Başın öne eğik yürürsen bu
yolda
Taşları, engebeleri görür, korursun kendini düşmekten mutlaka.
Ama düşmekten korkma!
Zira düştüğün zaman, sırtüstü
uzandığında,
Başını döner yukarıya ve
görürsün mutlaka
Dünya çok küçük ama Evren
sonsuz aslında
… ve yine görürsün yerde
taşlar var, canını acıtıyor ama
Gökte kuşlar ve bulutlar
Neşe saçıyor
… ve yine hissedersin zemin
sert ve katı, hatta soğuk ama
Hava yumuşak, güneş sıcak ve
nefes almak çok kolay aslında
Durup dinlendiğin anda!
Düşmekten korkma.
Düşmekten Korkma!
Hep aynı düz ovada
yürümektense korunaklı bu dünyada,
Düşersen de kalkacağını bil ve
çevir başına aydınlığa,
Bak yukarıya,
Aç kendini Yaradan’a
Çık dışarıya!
Çık dışarıya, beden dediğin fani
kılıftan çık dışarıya,
Sonsuzlukta ışıkla, aşkla
başla koşmaya
Bulutların arasında.
Arada sis perdesi inse de
durma, duraksama.
Döne döne, dans ede ede
Çık yukarıya.
Senin cennetin senin dışında
Ama senden değil uzakta!
Yanı başında,
Sadece zihninde oyalanma.
Çık zihninden dışarıya,
Çevir başını ışığa, aydınlığa
Bir derin nefesle başla.
Sen yeter ki başla!
Düşmekten korkma!
Sen yeter ki başla…
Hiç gördün mü sen düştü diye
yürümeyen 1-2 yaşında?
Nedensiz yere gösterilmiyor
sana bu düzen
Bu mükemmel düzen,
Sen kabul etmedin diye…
O kabul etmedi diye…
Değişmedi.
Sadece "gösterilen" her ne ise
görmen gerekendi geçmişte.
Eskiye bakıp yeniye öykünme
Yeni senden gelecek,
Yeni seninle gelecek,
Gerçek her neyse Sen kabule geçtiğinde.
… ve bir derin nefesle tüm
korkularını silip süpürdüğünde.
F. Ebru Tolan Karahasanoğlu
İstanbul, 18 Nisan 2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder