7 Haziran 2017 Çarşamba

AT KİŞNİYOR, NEDEN DİYE KENDİNE SORSANA?

Bir yük arabası bekler durur yol kenarında, ta ki bir at/öküz/eşek koşulana…
Atın yuları adamın elinde olsa da tüm yükü at çeker aslında.

Ön kollarının altından geçer bağlanır boynuna, başına… yük arttıkça at ağırlaşsa da devam eder yoluna. Yol yokuş yukarı olsa da durmak yok yol kenarında. Araba boşken çıkılsa da, yolda eklenir yükler hızla. El eder bir dost, selam yükler bir başkası da. Geçip gittiğini sanırken araba dost bildikleri gönül yükler,  düşman bildikleri söz ona. Her iki türlüsü de yüktür aslında. At zorlanır yolda. Ama durmak yok ya, arada kişner hatırlatır arkasına! Başka arabalar da var kenarda ve başka atlar sahiplerinin elinin altında. Nedense kimse bakmaz onlara, gözler kitlenir sadece yolda olana.

Ahh sen bir de ata sorsana? Yoruldu kolları, ayakları anlasana. Acıyor göğsü, tıkanıyor boğazı farkına varsana.

Atmak ister yularını, sökmek ister koşumunu ama boşuna. Söylenir durur bir başına. O zaman da çok sesi çıkıyor derler ona; sus ve devam et yola!

Yüreği elvermez bırakamaz oracıkta canı pahasına. Çok yorulup terlediğinde bir anlığına durur ve bakar arkasına. Kişner ve şaha kalkar o anda. Sessiz gözyaşları dökülür toprağa. Yardımına koşsada toprak ana arabadakiler yuvarlanmıştır aşağıya. Kimse bakmaz ata! Yere düşenler başlar kızmaya, hem ata hem arabaya ve hatta geldikleri onca yola dönüp bakan olmaz o anda. Varsa yoksa kendi acıları nasılsa.

At üzülür çok daha fazla. Çünkü o görür ve anlar aslında, kim yolda kim yolda olanın sırtında. İçinden geçirir “dön sen de bir bak önce sana sonra bana. Beni konuşma; ben yoldayım nasıl olsa. Çıkarttım artık sırtımdaki tüm yularları anla. Sen yenilerini takmaya çalışsan da boşuna, onarıldı ve cilalandı; kayar düşer eninde sonunda.  Hala bir araba taşıyorsa bu at bu yolda bil ki niyet eden içindir aslında. Kim kimi sırtına alırsa sırttakinin gittiği yol olmaz aslında. Alan bıraktığı anda, kaybolur yol iz bilmeden taşınan bu yolda.”

Kişneyen ata kızma, sabrını sınama, sen al kendi yükünü taşıtma ona, sonunda kalkarsa şaha sen düşersin ANLA!


Bu yazı 7 Haziran 2017, Çarşamba günü saat 11.55 itibariyle F. Ebru Tolan Karahasanoğlu tarafından İstanbul’da kaleme alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder