15 Nisan 2019 Pazartesi

YAKLAŞIYOR IŞIK KUŞAĞI DÜNYAYA - ÖZEL BİR YAZI


Merhaba,
Tüm okuyuculara merhaba,
Tüm yüreğini açanlara merhaba,

Bizler her birinizi selamlıyoruz bugün burada, şimdi. Sizin için ne zamansa o AN’da. Zaman akışını lineer yaşayan siz dünyalılar için anlamak hâlâ biraz zor olsa da, zaman AN’dan ibarettir aslında. Öncesi ve sonrası bize göre de olsa da, enerji anlamında her şey niyettir, o AN’da. Siz anlamaya niyetle başladığınızda bir kitaba, bir satır yazıya, sizin için o AN’dır mesela. İşte bu yüzden bu yazı da okuyana, yüreğiyle okuyana hitap eder o AN’da.

Gelelim esas mevzuya. Tabii ki bir amacımız var size bugün bunları söylemenin ardında; yaklaşıyorsunuz harika aydınlık bir kuşağa. Ama ne yazık ki her zaman aydınlık iyi olmayabilir eğer yeterince hazırlıklı değilseniz buna.
Bu cümleyi anlayabilmek için aydınlığı tanımlamak gerekiyor mutlaka. Şöyle bir örnekle açıklayalım daha anlaşılır olsun hepinize bugün burada: Bir karınca yemeğini bulduktan sonra taşır toprağın altındaki yuvasına, yemeğini çoğu zaman aydınlıkta bulsada taşıdığı yer karanlıktır aslında. Zira bulduğu yemeyin saklanabilmesi için karanlığa ihtiyacı vardır mutlaka. Ne alaka! diyebilirsiniz ama devam edin sabırla okumaya. Aynı karınca her ışığa çıktığında bir yaşam mücadelesi verir dışarıda, kimi zaman su damlasıyla, kimi zaman bir atın toynağıyla,  kimi zaman karınca yiyen örümceğin ağıyla sınanır aydınlıkta ama asla vazgeçmez, hep gider, hep arar, hep çabalar yaşamak ve yaşatmak için adeta. Bunca çabalamaya karşılık donatır kendini zorluklara karşı kendi küçük dünyasında, haberleşir mesela aile dediği soydaşlarıyla, izler mesela önden gidenleri mutlaka. Yaratılışının özelliklerini kullanır; ayaklarını, dişlerini, antenlerini mesela. Yani kısaca bilir ki sahip oldukları yeter ona.
Tüm bunlara rağmen bir karınca Temmuz ayında Konya Ovası'nda, öğle saatinde toprağın üstüne çıkmaz, çıkamaz. Zira güneş o kadar yakıcıdır ki ve alan o kadar korumasızdır ki 5. dakikadan sonra bitkin düşüp, 20. dakikadan sonra ölmeye başlayacağını bilir adeta.
Ve ya çıkmaz ışığa, ya da gider otların arasına, ağaçların kuytusuna, var olmaya devam etmesi gerektiğini bilir, var olması için gerekene sahip olduğunu bilir ama yok olmamak için de çabalar mutlaka.

Gelelim karıncadan size, şimdi, şu anda. Siz de insan olarak bu dünyada var olmak ve yaşamak için tüm imkanlara ve donanımlara sahipken aslında yok olmamak için çabalamak zorundasınız .
Zira muhteşem bir ışık yaklaşıyor sizden yana ama bu ışık yakıp kavuracak donanımsız, açıkta kalanları  O AN’da. Gidecek bir ağaçlığınız, kuytuya koyduğunuz bir lokma aşınız yoksa durum vahim olacak ne yazık ki bu dünyada.

Amacımız infial yaratmak olmasa da söylemek vazifemiz; yaklaşıyor Işık Kuşağı dünyaya ve siz adeta oyalanıyorsunuz Çayda Çıra oyunuyla!

Bir derin nefes almakla başla, bugün burada. Sonra önce kendini hazırla yeni dünyaya. Bu yolda neler yapmalı anlattı Ebru size defalarca. Ama biz de söyleyelim özetle bugün burada.

Kim olduğunu anla! Niyetle başla.

Bir derin nefes al ve buluş ruhunla.

Görmene engel ne varsa, anla!

Tüm engelleri kaldır, artık oyalanma.

Hastalık, dert, tasa, yokluk ve yoksulluk dediğin ne kadar safsata varsa hepsini koy bir kenara.

Sal korkularını, daha fazla tutma.

Çalış mutlaka (meditatif).

“Kuantum”u iyi anla.

Bulunduğun mekanda ve AN’da yapabileceklerin var, iyi anla, oyalanma.

Herkes BİR ama BİR’den varacaksınız BÜTÜN’e, sıranı savmaya çalışma.

Sen niyet et ve başla, biz yardım ederiz mutlaka.

Yüreğindeki SEVGİ’yi fark et ve hisset, çoğalt KOŞULSUZCA.

Çık yukarıya, oyalanma, vazifeni hatırla, neden geldin bu zamanda bu dünyaya? Herkesin vazifesi kendine, kendini kimseyle kıyaslama.

Kimsen ve ne yapman gerekiyorsa, bil ki donandın onunla, ne eksik ne fazla.

Ama ihtiyacın yok o zihnindeki dar kalıba.

Yüreğindeki korkuları iyi anla. Hâlâ çok fazla, hâlâ çok fazla…

Söylemlerini değiştirmekle başla. Kendin bile inanmasan da ilk başta, sen yeter ki başla, değiştir bakış açını artık durma.

Çevir başını aydınlığa, “hani, yok ki” deyip durma, sen niyet et, biz gösteririz sana.

Haydi kalın sağlıcakla.
Sonsuz ışığımızla aydınlattığımız yoldan gidin mutlaka, karanlıkta yol bulmak için daha fazla oyalanmayın, ihtiyacınız yok buna.

Bu yazı 15 Nisan 2019, Pazartesi günü saat 12.41 itibariyle tarafımızdan Firdes Ebru Tolan’a yazdırılmıştır. Konsey

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder