Köyün ileri gelenlerinden biri kızını evermek istedi.
İleri gelendi ya... bekleyemezdi... kendisi karar vermeliydi. Kendisi seçmeliydi. Seçebilmeliydi. Ne de olsa torun getirecekti.
İpsizi, soysuzu, sopsuzu bekleyemezdi.
Kalktı yerinden, elini cebinden çekmeden, ilerledi. Gitti gitti... büyük AĞA'nın elini öpmeye dayandı kapısına. Gel gelelim AĞA sarhoştu o anda. Aşk sarhoşu, boşamıştı karısını, başlamıştı at koşturmaya çırılçıplak hatta ovalarda.
Bunu gören köylü; ileri gelen, bir an duraksadıysa da aklına bir cinlik geldi o anda.
Bak AĞAm dedi usulca sokulup koynuna!
Koynuna? Nasıl olurdu bu ya?
Olmaz idi aslında... olamazdı AMA köyün ileri geleni de bir AĞA idi en sonunda. AĞAlar taşırdı türlü türlü metaneti varlıklarında.
İş miydi onlara bir anlığına yüz boyamak kısaca...
Değildi!
Pek tabii ki niyeti kalmak değildi AĞA'nın koynunda, aklını çelmekti aslında.
Çeldi de kolaylıkla. AĞA düşmüştü ya çırılçıplak meşk çukuruna, gözü kararmışçasına!
Köylü ağa dedi ki AĞA'ya
- AĞAM AĞAM paşam
Sen layıksın çok daha fazlasına.
Bak ben geldim yanına yamacına ama dahası da gelir yanına yamacına, sen başlasana çağırmaya.
- Kimse gelmez, kimse girmez koynuma, o ANA oldukça orada.
- ANAyı çekelim kızağa, kızımı koyalım ortaya.
- Senin kızın kim
- Kimse kim olsun sana karı bu yolda.
- Hoppala, sen varsın burada
- Ben giderim şimdi yollarım sana.
Çıktı gitti ağa, dönüştü köylü kılığına. Eve varıp da kızını aldı karşısına. Bak hele dinle, çok hayırlı bir EŞ buldum diyemem sana. Ama varırsan yanına sen hayırsızı hayırlı eş edersin varlığına.
İşte o zaman sırtın yere gelmez bir daha bu varoluşta.
Kız hayran oldu babasının aklına. Çıktılar yola gittiler AĞA'nın sarayına.
Tam ereceklerdi huzura, doğum başladı o anda ANA'nın odasında. Çağırıldı tüm hizmetliler ve ebeler. Bir hal çaresi bulmalıydı Köylü Baba. Kızını soktu odaya cariye kılığında.
Cariye ne ola?
Ana bilmez bu lafı güzafı.
Cariye ne ola?
Köylü baba uzattı elini ANA'ya bu sefer DAYI kılığında.
- 2 gözüm, eşleneyim, kıyamadım ben sana. Bak oldurdum bir sen daha ama meraklanma o doğuramaz sen gibi nurlu can olsa da, acını alır yanında, sancını ver ona, sen al CAN'ını kucağına.
Ana kandı bu masala. Sandı ki kardeş bildiği bir yol bulmuştu doğum sancısına.
Tuttu kızın elini cariye sana sana, verdi sancıyı ona aldı CAN'ı kucağına.
Bu ne biçim hikaye edersin insan bana.
Ama sorarım ben de sana; onca yalana inandın da mecazların içinden okuyamadığın gerçek mi yordu seni, anlasana, diyemem daha fazla, fazlası sende saklı nasıl olsa...
Gel zaman git zaman
Cariye oldu Ana'ya dost adeta
Ve bu arada girdi AĞA'nın koynuna
Oldurdu bir soy oracıkta tam da kalbin ortasında.
Koydular buna da bir isim, oldurdular nesim.
Baba kızmıştı ya ANA'ya
ANA nasıl devam edecekti yoluna?
Köylü Ağa çıkmasın diye foyası meydana girdi BABA kılığına ve girdi ANA'nın koynuna.
Yok artık, daha?
Dahası da var da anlatsam ne fayda.
Bir anlık boşluk yarattı, koca boşluk.
Düştü ANA kendi odasında karanlığa, bağladı kara.
DAYI anladıysa da
ANA diyemedi düğümlendi boğazına bu hata. Sustular sırlarıyla.
Baba kılığında ağa sırra kadem basmadı bu arada. Yüzsüz yüzsüz dolaştı ortalıklarda ANA'yı yerden yere vura vura.
Ananın kalbi dayanmadı buna.
Utancı oldu bir yara.
Yara oldu bir kara.
Kara düştü ebedi nuruna.
Ahh ANA Ahh ANA
deseydin bunu oğullarına
bağışlarlar mıydı seni?... bir muamma ama
biz devam ederdik yolumuza seni nurlaya nurlaya.
Olmadı ya. ..
Kararan nurun aktı katlara katman katman sardı da vicdanının sesini boğmak uğruna sen kalbini boğdun kendi kanında.
Her kim derse
Biz gidelim
Diyeceğiz kimsin?
Soyun sopun
Kanın suyun
Dölün
Kim diye soracağız sana.
İzin yok bundan sonra
Varoluşta kirli, kirletilmiş
Nursuz yaratımlara.
Akça pakça değil
AK PAK olmadıkça
Çıkılmayacak ayyuka ve dahi yuvaya.
Öyleyse tez vakitte bitirtilmeli
Bu hikayenin karanlık yüzü temizlenmeli.
Soy sop bilinmeli
Karışanlar elenmeli.
Bizim suçumuz mu diyenler
Kendilerini bilmeli
Kendilerini yenileyebilmeli.
Mümkün değil diyenler
Yoldan çekilmeli
Tüm genler saflığına dönmeli.
Gelelim hikayenin devamına
Sanırsanız ki bitti bu yıkımla yanılırsınız çokça. Sorsanıza; peki kızın gerçek kimliği neydi ve onun eşi kimdi diye mesela?
Ne de olsa herkesin bir yazgısı gibi, varoluşta da bir eşi vardı aslında. Kızımızın eşi kim olmalıydı acaba?
Bir oğul ama hangi oğul?
Komşu köyün ağasının oğlu olmalıydı eş bizim Ağa'nın kızına ki büyüsün köyler eklene eklene birbirine, varoluşta da olduğu gibi aslında. Bir ana olmalı; Toprak Ana, bir oğul olmalı İnsan Baba ve toprak ana ile insan oğul buluşmalı, yol olmalı bir başka yurda.
Yurdun yıldızları doğmalı önce mutlaka; havasına... suyuna... yol olmalı ana ve baba... ki sonrasında çatısı da kapanınca; 2 kutup oluşturulunca kolaylıkla yurtta olmalı bir yuva tüm sevenlere aynı anda. Kalp atmalı o yuvada her daim ışıkla ve aşkla, ritimle dansla...
Çocukları olmalı Yıldız Ana ile Davudî'nin. Onlar da karışmalı diğerlerinin arasına. Gök olmalı, yer olmalı ... yaşam olmalı, yaşam olunmalı HEP BİRLİKTE ASLINDA.
Oysa... ne oldu bizim köyde?
Köy ne köy kaldı, ne oldu kasaba.
Köy harman yeri oldu hasat solunca.
Hasattan tohum olmadı ya, başak kurutulunca!
Tohum sanılanlar dönüştü birer kırana.
Kıran kırdı geçirdi, bozdu ezdi, yıktı bitirdi, tüketti eritti, atıldığı her yeri boylu boyunca.
Kımıl zararlısı misali...
Çekirge sürüsü gibi...
Ekinleri ezdi geçti...
Diğer köylere de yetti...
Tüm ekinler bertaraf edildi...
Depolarda rezerler heba oldu gitti.
Toprağa ekilenler
Yeniden yeşerdi
Ama o yeşerenlere de gökten zehir indi, indirildi.
Nedeni belli, nedeni belli.
Ata kendi tohumu döl versin istemedi.
Ne de olsa soyu sopu deli
Genetiği değiştirildi
Şifresi belli
İlk turda eşleşseydi
Dönüşebilirdi
Ama 7. tura evrildi
Şifre delindi
Tohum can verdi
Geriye dönüşemedi.
Neydi? Neydi? Burada anlatılan neydi?
Bizim meselelerde amaç belli.
Duyuruyoruz size
Niyetimiz belli
Alınsın dersler
Çıkartılsın kıssadan hisseler
Herkes anlasın
Herkes herkesten kendini saklasın
Eşler kavgayı bıraksın
Canlar daha fazla yanmasın.
Herkes kendini anlasın
Yüzünü aklasın.
Aklanan yüzler
Açığa çıksın
Yüzü yüzüne değenler
Kenara çıksın
Yollar nurlansın, ışıldasın
Gerçek Öz'ler yumurtlasın
Yavrucaklar karartılmasın
Babalar BABA
Analar ANA
Yıldızlar PARLA
Oğullar YOLLA
Hepsini ortada topla, sanılmasın.
ANA'dan CAN
BABA'dan KAN
DAYI'dan MER'CAN
HALA'dan ışıktan KALKAN aksın adeta
Çıksın oğul 4 başı mamur
Versin nur
Olsun nurlu hamur
Hamur olsun mağrur
Mağrur olsun tambur
Tambur olsun eş
Eş olsun ses
Ses olsun özdeş
Ritm tutsun tüm sazlar
Söz olsun bütün AŞK'lar
AŞK olsun maya
Maya tutsun ışıkla
Işık olsun ÖZ
Öz olsun cennette bir GÖZ
Göz olsun SEVGİ
Sevgi olsun bir FİLİZ
Büyüsün büyüsün büyüsün
VAR olalım
BİZ olalım
BİZ aşkla hep OL'an olalım.
Bir mesel daha bitti Ebru'nun kaleminden, aktı geldi varoluşun nurlu kalbinden, soluklar tutuldu adeta izleriz içten, duyurulan çok oldu dinletilen yok oldu demeyeceksek de... anlatılanlar heba oldu yürekler per mi perişan bir vakit önce, siz yazın yeniden diye der der dillendiririz, önünüze serer önden gideriz. Sizi de tez vakitte nurunuzla, ışığınızla, aşkla bekleriz. Sonsuz severiz, sonsuz severiz.
İstanbul 3/8-2023 denendeyiz.
💐💐💐
YanıtlaSil