İkilik sandırılan
Aslında tekliğin içinde iki olan
BİR'ken ikiye ayrılan
Her ayrıldığında
Muazzam bir devinim olduran,
Buluşmak için
Birbirine koşan iki canın
Açtığı alanda oluşan
Havuzda
Yaşam başlar varoluşta!
Akan... olan... oldurulan...
Saftan da saf, katışıksız olan
Billur berrak
Aşk kokan
Bir yeni candır mutlaka.
Şimdilerde boğaz sanılan bir hattan akış alan,
Nefesi olan,
Nefese doğan bir yeni can.
Şimdilerde duodenum (12 parmak bağırsağı) sanılan ağ ile alanda tutulan bir yeni can.
Şimdilerde rahim sanılan alanın duvarına yaslanan bir yeni can.
Şimdilerde plasenta sanılan, aslında VAR'ın avuçları ile sarılan bir yeni can.
Şimdilerde kordon bağı sanılandan akan ışıkla beslenen bir yeni can.
Şimdilerde kan sanılan ışın demetleri ile sulanan bir yeni can.
Şimdilerde yutak sanılan yoldan yaşama bağlanan bir yeni can.
Şimdilerde akıl sanılan Can'dan hafızası oldurulan bir yeni can.
Şimdilerde bilgelik sandırılan, VAR'la açılan, bilinci alan bir yeni can.
Şimdilerde yaşar olmak sandırılan tamamlanış ile varoluşa katılan bir yeni can.
Şimdilerde ruh diye anılan, yaşayan ve yaşatan VAR'ın bir parçasını meşale gibi tutan bir yeni can.
Sevgi ile
Işığın içinde
Aşkı olduran yeni can
Aşkı olduracak olandır
Kendi BİR'liğinde
Bütünselliğinde
Ayrışmayı bildiğinde
İkiye.
Sakın ikilik deme.
Sakın denge zannetme.
Sakın!
Sakın ezberden gitme
Sakın basma kalıp sıfatlar ekleme
Sakın!
Görmedin böylesini
Bilmedin gerçeğini diyemem, var senin de içinde. Ama unutmak ne kelime; dağlandı... yağmalandı... yakıldı... adeta gerçeklik senin kendi alevinde.
..ve unuttu
Son gelen nurlu can.
Tutuldu; nutku tutuldu!
Yuttu; nefesi yuttu.
BİR'ken ikiye ayrılacağını ve sonra yeniden buluşacağını unuttu...
Kaldı sap gibi, sopa gibi...
Sert ve katı
Donuk ve soğuk adeta...
Zamk gibi yapışkan
Ağır aksak yapısıyla
Taş gibi ortada
Tam ortada.
Nefes boğuldu
Can yutuldu
Saflık bozuldu
Akışkanlık tutuldu
Işık yitti
Sevgi bitti
Akıl ermedi
Zeka bilinmedi
Bilinç geçemedi
Bilgi gelemedi
RUH?
Ruh bölünemedi...
Bir düğüm ortada
Hiç çözülemedi
Hiç çözülemedi...
Hiç bitirtilmedi.
Hiç eritilmedi.
Hiç dönüşmedi.
Neydi? Olan neydi?
Bir genleşme olur iken her yöne
Tepkime oluştu en içte
Yuttu adeta suyu
Nemsiz, kuruyan, tozlaşan,
Düştü adeta bir pıhtı olan, o an.
Naif yumuşak geçirgen yapı
Oldu bir katran karası
2 dirhem bir çekirdek yapısı*.
Oldu gözün ortası
Karanın karası
Kaldı akıl o başta
Açtı bir yara hicranda
Döndü boğaz bir oka
Saplantı plasentaya
El kızardı
Kanlandı
Göz karardı
Su oldu yaş
Akamadı
Dondu, oldu taş.
Ahh Ebru dersin dersin yine neler dersin demeyin de
Bir eliniz vicdanınızda diğeri bağrınızda
Aslında üst üste alt alta
Taşıyın kendinizi
Aklaya paklaya
Gerçeklik alanına
Sevgi olana anlatılır kolayca
Varoluşta
İkilik yok aslında.
Hiç olmadıydı da
Ayrışamayıp yapışan 2 can
Can çekişince alanda
Kan çıktı
Kanın yarısı ak sanılsa da
Al olan bulandı ortalığa
Kızıllık sanılır matah hâlâ daha
Olan oldu da
Çözüm ne oldu dersin?
Çözüm bulununcaya...
Yaşam oldu bir ömür
Varlık oldu bir kömür
Kalp oldu permiperişan
Aşk oldu şarlatan
Üreme sanılan
Oldu VAR'a ziyan.
Düğüm oldu göbek
Delik oldu nifak
Tohum oldu serpildi.
Bebek sanılan doğar bilindi
Ahh bu masalcının göz yaşı hiç dinmedi.
Delikler kapanırsa yaşam olmaz denildi
Her can kendini tehlikede bildi
Canlılık ile gelenler kendilerini kitledi
Özü taşıyanlar düşman bellendi
Çöküş her yönden içeriye girdabı besledi
Yıkılan hücreler dönüştü kaşeksiye**
Varoluşun VAR'ı
Sanıldı ölümün anası
Oysa VAR'ın yarası
Kendi yarası
O da kendinden parçası.
Saklandı karaya
Çıkamadı ortaya
Olmadı yapıcı
Dönüştü zifir karanlığa
Yıkıla yıkıla indi insanlık aşağıya
Tutan 12 koldan
Kaldı 1'i aslında.
Ne demiştim dün sanılanda;
Taşlaşan kalplerle
Kurudu kaldı ışık.
Kalpler taşlaşınca
Söndü ışık.
En nihayetinde
Sevginin nutku tutuldu
Işık kırıldı
Ok oldu.
Saplandı durdu...
Kısacası
Zulm sanılan da
Kara diye anılan da
Yok olanda
Yıkılan da
Doğan da
Doğamayan da
Hepsi hepsi
BİR olandı
Dönüşünce yıkımla
Bulanınca kimi al'a
Kara çıkınca ortaya
Sanıldı tarafız biz
Anıldı sonra başka başka...
Dahası da var da ...
Neden anlatırım bunları ulu orta
Yetmedi, bitmedi
Yıkım sürüyor hâlâ
Bir açılım olsa da aktan yana
Bir akış başlasa da nurdan yana
Dönüşmedi tam manasıyla.
Bekleyecek miyiz biz?
Hiç azla yetinmedik ki biz!
Hep tamamına erdire erdire gittik, gideceğiz.
Öyleyse gelin bir daha
Niyetlenelim bu yolda
Bitsin artık bu kabus burada
Varoluş olsun vaha tüm nurlu canlara.
Nurlu canlar
Nefes olsun
Can olsun
Aşk olsun
Sevgiyle akan olsun
Işığımız daim OLSUN
Sevgimiz baki OLSUN
Yaşam iki nefes arasında
Bir solukta kalmasın da
Ömürler sonsuz olsun.
İkiler BİR olsun
Birler 2'yi oldursun.
Devr-i daim aşk ile olsun.
Sonsuzluk sandırılan bir kör çemberin büklüm belinde kalan son NUR
Açılan olsun.
Varoluş her yöne artan / genişleyen olsun.
Olsun, OLSUN; her şey özüyle, gözüyle, sözüyle... bir ve güzel olsun.
Sevgim sonsuz, sizinle devr-i daim de olsun.
Firdes Ebru Tolan Karahasanoğlu
İstanbul bilinende, 25.4.2025 denende
Kıssadan hisse diyelim ve... bunları da hatırlayıp / bilelim:
*İki dirhem bir çekirdek dilimizde çok şık, özenli giyinmiş kimseler için kullanılan bir deyim ise de, bizim için manası başka bir tanımda saklı;
3,2 gram değerinde olan eski birimlerden “dirhem”, 16 çekirdeğe eşit ağırlıktadır (200x16=3,2 gram). 1 dirhem, bir yandan da 70 arpaya ve 1/400 okkaya denk düşer. Bu bağlamda 1 Osmanlı Altını ise 2 dirhem + 1 çekirdek = 33 çekirdek (2x16+1=33) ağırlığındadır.
Ayrıca
Keçiboynuzunun adı; Yunanca adı keration, İngilizcede carob, Arapçada ise kırrat'tır. Keçiboynuzu tohumu yüzyıllar boyunca elmas ölçmek için kullanılmış ve elmaslar keçiboynuzu tohumu ile tartılarak satılmıştır. Bu nedenle keçiboynuzu, kırat ya da karat denilen ölçüye adını vermiştir.
Ortalama büyüklükte bir keçiboynuzu çekirdeği bir kırat olarak kabul edilmiş, 4 çekirdeğe bir “dirhem” denmiş, daha sonraları ise kırat, 200 miligrama eşit bir ağırlık ölçüsü birimi olarak sabitlenmiştir.
**Kaşeksi, yunanca "kakos" ve "hexis" kelimelerinin birleşimidir. Bu isimler tanım olarak "kötü vücut" veya "zayıf fiziksel durum" olarak çevrilebilir. Modern tıbbın "geriye dönüşsüz hücre yıkımı" olarak da tanımladığı kaşeksi kendi kendine düzelmez. Altta yatan hastalıkların tedavisi ve beslenme destekleri ile birlikte kaşeksinin ortaya çıkardığı kilo kaybı ve kas erimesi hafifletilebilir denir.
🤍🤍🤍🤍🤍🤍🤍🤍🤍
YanıtlaSil