AFFETMENİN
GÜCÜ
Her insan
hayatı boyunca onlarca, yüzlerce kez affeder, affedilir.
Ama hiçbir zaman
bunun üzerinde kafa yormaz; affetmek ne demek? Neyi, niçin, nasıl affediyorum
demez?! Affetmek tamamen kalpte yaşanır.
Bir insan ya
da grup bir davranış sergiler. Bu davranış kişinin üzerinde bir duygu yaratır.
Bu duygu kimi zaman kişiye zevk verir, kimi zaman acı. İnsan acı hissettiğinde
sadece bu duyguyla yetinmez çoğu zaman. Acının yanına kini de koyar, öfkeyi de
koyar, hırsı da koyar, … Tüm bu negatif duygular kişiyi ele geçirmeye başlar ve
aşağı çeker. Ağırlaştırır ve hatta körleştirir.
Affetmek
işte tüm bu olumsuzluklardan kişinin kendini kurtarmasıdır aslında.
Tüm negatif
etkileri salıvermesidir.
Akışa
yeniden katılabilmesidir. Adeta oyuna kaldığı yerden devam etmeye başlamasıdır
hem de açığı kapatacak şekilde koşarcasına.
Affetmek
insanın kendi yüreğini, ruhunu acıtan her türlü olumsuz duygulardan
temizlenmesi, arınmasıdır.
Kolay mıdır?
Nereden baktığınıza bağlı!
Affetmeyi
isterseniz çok kolaydır. Her zaman dediğimiz gibi nefesinizle ve niyetinizle an
meselesidir tüm yüreklerde arınmak.
Ama
istemeyen için, istiyormuş gibi yapan içinse imkansız denecek kadar zordur!
Neden
istemez insan? Çünkü affetmenin anlamını idrak etmemiştir henüz. Affetmeyi
kaybetmekle eş tutar; itibarini kaybetmek, iradesini kaybetmek, haklarını
kaybetmek…
Oysa tam
tersine yüceldiğini fark edebildiği an her şey değişir.
Güzel olan
affetmektir, doğru olan affetmektir.
Affetmek
acizlik değil, güçtür!
Affetmek
haksızlığa uğramak değil, hak olmaktır.
Affetmek
sevmektir, sevgidir.*
Affetmek,
asla karşıdaki kişiyle, karşı safla alakalı değildir.
Affetmek
çift taraflı bir fiil gibi algılansa da tek taraflı bir eylemdir; sadece
affeden kişiyi bağlar.
Karşıdakinin
değerlendirmesi kendi içindedir. Karşıdakinin değerlendirmesi ilahi boyuttadır.
Hayatta
başımıza gelen hiçbir olay nedensiz olmadığı için, çoğu durumda affedilen
tarafın takındığı tavır da nedensiz değildir! İlahi boyuttan etkilerle
gerçekleşmiş, evrensel gerçeklere uygun, mükemmel işleyişin bir parçasıdır çoğu
zaman. Ama bütünü göremeyen insan varlığının bunu idrak etmesi beklenemez de,
istenmez de.
Önemli olan
öz değerlendirmedir. Kişi sadece kendinden sorumludur. Başına gelen tüm iyi
şeylerin nedeni de kendisidir, kötü diye adlandırdığı şeylerin de!
Kötü diye
adlandırdığı derken, şunu vurgulamak istediğimiz gözden kaçmamalıdır “kötü diye
bir şey yoktur”!
Kısacası;
her ne oluyorsa bütünün ve kişinin hayrına oluyordur. Her ne oluyorsa kişinin
tekamülü için oluyordur. Her ne oluyorsa ilahi düzenin mükemmelliği içinde
oluyordur.
İşte bu
yüzden tüm acıları, kötülük dediklerinizi affetmek doğru olandır.
Ancak affetmek
için de bazı şartları yerine getirmek gerekir. Nefesimizle ve niyetimizle
affedebiliriz ama bunu isteyebilmemiz için önce dersimizi almış olmamız
gerekir. Yani bir başka deyişle her ne yaşanmışsa size neyi öğretmek için
olduğunu idrak etmeden tam anlamıyla affedemezsiniz.
Çoğu
affetme, bağışlama çalışması bu nedenle tam anlamıyla başarıya ulaşmaz. Önce
dersinizi alın; size verilmeye çalışılan mesajı doğru okuyun. Sonra isteyin,
sonra niyet edin ve affedin.
Affettikçe
yükseleceksiniz, bunu hiç unutmayın.
Sevgiyle
Işık
Varlıkları
Bu yazı 21
Nisan 2015 saat 22.00 itibariyle Ebru Tolan Karahasanoğlu tarafından kaleme
alınmıştır.