman olur
Gönüllerden yüreklere akış olur.
Göz olur 
Nizam olur
Bakışlardan gözlere nur olur.
Olur olur...
Aşk ile bu yolda 
Niceleri olur.
Dün olur...
Bugün olur...
Yarın denilen 
An'da nuru bulur.

Öyleyse 
Gel sen de durma
Kaybolmak yok; aslı, özü nur olana.
Var olmak sandığın ya esas kaybolmaksa!!!

Kal sağlıcakla diyebilmek için 
Şimdi ve daima kal ışıkla ve aşk'la.
Firdes Ebru
İstanbul, 26.6.2025 - öğlen 2.22


*öz sandığı; bir taşınma esnasında olmazsa olmazların korunduğu sandık manasında kullanılmıştır, ama...!

18 Haziran 2025 Çarşamba

SEVGİ DİLE GELDİ!

SEVGİ Dile Geldi!

Bir ben varım sende seni seven!
Kim bilir belki de bir ben kaldım zaten geride, 
Senden kalan geride!

Dışındayken beni seven sen
İçinde olduğumu göremeyen yine sen!
Kendini sevemeyen sadece sen!

Sen kendini sevmezken sevmezken
Sen kendini bilmezken bilmezken 
Beni bitirmektesin içten içten.

Ben beni bilen
Ben seni seven
Ben seni bilen
Ben kendimi seven
Sana kendimi artık yedirtmem!

Gözlerin gözlerime değmesin istersin 
Değerse seversin...
Seveceğin kendin!
Hâlâ bilmezsin.
Bir ben varım sende seni seven
Sevginin kendisiyim ben!
Mayan da ben
Özün de ben
Gerçekliğin de ben
Ama sen?
Sevgiyi
Öldürmek isterken isterken 
Kendini sevemeyen...
Kendini sevemezken
Sevgiyi
Yaşatmak isteyen!
Nasıl bir tezat bu içini kemiren,
Seni senden eden.

Ahh bir bilsen
Artık kendini görsen
Beni bilsen
Beni görsen
Bende kendini bilsen
..ve hep sevsen.

Kendini bilsen
Kendini görsen
Kendinde beni bilsen
...ve hep sevsen.

Gerçekliğin içinden sevgimle geçsen
Sevginle geçsen
Kendine sevgiyle gelsen
Kendini kendine sevgiyle getirsen...

Ahh artık seni - beni bitirsen
Beni özünde görsen
Özünde kendini bilsen!

Sevgi'yim ben.

Adımı zikrederken
İçindeki yerimi artık hissetsen.

Sevgi'yim ben.

Sen bana hâlâ duygu derken ve
Duyguların esiri olamam diye aklını severken
Zindanında tükeniyorum ben.

Sen beni hâlâ zayıflık görürken
Güçlü olmayı parada... kanda... kasta... ararken
Güç bildiklerinle eziliyorum ben.

Sen beni sevdanın, tutkunun içinde bilirken 
Gözyaşlarıyla, ateşli aşklar peşinde koşarken 
Arzuların içinde yakılıyorum ben.

Oysa ben
Biz olmayı seçerken
Bizde varolmayı 
Var'da CAN olmanı isterken
KALBİMİ verdim ellerine
Atsın sevgi sevgi diye...

Atsın diye sevgi ile...!
İlanihaye.

Şimdi kalbim dursun ölüm olsun der misin?
Demezsin...
Deme de!
Ölümü bilme...
Ne öl bende.
Ne öldür beni içinde.

Sevgimle,
Sevgi'yim ben
Dile geldim
Sevginin içinde en nihayetinde. 
Sonsuz sevgimle.
İstanbul, 18.6.2025

11 Haziran 2025 Çarşamba

ELİMİNASYON BAŞLADI KANDA

Dürüstlüğümün bedeli bu mu diye isyan edenler...

İyiliğimin karşılığı bu ise deyip öfkelenenler... 

İyi niyeti saflıkla eşleştirenler...

Kötülüğü görmezden gelenler... 

Art niyete "mecburiyet" kılıfı giydirenler...

Başlarım böylesine...  deyip saydırıp sövenler...

Tüm bunları ve dahasını yaparken yaparken...
Kendilerini %100 haklı görenler

İnsan genine neler neler ettiler ?!

Genomda taşınan 
Çekinik olan 
Çekinik kalması şart olan
Çekinikken temizlenmesi bin misli kolay olan geni
Uyandırdılar...
Meşrulaştırdılar...
Yetmedi koyunlarına alıp okşadılar...
Evlerine sokup yaşattılar...
Tribünlerde alkışladılar!
Onlar için sokaklara çıkıp şenlikler yaptılar...


Göremediğiniz alanda görebildiğinizden fazlası varken!
Gösterileni kanıtlara dayandırdılar!!!


Gerçek insan soyunu karartarak kavurtan bir girdaba sokanlar,
Zıpkına bağlanmış kurşun misali dibe çökertenler,
Şimdi söylenir de söylenirler...


Tuttukları alan ile 
Neyi beslediklerini
Işıklarını nurlarını nerelere yedirdiklerini
Hiç bilmediler 
Oysa kara zihniyeti 
İşte tam da böyle alkışladıkları ile beslediler
Şimdi o kara zihniyet oldu başa dert!

Ahh ahh, vahh vahh
Tüh tüh, hay allah
Bilin ki
Nafile söylemler.

Zira
Hâlâ doğru diye diretilenler
Soyun en karasını 
Besler içten içe 
Siz göremeseniz de.

Öyleyse
Aklın yolu bir
Akıl var mantık var
Gözümle gördüğüme mi sana mı 
Diyenler 
Önce 
Söylemlerinin gücünü bilsinler!

Dünyada gözükenler 
Dev bir aynada size gösterilenler.

Aynanın gerisinde 
El el tokalaşan güçler
Sizi içten içten fethedenler!
Kanınıza girip zehirleyenler...

3 kitap önerdimdi geçen ay
Okumadıysanız hâlâ 
Tekrarlayayım burada
Başlangıç - Dan Brown
İnancın Biyolojisi - Bruce Lipton
Rezonans Kanunu - Pierre Franckh
Keşke bunları da okusanız da
Değişse bakışınız doğru sandıklarınıza!

Eliminasyon başladı kanda,
Yaşatmaya çalıştıklarınız varsa 
Dönün bakın bir de bu gözle onlara...

Kalın sağlıcakla.
Firdes Ebru Tolan Karahasanoğlu
İstanbul, 11.6.2025

7 Haziran 2025 Cumartesi

SENDE Kİ BEN NE HALDE?

Sende ki ben ne halde

Dur da bir bak hele

1 kaşık saf ışık verdim içine

Döndü bir körlüğe

Çöktü çöktü

Çöktü... çöktü... çöktü... içine içine.

Serum döndü kan gölüne

Maya döndü kör göze

Nefes döndü zehire.

 

Ahh 2 gözüm;

Gönlüm

Ne halde?

Döndü bir parça oduna

Kondu tahta adına

İman eklendi başına

Yeşermek yerine içten dışa

Oldu diken sapı

Girdi koynuma

Battı boruma

İsim verildi ona da

Ademin elması* dendi adına.

 

Ne nefes kaldı nurlu

Ne maya kaldı onurlu

Ne su kaldı soylu.

 

Ne sop kaldı nurlu

Ne öz kaldı onurlu

Ne can kaldı soylu.

 

Ne göz kaldı nurlu

Ne söz kaldı onurlu

Ne duygu kaldı soylu.

 

Çöktü, çöktü,

Çöktükçe çöktü,

Çöktükçe çöktü,

İçe döndü.

Döne döne çöktü.

Katmanlar boyu

Katlar işte böyle

Karanlığa gömüldü.

 

 

Bir ben kaldım

Boylu boyunca

Tırpanlandım her canlandığımda

Kaşık kaşık oyulurken gözüm

Canımı aldılar

Kara çaldılar

Sonra da

Aşık attırdılar

Er meydanı dedirtip

Naralar attırdılar.

 

Sözüm oldu

İnce telli saz

Saz oldu bir araç

Kalbe dokundu yavaş yavaş

Harmoni bozuldu,

Ritm oldu yalvaç**.

Duyurdu "yaşar" diye

Yaşayan kandı karasında

Yaşayan soluktu aslında

Yaşatılan bir kaşık mayadan kalan;

Soyu bozuk olan.

 

Haline bir bak hele

İnsandan geriye

Kalmış olan her ne ise

Sütü bozuk

Ağzı bozuk

Dölü bozuk

Bir damda can

Bir solukta canan

Nefesi boğan

Boğazı saran

Nuru yutan

Işığı kıran

Adına dramlar yazılan...

 

 

Yok yok

Merak etme

Anlamanı beklemiyorum,

Kendini kötü hissetme.

Öylesine işlenmiş ki her bir hücrenin beynine

Tuhaftan öte anlamsız gelir her kelime!

 

Öyleyse?

Niye dersin de bulandırırsın beynimi der misin?

Dersin...

 

Öyleyse?

Faydasız olacaksa niye meşgul edersin beni der misin?

Dersin...

 

Öyleyse?

Çıkışı yok yani der misin?

Deme!

Aman işte bunu sakın deme!

 

Umudunu yitirenden yol olmaz

Umudu yitirttirenden sonuç çıkmaz

Umudu heba ettirene haklılıktan pay olmaz

Umudunu susturana alan hiç açılmaz.

Öyleyse ey can

Hâlâ canlı olan

Umudu barındıran

Umut olan;

Kaldır başını

Tam da şimdi şu anda gerçek ışığa.

Aç kalbini

Tam da şu anda gerçek Öz'den akana.

Sil gözyaşlarını

Tam da şu anda gerçek kalbin yumuşaklığıyla.

Taşı kendini

Tam da şu anda gerçek aklın kırıntısıyla.

Hepsi sende nasıl olsa,

Sen başla

Yeter ki başla

Şimdi başla

Ama sen yeter ki şimdi başla.

 

Kulak verme safsatalara

Boyun eğme akıl fikir nidalarına

Yüreğini sıkıştırma sırtının kamburuyla.

 

 

KAYNAK / ÖZ'ÜN ÖZ'Ü dile gelse

-ki geldi!

Sana sorsa

-ki sordu!

Sende ki ben ne halde dese

-ki dedi!

Ne diyeceksin kendine?

O'nu kendinden ayrı bilme her şeyden önce!

Ne diyeceksin kendine?

Düştüm geçim derdine???

Girdim bir karanlığın içine dayatılan düzende!

Döndüm zebaniye, oldum ölüm meleği kendime!

Yutmaktayım ışığı

Dünyevi arzuların, isteklerin, şehvetin peşinde...

Adalet dedirtilenin zulmünde...

Dünyalık denilenin derdinde...

Kibrimin süslenmiş halinde diploma, ünvan, makam, mevki önceliğinde...

Zihnimdeki kara sandukaların altında ezilircesine...

Değişmeyen inadımın zihniyet temelinde...

Yoğurulamayan mayamım alınganlık kıvamında...

Ördürülen alev tuğlalarının içinde...

Çakmak çakmak gözlerimin zindan karasında...

Esaretine tutunduğum sevda kapanında...

İrademin gücü diyerek bellediğim akıl yolunda...

Şaşmaz şaşırtılmaz dediğim kanla çizdiğim sınırlarda...

Soy, sop, mezhep, din, dil, ırk .. derken derken...  bölünürken karasını içine gömen genimde...

Gametin*** dış çeperinde karayı gör al içine, ışığı gör gir içine! sensörü ile...

Vardım bugünlere

Üreye, ürete mi diyeceksin?

Dedin bile!

Geldin bugünlere...

 

Unutmak kolaydı

Unutturmak amaçtı

Nurlu yaratımı yüreğimde.

 

Böl, parçala, yönet!

Sanırsan ki bir töhmet...

Devletlerarası bir şöhret...

Politik bir gerçek...

Dön bak genlerinin haline;

İşlenmesine göz yumduğun,

İğne iplik ile değilse de

İnce ince,

Işığın beline gire gire,

Kanı eme eme,

Beyne gire gire,

Oynadığın bir kirli oyun,

Sürdürülebilirlik icadıyla meşru kıldığın

Yenilenebilirlik sandığın!

 

Eee öyleyse

Bırakalım da bitsin bu döngü böylece

Başlarız kıyam olunca

Kıyamet ile

Dersen içinde

Boşver beni sen hiç dinleme! Hiç dinleme...

 

Yol ayrımı keskin olacak bundan böyle

Söylemedi deme.

 

Ama!

Dersen ki

Çözüm öner şimdide

Bir kez daha derim ki

1 nurlu nükleotit**** yeter bize.

Varsa sende

-ki var!

Besle onu nurun ile şimdide.

Gerisi cümle söylediğim sözde, bak geriye geriye...

Sonsuz sevgimle,

Firdes Ebru

İstanbul denende, 7.6.2025 bilinende

 

 

*Âdem elması veya laringeal çıkıntı (Latince: prominentia laryngea), gırtlaktaki tiroid kıkırdağın çıkıntısıdır. Bu kıkırdağın iki ana yaprağının orta hatta birleşmesi sonucunda oluşur.

Adem elması, boğaz bölgesine gelecek darbelere karşı ses tellerini korur, sesin üretiminde ve sesin kalınlaşmasında rol oynar. Aynı zamanda gırtlak bölgesinin çevresinde güçlü bir yapı oluşturarak ses tellerinin sabit kalmasını sağlar.

Erkeklerde özellikle belirgindir!

 

**Yalvaç; Eski Türkçe yalāvaç veya yalāvar “elçi, haberci” sözcüğünden evrilmiştir. Ayrıca Farsça vaç "söz, ses" anlamı vardır.

 

*** Gamet (Grekçe γαμετή gamete "kadın eş") eşeyli üreme yolu ile çoğalan organizmalarda döllenme evresinde bir başka hücre ile birleşerek kaynaşan hücredir. Yani erkek için sperm, dişi için yumurta gamet hücresidir haploid yapıda (sadece bir tam kromozom setine sahip, genellikle normal diploid sayısının yarısı kadar olan organizma veya hücre haploidtir).

 

**** Nükleotit; DNA, tüm canlı organizmaların genetik bilgisini taşıyan ve bireylerin kalıtsal özelliklerini belirleyen bir moleküldür. DNA'nın yapısı, nükleotit adı verilen temel birimlerden oluşur. Nükleotitler, genetik bilginin depolanması ve iletilmesinde kritik bir rol oynar. Belli özelliklerimizi taşıyan ve birden fazla nükleotitten oluşan DNA parçasına gen denir.

Küçükten büyüğe doğru doğru sıralama, Nükleotit > Gen > DNA > Kromozom şeklindedir.

 

29 Mayıs 2025 Perşembe

CAN HAVLİYLE

Aklı ablukada insancıklar...

Gözü bantlı canlılar 

Yüreği dağlı varlıklar

Hepsi CAN'dan olanlar

CAN'a yük yaparlar

Sanırsan ki sen ayrısın O'ndan

Almazsın tesir O'ndan

Yanılırsın aslında.

Varoluş bağlı birbirine görünmez sandığın ipliksi ağlarla.


Dersen ki 

Peki KAYNAK nerede 

Hikayenin neresinde

Derim ki

Tam göbeğinde!


Dersen ki neden işlemez gücü 

Peki neden çözmez bu düğümü?

Derim ki 

Lehimledin, perçinledin 

Kaynağın gücünü kendinden geçirdin 

Kurşun döktün adeta üstüne

Zamk sürdün adeta çeperine

Şimdi düştün kendi tuzağına

Sürünüyorsun dünya alanında

Akıl sandığınla

Oysa akıl ablukada

Gözümün gördüğü diye tutturduğunla

Oysa göz bağlı ya...

Yüreğimde iyilik var diyenlerin safsatalarıyla

Oysa yürekler dağlanmış ya... 


Bütün çaba

Aslolan akmasın 

Candan olan kanlanmasın

Nurlu olan doğamasın

Aklı olan yaşayamasın

Diye aslında ...


Uyan İnsan

Uyan!

Bari bir sen 

Bugün uyan!


Atı alan Üsküdar'ı geçmişken*

Tam da bugün İstanbul denen fethedilmişken** 

Fatih denen çağı değiştirmişken 

Uyan İnsan

Uyan!

Bari bir sen 

Bugün uyan!


Akıllıca deyip

Üzerine destanlar yazdığında

Deniz diye baktığında

Altında fay var sandığında

Ne gerçekler saklı 

Sıkı sıkıya tutunduklarında...


Okumak için vakti gelince

İşaretleri

Koyan da biz 

Şimdi

Korkan da biz

Yanlışa düşerim sanıp

Susan da biz

Susayan da biz

Boğazı tutan da biz

Nefesinde boğulan da biz.


Uyan İnsan

Uyan!

Bari bir sen 

Bugün uyan!


Ata tohumu derken sakındığında

Kara çıktı tam ortasında

Göz bebeği sandırıldı da 

Korundu kollandı bunca

Kanma...


Her şey akça pakça olsaydı yüzyılın başında

Sarpa sarar mıydı bunca?


Soran sorgulayan olmaktan vazgeçirilen insan 

Soyu bozuk olan.

Soyu bozuk olan insan 

Suyunda bulaş olan.

Suyunda bulaş olan insan

Sonsuzluğu kanda arayan.

Sonsuzluğu kanda arayan insan

Kanı kaynayan.

Kanı kaynayan insan

Gözü bozulan.

Gözü bozulan insan 

Aslolan!


Balık baştan kokar deyip de kabullenme

Gör cevheri içinde

Tersine çevir

İnci kefali*** yerine sen yüz 

Can havliyle**** 

Tersine tersine.

Bozdur ezberlerini kendin kendine

Bak **** yıldızladığım mananın ters köşesine!

Sevgi her yerde 

Yapı taşı sevgi içinde

Sevgim sonsuz

Seninle her yerde.

Firdes bilinen Ebru denen

İstanbul denen, 29.5.2025 bilinen



*Atı alan Üsküdar'ı geçti deyiminin çıkış hikayesi nedir?
Zamanında Bolu beyine baş kaldıran Köroğlu’nun dillere destan yağız mı yağız atı çalınmış. KÖR OĞLU bütün civarı aramış taramış, bir de İstanbul’daki pazarları dolaşmış ve Köroğlu, İstanbul’da pazarları dolaşırken atına rastlamış. Atı satışa çıkaran pazarcıya “Şu ata bir bineyim hele” deyip, Pazarcıdan “buyur”u alınca Köroğlu atına atlamış, eski sahibinin kokusunu alan at da şahlanıp dört nala oradan uzaklaşmış...

Ardından dövünen pazarcıya ihtiyarın biri gelip “Atı alan Üsküdar’ı geçti. O Köroğlu’ydu, atın gerçek sahibi” demiş... bu hikayeden geriye kala kala bugün dahi kullandığımız bu deyim kalmış...


**İstanbul'un Fethi
Kostantiniyye'nin Fethi veya Konstantinopolis'in Düşüşü
6 Nisan – 29 Mayıs 1453 tarihleri arasında, 53 gün süren yoğun bir kuşatmanın sonucunda Osmanlı padişahı II. Mehmed komutasındaki Osmanlı ordusunun Bizans İmparatorluğu'nun başkenti olan Konstantinopolis'i ele geçirmesidir. 


***Van Gölü ve İnci Kefali 

Bu eşsiz gölde yaşamayı başaran tek balık türü olan İnci Kefali'nin binlerce yıl süren evrimsel bir sürecin sonunda ortaya çıktığı ve atalarının, Van Gölü'nün henüz tatlı su özelliğini koruduğu dönemlerde buraya göç eden alabalık türleri olduğu anlatılır.

Her yıl 15 Nisan-15 Temmuz döneminde yumurtalarını bırakmak için Van Gölü'nden tatlı sulara göç eden inci kefalleri, önüne çıkan engelleri aşmak için büyük bir mücadele ortaya koyarlar!


****Can hvliyle terimindeki havli Arapça hwl kökünden gelen hawl هول “korkma, korku” sözcüğünden alıntıdır der sözlükler. 

Ancak! Kuvvet, kudret anlamı ile kullanılan yerler göz ardı ettirilmemesi gerekenlerdir! lahavle deyimindeki havl "güç, kudret" anlamında bir kelimedir.

26 Mayıs 2025 Pazartesi

EŞİTLİĞİN İKİ YAKASI

Bir BİR iken 

Bir biri içerirken 

Bir - Bir olunca...

İki Bir, 3'ü bulunca...

Başladı sanırsın bir sarmal.


Işık kendi ışığına aşık olunca

Pervane olup ışığın etrafında dolaşınca

Işık şaşkın buna bakakalınca

Işık ışıkla hemhal olunca

Işık ışığa aşık olunca

Nur doğru ANA'dan sanırsın... 


ANA sarıp sarmaladıkça nuruyla 
Işık çoğaldı aşk'la
Aşkın girdabında ışık çoğaldı nurla
Çoğalan doğdu adeta coşkuyla
Işık şaştı buna
Nur akıttı ANA yüreği ona da.
Nuru kıskandı ama baştaki aslında.
Olacak iş değildi!
Yeni gelen haddini bilmeli
Derhal ona da bir eş verilmeli...
Çıktı karşısına kendinden bir parça daha, bir parça daha.
Eşitlik sağlanamadı ama!
Hâlâ ışık bir fazla...
Öyleyse devam edelim arttırmaya
8'de buluruz bölüneni, sonsuzlukta...


Al işte sana Fibonacci sanılanda
Varoluşun hikayesi ve de karması saklı aynı anda.
Bir de düşün ki 
Var burada ikizlik, eşliğin yanında!!!


Ahenk... uyum sandığın döndü mü karmaşaya...
Panayır yerinde kim kiminle belli değil adeta 
Oysa her yerde vardı bir matematik 
Hiyerarşi değil ama!
Dizimdi aslında.

Denklemde
Eşitliğin iki yakası birdi başlangıçta.
Bir bir bozuldu, oldu karmaşa...
Düğümlendi mi en sonunda 
Ne nur kaldı... ne bakış,
Ne yaratım kaldı... ne nurlu akış.

Eşitliğin iki yakası birdi başlangıçta
Yaka oldu yarık sana
Karmaşa oldu boyun bağı aslolan O'na.
Çoğalanlar oldu nursuz doğan
Nursuzlar oldu yük ANA'nın sırtına
Omurga oldu yuva larvalara.

Nurlu yaratım
Oldu yaratım..
Yaratım
Oldu üretim
Üretim oldu tüketim...
Gelebildik dersin bugünlere
Şükredersin belki de içinde.
Oysa
Yıkım devam ediyor an be an her yerde
Sen göremedikçe!
Gerçeklik dediğine dönemedikçe.

Kalbin yaraları kanıyor hâlâ 
Sen merakla sağa sola saldırdıkça
Oysa bilinç gerek bize
Senin saflığında.

Daha... daha...?
Dahası çok da
Sen seni bil ve anla
Bitti şahmaranın hikayesi 
Olmasa da mutlu sonla...
Yolundan döndü maran 
Sonunda, anlayamasa da...
Lucifer?
O zaten vazgeçendi ilk başta
Adam sanıldı ya! !!
Adam kaldı bir başına kara toprakta
Sanıyor ki kurtaracak onu hayran olduğu...
Yanılıyor oysa fazlasıyla...
Lilith direniyor hâlâ 
Ama Eva'da yok artık yanında...
Yıkılacak onun da son kalesi; 
Sen, Adam ile Lilith'den olan yükünü anladığında! !!


Zorlanıyorsan anlamakta ve de almakta
Yine bir mesel kıvamında bak bu yazdıklarıma...
Yük yapma sen de aklınla sana
Ama bir derin nefes al da tam burada
Aksın alanına gerekli idrakler
Sen nurunu çoğalttıkça, arta arta...

Kalanlar?
Sanmayın ki bitti
Madem ki yıkım devam ediyor varoluşta
Görevin var demektir senin de hâlâ, dünya sandığında!

İstanbul, 21.3.2022
Nedir dersen bu satır da?
Yazmışım bu yazının taslağını 2022'nin Mart olanında...
Oysa anlatabilmek bir parçacık da olsa 
Bugün, 26.5.2025, mümkün olabildi ya...
Öyleyse... hızlandırmak gerek 
Takılan kara her neyse 
Bilip görüp temize çekmek 
Aydınlatmak gerek.
Işıkta aşk'la varolmayı seçmek gerek.
Nurlu yaratımı kabul gerek.
Sevgiyi özünde
Işığı içinde
Aşkı yüreğinde
Bilmek gerek.
Saflaşıp da saf kalmayı
Sevgi olup da sevgi kalmayı 
Seçmek gerek.
Varoluşta, ilanihaye, ışıkla ve aşkla varolmayı istemek gerek.

Sonsuz sevgimle...
İstanbul denende
Firdes dedi Ebru dedi
Tolan da bildi, Karahasanoğlu da bilmeli...