Böyle zamanlarda; 19 Mayıslarda… 10 Kasımlarda… gözümü kapattığımda, başım
döner yukarıya, buluşurum adeta Atatürk’ümle bulutlarda. Hatırlatır bana,
“demediğim yok” adeta! "Eksik bırakmadım sizi, yalnız koymadım bir
başınıza, ben tamamladım da görevimi döndüm ebedi istirahatgahıma. Oysa siz,
siz hâlâ daha dünya boyutunda, ne yapıyorsunuz? Nelerle oyalanıyorsunuz?"
adeta…
Boynumu eğersem mahçup aşağıya, kızar bana; “kaldır başını, dik dur
mutlaka” ve tekrarlar bir kez daha:
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini,
Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim Milletimin yıldızıdır, parlayacak,
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat
Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder