14 Ocak 2020 Salı

İNSANLIK TARİHİ VE İNSAN IRKININ KAİNATTA DEĞERİ & GERÇEK GÖREVİ - ÖZEL BİR YAZI

Bugün, insan varlığının varoluşunu değil ama bu dünya denen evde insan ırkının tarihsel döngülerini anlatacağız aslında.
Zira şu an yaşadığınız döngü ilk ve tek değil bu dünyada.
Pek tabii, siz de sorabilirsiniz Ebru gibi mesela madem defalarca kıyamet yaşandı bu dünyada biz nasıl hâlâ daha aynı dünyadan bahsediyoruz diye ama cevap basit aslında.
Dünya dediğiniz kütle, madde boyutunda bozulsa da yeniden, yeniden, yeniden atom altı parçacık diye adlandırdığınız boyutta birbirini bulur ve çekilir adeta zira bir olan asla ayrılmaz, yok olmaz aslında.
Kısaca diyebiliriz ki size bu dünyayı oluşturan kütle dağılsa da o kütleyi oluşturan parçacıkları kainatta yeniden buluşturmak çok kolaydır aslında.
… ve aynı zamanda dünyayı bir beden olarak düşündüğünüzde o bedenin ruhu olan Toprak Ana, aynı sizin ruhlarınız gibi adeta, ezelden gelip ebede giderken madde formuna bürünmek istediğinde kolaylıkla dünya oluşur bu kainatta.
Toprak Ana’yı sonsuz kadim bir ruh, dünya denen evinizi de onun beden formu olarak görmeye başladığınızda çok kolay idrak edersiniz aslında.
Bu ön bilgi sonrasında gelelim sizin tarih dediğiniz kısma.

Yazılanlarla oyalanma.
Çizilenlere bak ama onları da görünenle anlamlandırma!
Aslında tüm mânâ satır aralarında.

1. Döngü
Zaman cetvelinde ifade etmek çok zor olsa da bu 1.döngü neredeyse evrenin yaşıyla aynı aslında. Dolayısıyla bu bilgiye şu an değinmeyeceğiz ama bilin ki evrenin oluşumuyla birlikte dünya da oluştu aslında.
Sonra?...
1.döngü çok parlak medeniyetlerin olmadığı dolayısıyla sizin izlerine pek rastlamadığınız bir döngü ve birçoğunuzun henüz bedenlenmediği…
Zira dünyanın var olması insan ırkının –size göre- kayda değer bir bilinç seviyesine ulaşarak bedenlendiği, bedenlenmeye başladığı mânâsına gelmediği gibi anladığınız anlamda “yaşam” formlarının da henüz oluşturulmadığı bir dönem aslında.
Laboratuardaki lam’ın üzerine konmuş üç-beş damlanın içi gibi diyelim ya da henüz embriyolaşmamış yumurta ile spermin aynı kapta durması gibi bir örnek verelim ve geçelim 2.kısma.

2. Döngü
Oldukça önemli aslında. Zira bugün sizin antik çağ dediğiniz ne varsa tarihsel olgusu 2.döngüye dayanıyor. Ama hemen vurgulayalım Antik Çağ 2.döngü değil! Onun uzantısı… dolayısıyla bu dönem sizin ilkel insan formu dediğiniz neandertal insanın da ortaya çıkışını kapsayan dönem. Ama bu dönemde de kayda değer medeniyetler olmadığı gibi bilinç seviyesi de şu an goril diye tanımladığınız hayvanı baz alırsanız onun bilinç seviyesinde bile değil aslında.
Bu döngü aynı zamanda karanlık tarafın dünya hakimiyetini sürdürdüğü bir dönem. Ama bu da yanlış anlaşılmasın. Burada bahsi geçen karanlık DENGE konusunda açıkladığımız özü ışık olup karanlığı tahsis etmek ve korumakla görevli ırkların yarattığı karanlık ki siz onları sürüngenler, canavarlar, dev dinazorlar, vbg. tanımlıyor, biliyorsunuz zaten şu anda.
2.döngü de doğal seyrinde tamamlandıktan sonra - ki bu doğal seyrin ne olduğun artık biliyorsunuz; güneşin kendi yörüngesindeki devrini tamamlama süresi olan, sizin dünyevi takvim cetvelinizde 26.500 yıla denk gelen süre -
3.döngüye geçmeden arada geçen ışık yıllarını anlatmazsak da anlamlandırabilmeniz için şöyle bir örnek verelim zira bu nokta şimdiki döngünün sonuna yaklaşan insan varlığı için de önemli bir bilgidir ne de olsa:
Her bir döngü tamamlandığında sizin anladığınız anlamda beden olan (Toprak Ana) DÜNYA dağılır yani ölür bir anlığına.
Ama hemen sonrasında ki bu da dünyevi zaman çizelgesinde 6 güne denk gelir hızla yeniden oluşturulmaya başlanır. Ama oluşturulan sadece CAN verilmemiş madde formudur. Yani kainata dağılan diyelim biz ona parçacıklar mekanik diye ifade edebileceğimiz bir şekilde toplaşmaya başlarlar ancak bedenin ruhla buluşması için hem bedenin hem de ruhun en uygun ifade ile rehabilite edilmesi gerekir enerji alanında.
İşte yükler arttıkça beden ve ruh formunda bu rehabilitasyon süreci de uzar aslında.
O nedenle 2’den 3’e geçiş arasında sizin çok da zaman algınıza uymayan bir süre vardır o yüzden bunu yıla dönüştürüp söylememiz gereksizdir, geçiyoruz ama, 3.döngü bu açıklamayla başlarsa sizin için daha anlaşılır olur aslında.
Geldik 3.döngüye.

3Döngü
İşte bu döngü artık sizin de izlerini bulduğunuz, bildiğiniz medeniyetler döngüsüdür.
İlk oluşturulan medeniyet hakkıyla bu evin sahibi olan insan varlığının oluşturduğu MU medeniyetidir.
Sizin kayıp kıta MU olarak ifade ettiğiniz oluşum o döngüde Toprak Ana’nın varlığını, ruhuyla varlığını sürdürdüğü oluşumdur aslında. O dönemde dünya gezenini tek parça olarak canlandırabilirsiniz hayal edebilirsiniz ama burada zorlanacağınızı biliyoruz. O nedenle şöyle ifade edelim; 3.döngüdeki insan varlığı şimdi olduğunuzdan çok daha suptil/geçirgen bir varlıktı aslında.
Dolayısıyla yaşam alanları da şimdi olduğundan çok farklıydı ama konumuz bu değil aslında.
Dönelim MU medeniyetine.
Mu medeniyeti insan ırkının Toprak Ana ruhu ile bütünleştiği ve yaradılış özelliklerine uygun yaşamlar sürdüğü bir medeniyet olarak çok uzun süre varlığını devam ettirdi bu dünyada. Oldukça hızlı bir bilinç değişimi gösterdi zira denge unsurunun karanlık tarafı iş başındaydı ama ifade ederken vurgulamaya çalıştığımız gibi DENGE işliyordu aslında ve herkes vazifesini yapıyordu.
Ama MU medeniyetinin bilinç seviyesini yükseltmesi onlar için yeterli olmadı. Zira bilinç tek başına yeterli değildi tanımlanmış insan ırkının 5.boyuta çıkmasına.
Bu ne demek hemen detaylandıralım burada zira çok ama çok önemli bir husus bu aslında.
Bilinç dediğimiz bir varlığın yaradılış özelliklerine uygun kazanabileceği yetkinliklerdir aslında. Yani yeterlilik varoluştan gelir. Ama yetkinlik yaşamla edinilir.

Bu husus çok önemlidir tüm kainatta o yüzden bir kez daha vurgulamamıza izin verin.

Yeterlilik varoluştan gelir ama
Yetkinlik yaşamla edinilir!

Şimdi de sizin yaşamlarınızda bilinç hızla değişmektedir zira yaşam şartları sizin bilincinizi genişletmeye zorlamaktadır adeta. Bu güzel olan bir durum gerçekliğidir ancak YETER değildir.

Nitekim MU’da da benzer bir durum yaşandı: BİLİNÇ evrildi ama yeter noktaya gelinemedi. Neden?

Çünkü insan varlığının varoluş amacı bilinçten çok ötedir! Bunu belki de burada İLK KEZ söylüyor olacağız bu açıklıkla ama artık bizim söyleme, sizin de idrak etme zamanınız geldi!

İNSAN VARLIĞI bu kainatta DUYGULARIYLA var olan, duyguları oluşturan, yaratan, yaşayan, yayan ve her daim tüm kainatta sürekli ama sürekli yapmak ve yaparken de IŞIĞI beslemek vazifesinde olandır.

Öyleyse IŞIĞI BESLEMEK ne demektir onu açıklayalım: Işık pozitif enerjidir, varoluş enerjisidir, kainatta dengeyi sağlamakla vazifesi sözde karanlık ırklar bile özlerinde IŞIK ile beslenir.
Varoluşun kaynağıdır.
Varoluşun özüdür.
Varoluşun besinidir.
Kısaca VAROLUŞTUR!

Öyleyse insan ırkı varoluşun besinini YARATANDIR!

NASIL?

AŞKLA!

Sizin koşulsuz sevgi diye ifade ettiğiniz enerjinin karşılığıdır, çıktısıdır bu adeta.
Mutluluğun, coşkunun, sevincin, merhametin, şevkâtin, huzurun, aşkın, sevginin koşulsuz ve saf olan hallerin ürettiği enerjidir.

DUYGU=ENERJİ

ENERJİ=VAROLUŞ

Bu denklemleri iyi anlayın!

İşte insan ırkı bu kainatta duyguları ile VAR OLAN bir IRK  olarak çok önemlidir ve değerlidir.

Sorabilirsiniz siz de Ebru gibi, duygularıyla var olan tek ırk insan mıdır? Diye...
HAYIR pek tabii ki.
Tüm ırklar duygularıyla beslenir ama tüm ırkların vazifesi bir enerji jeneratörü gibi, kesintisiz güç kaynağı gibi sürekli duygu salınımı yapmak değildir.
Nitekim bu nedenle diğer birçok IRKIN sayesinde üretilen enerji yeter seviyededir kendi varoluşları için çünkü onlar zaten sevgi enerjisinden başka duygu formlarını yaşamazlar. Birçok duygunun tanımı diğer birçok ırkta zaten yoktur ama her ırk kendi içinde sizin “SEVGİ”, “KOŞULSUZ SEVGİ” diye tanımladığınız duyguyu taşır ve yaşar.

Yine bir soru geldi Ebru’dan. Madem insan ırkının görevi bu ama bu görevi hâlâ yapamıyor layıkıyla bu evren nasıl yaşıyor dedi?

Anlatalım hemen!
Demin de dediğimiz gibi her ırk kendine yeteni zaten yaratır çünkü her ırkın varoluşu, özü IŞIKTIR!
Ayrıca görevli varlıklar vardır kainatta, biz gibi, melekler gibi, onlar da sürekli IŞIK yayarlar kainata.

Peki öyleyse insan ırkına ne gerek var böyle bir görevle kainatta diyor olabilirsiniz. Hemen onu da söyleyelim.
Aynı kainatta bir de karanlığın failleri (agent) var. Yani seçim yapmış olanlar. +/- dengesi gibi onlar da kendi karanlıklarını çoğaltmak isterlerken yuttukları (yok ettikleri/değiştirdikleri) ışık fazla olabildiği için sürekli IŞIK yaratımı gerekiyor kainatta.
İşte bu noktada görevi bu olan IRK çok önemli kainatta yani İNSAN IRKI.

Dönelim mi artık MU’ya?
İşte MU medeniyetinde bilinç evrilse de insan varlığı kendi içinde sizin şu an TEKAMÜL  dediğiniz  dönüşümü tamamlayamadığı için bir kez daha döngünün doğal seyrinde yok oldu aslında. MU’nun yok oluşunda doğal akışta başka mânâ aramayın ama kayıtlara geçen bilgiler arasında bu tekamül sürecinin tamamlanamayışı ile ilgili karanlık enerjinin hakimiyet kurduğu alanları bulabilirsiniz ama bizim konumuz onlar değil şu anda.
Hemen belirtelim Nuh Tufanı diye bildiğiniz son bu 3.döngünün sonudur aslında.

4. Döngü
Geldik 4.döngüye ki bu en önemli döngüdür diyebiliriz kolaylıkla.

Kainat  da ilerlerken sizinle aynı anda, adeta yaşlanırken ve büyürken pek tabii ki tüm varoluşla artık 4.evresine gelmiş insan varlığının hızlanması gerekiyordu adeta ve bu döngüde biraz farklı bir işleyiş oldu aslında. İşte bu farkı siz ANTİK ÇAĞ Yunan Filozofları olarak konuşuyorsunuz hâlâ.  Yani duygu konusunda, felsefe, dil, din konularında dünya boyutunda tezahür eden enerjilerin inişini kolaylaştırmak  adına  kainatta bu konularda  o günün şartlarında daha ileri tekamül seviyesinde olan ırklar ki en başta Orion ve Arkturus, Toprak Ana’ya ve insan ırkına yardıma gönderildiler ilk başta.
Bu da sizin şu an gen haritanıza baktığınızda melez diye ifade edilen gen yapılarının oluşmasını sağladı aslında ama bu bir olumsuzluk değildir asla tam tersine dediğimiz gibi insan ırkının kendi tekamülü yolunda hızlanmasını sağlamıştır, sağlamaktadır hâlâ.
4.döngü aynı zamanda sizin Sümerler, Mezopotamya oluşumlarını da kayda geçtiğiniz döngüdür. İNKA tapınaklarının oluşturulduğu döngüdür aslında.
İNKA-AZTEK medeniyeti, Atlantis uygarlığı, Mezopotamya’nın beşik oluşu hepsi bu döngüye aittir. En çok kavram kargaşası yaratan, sizi en çok yanılgıya düşüren de budur aslında. Yani siz tarih kitaplarında birbiri ardına yazılan, anlatılan tüm medeniyetleri aynı döngünün üzerinde tarih cetvelinde konumlandırmaya çalıştıkça çelişkiye düşersiniz oysa bu anlatımdan sonra birçoklarınız için (ezber bozmayı kabul edenler için) akış, tarihsel süreç çok daha aydınlanacaktır mutlaka.
Kısacası 4.döngü kalan izleri nedeniyle sizin en iyi bildiğiniz döngüdür.
Bir kez daha belirtelim bu döngüde dost ırklardan çok yardım almıştır insan varlığı dünyada. Bu nedenle melez ırklar ortaya çıkmış, kendi varoluşundan insan varlığının yanına gelip kalmayı seçenler olmuş, kendi bilinç seviyelerini aşağı indirirlerken bıraktıkları izlerle kafa karışıklığına neden olmuşlardır. Ama yanlış ya da kötü olan bir şey yoktur. Aslında tüm yardımlar IŞIK taraftan ve bile isteye yapılmıştır.
Peki buna rağmen neden tamamlanamamıştır 4.döngü?  İşte esas sorulması gereken soru budur. Zira 4.döngünün 5.boyuta çıkışla tamamlanamayışının nedenleri idrak edildiği anda işiniz bu döngüde çok kolaylaşacaktır.


1.HIRS
2.HASET
3.GÜÇ SAVAŞLARI

Bu 3 madde  4.döngünün çıkışla değil inişle sonlanmasının en büyük, en baş nedenleridir.
Zira dünyanın enerji alanına giren tüm varlıklar pek de alışık olmadıkları bir duygu zenginliği ile karşılaşmış, bilinçlerinden gelen gücü bu duygular ile modere edemeyince ortaya hırs, haset, kıskançlık ve sonuçta da güç savaşları çıkmıştır.
Tüm bunlara farklı müdahale edilmeyişinin nedeni ise bu karmaşa ve kaosun insan varlığının tekamülünü hızlandırmış olmasıdır. Yani görünürde çıkış sağlanamamıştır ama insan ırkı kendi gücünü idrak yolunda ilerlemiş ve sevgiden yana adım atmayı hızlandırmıştır.   

Ama bu gelişmeler ne yazık ki doğal sürecin sonuna gelindiğinde insan ırkının kendi içinde bir bütün olarak ışığı eşikten atlayacak seviyeye getirmesine yetmemiş ve bir kez daha sizin kıyamet dediğiniz son yaşanmıştır.

5. Döngü
Aradan geçen yeniden oluşum dönemi sonrası başlatılan 5.döngü ise neredeyse hepinizin bedenlendiği dolayısıyla hepinizin aslında istediğinizde çok kolay hatırladığı, hissettiği son döngüdür.  Bu döngü diğerlerine oranla bilincin de, duygularında en geliştiği döngü olmasına rağmen ne yazık ki en yıkıcı da döngü olmuştur insanlık tarihinde. Tam bir düşüş yaşanmıştır. 12 sarmallı DNA yapısı bu döngüde 2 sarmala düşmüştür.

Evet inanılması zor gelebilir size ama böyledir.
Bu düşüş sadece son döngüde yaşanmıştır bunun hem iyi hem de kötü tarafı şudur. İyi tarafı sıcağı sıcağına sizin yeniden yükselişe geçmenizdir.
Kötü tarafı da bu travmatik düşüşten sonra çok da rehabilitasyon vaktiniz olmamıştır.
Pek tabii ki dünyanın yeniden oluşturulmasına kadar geçen zamanda (evrensel zamanda) tüm ruhlarınız ve Toprak Ana rehabilitasyona tabi tutulmuştur ama tekrar tekrar döngüleri geçerek iyileşme yaşanmamıştır.
Bu nedenle birçoğunuz akaşi kayıtlarınızda olan trajedileri çok net hissetmektesiniz.
Bu yüklerin hızla temizlenebilmesi için 5.döngüde ağır darbeler alan ruhlar sık sık bedenlenmiş ,her seferinde azar azar yüklerini temizlemelerine olanak verilecek yaşamlar seçilmiştir.
Ancak unutulmamalıdır ki içinde bulunduğunuz son döngü yani 6.döngü kendi içinde zaten çok zorlayıcı bir döngüdür. Buna sonra değineceğiz yine dönelim 5.döngüye.

5.döngü sizin Lemurya Uygarlığı ile bildiğiniz tüm gök kubbenin yıkıldığı ve dünyanın sular altında kaldığı döngüdür.
Bu döngü insan ırkının kendi içinde en ileri seviyeye ulaştığı ama kapılar açık tutulduğu için 4.döngüde yardıma gelen ırkların ve daha fazlasının yardıma geldiği ama sonunda güç savaşlarının dünyayı, vaktinden önce, yerle bir ettiği bir döngü olmuştur.

Kafalarınızın karışmış olması çok normaldir. Zaten zaman ezber bozma zamanıdır.
Esas amacınız kim gelmiş, kiminle güç savaşına girilmiş, hangi medeniyet hangi ırktan gelmiş sorularına cevap bulmak yerine insan varlığı kimdir ve neden hâlâ 5. Boyutta değildir bunu anlamaya niyet olursa çok daha kolay sindireceğinize eminiz.

Sanılanın aksine 5.döngüde yaşanmadı tüm trajedi aslında.
Anlatalım zira önemli bir karışıklık var burada sizin kayıtlarınızda.
Siz Atlantis ile Lemurya’yı aynı kıtada ve aynı anda var olduğuna göre deyip anlamlandırmaya çalışıyorsunuz ya işte sıkıntı burada. Sıkıntı demeyelim de ona, takılı kaldığınız bu aslında. Oysa Lemurya dediğimiz medeniyetin mensupları insan dediğimiz ırk ya aslında. Yani o ırk Kalu Bela’dan bu yana var bu dünyada. Sadece mevcudiyetlerine son dönem verdikleri isim Lemurya. Kısaca Lemurya için insan ırkı diyebiliriz aslında. Yani bu noktada insan dediğimiz her alanda ve anda her döngüde Lemurya’yı konuşuyoruz ya işte karışıklık biraz bundan yana.
Kısaca 4.döngüde var olan Atlantis medeniyeti bu dünya üzerinde melez ırkların çoğunlukta olduğu bir medeniyettir ve Atlantis medeniyeti barındırdığı melez ırkların yaptığı seçimler nedeniyle bu dünya dene gezegenin sonunu getirmiştir. Ama bu vaktinden önce bir geliş değildir. Doğal seyrinde gidişin sonudur aslında.
Ancak 4.döngüde Atlantis denen medeniyetin bıraktığı izler bu dünyaya Toprak Ana’ya o kadar çoktur ki 5.döngü başladığında arî insan ırkının bulunduğu coğrafya bu negatif  enerji ile buluşturmuştur insanlığı adeta.
İşte bu nedenle yaşanan düşüşün tek nedenini Atlantislilere bağlamak doğru olmayacağı gibi 5.döngüde yaratılan karanlığa da bağlamak tek başına doğru değildir aslında.
Peki bu yükle sonu yaşayan insan ırkı ve Toprak Ana 5.döngüde ne yapmıştır acaba?
5.döngü tüm galaktik ırkların insan ırkına yardım etmek istedikleri bir döngü olmuştur. Zira insan varlığının daha fazla 3.boyutta kalması evrensel anlamda istenilesi bir durum değildir ama evrensel kanunlar gereği yapılması gerekenler bellidir ancak bu detaylara da bugün bura girmeyeceğiz aslında.

Kısaca 5.döngü hem 4’ün temizlenişi hem de yükselişin tamamlanışı niyetiyle başlatılmış olmasına rağmen ve tüm ruhların seçimi bu yönde olmasına rağmen, yardım çağrısı ve yardım niyeti bu yönde olmasına rağmen dünyanın kapalı enerji alanında işler ne yazık ki planlandığı gibi gitmemiştir 5.döngüde de aslında.

5.döngü çok daha fazla galaktik ırkın dünyaya geldiği, müdahil olduğu, iz bıraktığı, yardım ettiği ama daha çok yük yarattığı bir döngü olmuştur.
Hathorlar ve Pleiadesliler başta olmak üzere neredeyse tüm galaktik ırklar dönem dönem dünyaya temas etmiş, el vermiş, gelmiş ve gitmişlerdir.
Göbekli Tepe bunlara en iyi örnektir aslında.
5.döngü sonunda insan ırkı yükselişi yaşamak yerine neredeyse tam tersi bir düşüşü deneyimlemiştir ve 12 sarmallı DNA yapısı 2 sarmala indirgenmiş, birçok yetkinliği bloke edilmiş, gerçek gücü bertaraf edilmiştir.
Sonuçta, bu da bir süreçtir izin verilmiştir, yaşanmıştır ve bitmiştir.

5.döngünün sonu diğerlerinden daha trajik olmuştur çünkü insan eli değen bir son hazırlanmıştır adeta ve Toprak Ana daha fazla bu yükü kaldıramadığı anda, normal döngü tamamlanamadan, dünya dağılmış yani kıyam yaşanmıştır aslında.
İşte bu 5.döngünün trajik sonu ruhlarınızın üzerinde beklenenden çok daha fazla yük yaratmış ve karanlığı misliyle çoğaltmıştır.
Bu nedenle 5. ile 6.döngü arasında geçen süre adeta uzatılmış, rehabilitasyon sürecinde yapılan çalışmalar farklılaştırılmış ve insan ruhu 6.döngüye itina ile hazırlanmıştır. Nitekim 5.döngüye karanlık enerjileri ile dahil olan ırklar da bu sondan kendi tekamülleri adına nasiplerine düşeni almış, bir çoğu ağır yaptırımlara çarptırılmıştır.  Nitekim bu ırklar şu anda aranızda bu yaptırımın bir parçası olarak ışığı yaymak ve enerjiyi değiştirmek için çalışmaktadırlar. Ama unutulmaması gereken şudur ki bu dünya İNSAN IRKININ evidir ve insan ırkı tüm kainatta çok değerlidir. 

6. Döngü - İçinde Bulunduğumuz
Seçimleri ile 4. ve 5. döngüde de yükselişi yaşayabilecekken ( bu potansiyel var iken) 6.döngüye gelinmiştir.
Burada hata/yanlış/suç yoktur ama seçimlerin sonuçlarının iyi anlaşılması gerekmektedir.
Zira 6.döngü İNSAN ırkının kritik eşiği geçtiği ama henüz yükselişi yaşamadığı bir döngü olarak doğal sonuna yaklaşmaktadır.

Bu nedenle; dünya üzerinde her yönden çalışmalar var hızıyla devam etmektedir. Bizler yukarıda görevimizi yapmaya çalışırken aşağıda sizler bizden aldığınız güç ve ışıkla, yaradılışın özünden gelen sonsuz kaynakla ilerlemektesiniz. Ama hâlâ daha karanlık dediğimiz enerji azalmamıştır aslında. Ayrıca dost olanlar yardımlarını arttırmış ve hızlandırmış olsalar da onlar da kendi yüklerinden dolayı hâlâ yeterli güce ulaşamamışlardır dünyada.

Ezcümle, sonsuz yardımları sınırsızca akıtırken bizler dünyaya ve Toprak Ana’ya  görevin en büyüğü sizin üzerinizdedir aslında.

“SİZ”den kastımız kimdir açıklayalım onu da: Özü hangi ırktan olursa olsun, gücü hangi boyuttan olursa olsun bu dünyada bu zamanda bedenlenmiş olan tüm RUHlardır.

Dolayısıyla kim olduğunuzu anlamasanız da görevinizi idrakle başlayın aydınlanmaya. Zira doğal sürecinde (dünyanın döngüsünde) çok da fazla zamanınız kalmadı aslında.
Amacımız korku salmak değil asla ama görevimiz gerçekleri anlatmak tüm çıplaklığıyla.

Son bir bilgi verelim size zira Ebru İnsanlık Tarihi Seminer Tanıtım Metninde bahsetmişti eksik kalsın istemeyiz kesinlikle. Bermuda Şeytan Üçgeni görevini tamamlamış bir enerji kapısıdır. Ancak bir takım karanlık güçler tarafından yakın geçmişte (bize göre bir AN önce, size göre binlerce yıl önce ama bu döngüde) yeniden aktive edilmeye çalışılmıştır. Böyle durumlar yukarıdan müdahalenin uygun olmadığı durumlardır. Siz ışığı çoğalttıkça dünya üzerinde gerekli değişim gerçekleşmektedir o bölgede de.


Bu konuyu (insanlık tarihi) anlamanız gerekmemekle birlikte yüreklerinizde kabule geçmeniz, zihninizde barındırdığınız inanç ve kabullerin sizi olumsuz etkilememesi için önemlidir.

Son sözümüz hep söylediğimizdir. OLAN OLMASI GEREKENDİR.

Siz kendi gerçek gücünüzü idrak ettiğinizde bu döngünün yükselişle tamamlanmaması için hiçbir engel gözükmemektedir dünya enerjisinde. Ama bilin ve hatırlayın ki yüklerden gelen karanlık hâlâ daha barınırken Toprak Ana’nın kalbinde bir de karanlığın yarattığı negatif enerjiye hiç ihtiyacınız yok bugünlerde.

Sonsuz sevgimizle
Bu yazı  Firdes Ebru Tolan’a 10 ve 11 Ekim 2019 dünya günlerinde İstanbul’da tarafımızdan yazdırılmıştır. Konsey







8 yorum:

  1. Olan olması gerekendir.👍✌❤

    YanıtlaSil
  2. Sonsuz ışık ve sevgiyle başarmaya niyet ediyoruz bu sefer. Allahın izni ile💜

    YanıtlaSil
  3. dünya bir döngünün daha sonuna geldi. amaç 5.boyuta çıkmak. bunun için ışığın pozitif beslenmesi gerekiyor. O yüzden öncelikle kendi yüklerimizden arınmamız içimizdeki karanlığı ışığa dönüştürmemiz gerekiyor.Benimle birlikte bütün de otomatik olarak dönüşüme uğruyor.İnsanlığa farklı yollarla hizmet ise ancak kendimi dönüştürdükten sonra bana gösterilecek.fırsatlar çıkacak.Buraya kadar doğru anladığımı sanıyorum..Peki 5.boyuta herkes çıkamayacak bu durumda hatta oldukça sınırlı sayıda ruh olmalı şimdiki duruma bakarsak...Dünya döngüsünü tamamladığında, 5. boyuta çıkabilmiş olanlar dünyada mı kalacak...Dünya varlığını sürdürecek mi...Yoksa döngü tamamlandığında yok mu olacak...


    YanıtlaSil
  4. Döngü sonunda varoluşu yukarı taşıyabilmek için belli bir sayı gerekli mi.Bir çeşit kritik kütle gibi...Yoksa uyananların idrakini hangi noktaya taşıdığı mı önemli..Yani nicelik mi nitelik mi daha önemli...

    YanıtlaSil
  5. Belki şu an için çok ta önemli değil ama gerçekten merak ettiğim için soruyorum. 12 sarmallı Dna yapısı nasıl oldu da 2 ye düştü...Dışarıdan bir müdahale mi oldu yoksa bozulma içeriden mi başladı

    YanıtlaSil
  6. Cok aydinlatici bir aktarim yapilmis....yur ginize saglik...💜

    YanıtlaSil