28 Kasım 2014 Cuma

SENİN DOĞRUN / EVRENİN GERÇEĞİ


Kulvar değiştirip eğitim sektöründe yöneticiliğe başladığım ilk yıllar, henüz bu kadar popüler değilken, kişisel gelişim konularıyla tanıştırdı beni.
Böyle bir eğitimde eğitmenin katılımcılardan birine söylediği şu cümle diğerlerinden çok farklı geldi bana “senin doğrunun gerçek olduğunu nereden biliyorsun?”. Cümlenin bu haliyle anlamı yeterince ağır gibi gözüksede derinlerde çok daha değerli başka anlamlar barındırdığını seziyordum ama tam olarak da ifade edemiyordum. O günün şartlarında bu benim için karşı karşıya gelmiş 2 kişinin aynı rakama bakıp birinin 6 diğerinin 9 demesi gibiydi… Ya da “telefonumu açmadın demek ki bana zaman ayırmak istemiyordun” diyen aşığa, sevgilisinin “kaza yaptım ve sen aradığında karakoldaydım” diye cevap vermesi gibiydi…
Akıp giden yıllar ve bilim insanlarının “son 10 yılda gelişen nano teknoji bize gösterdi ki …” şeklinde başlayan ve ezber bozan açıklamaları ara ara bu cümleyi aklıma getirdikçe anlamı da değişmeye başladı.
Bu basit bir algı meselesi değildi besbelli ki… Ya da yeterince araştırmamaktan, bilgi kirliliğinin esiri olup ahkam kesmekten de öte bir şeydi…
Bu bizim doğrularımızla evrenin gerçeğini idrak edip edememe durumuydu! Nasıl mı?
Kocaman bir masa düşünün, hani şu bebeklerin dünya görüşünü anne-babalara hissettirmeyi amaçlayan simülasyon alanları var ya oralardaki gibi, sizin yanınızda cüce kaldığınız bir masa. Şimdi bu masanın ayaklarından birinin tam önünde durduğunuzu hayal edin. Gördüğünüz nedir? Kalın, dev bir ahşap sütun mu? Yukarı doğru hafif genişleyen sarsılmayacak kadar sağlam cilalı bir blok mu? Nedir gördüğünüz? Tırmanabilir misiniz? Aşabilir misiniz? Yıkıp geçebilir misiniz?
Peki siz bu kadar küçükken ve o masa bu kadar büyükken diğer bacakları görebiliyor musunuz? Görseniz bile elinizi tutup yetişebiliyor musunuz? Yoksa hani şu milyarlarca kilometre öteki galaksiler gibi mi sizin için?
Masanın bir tablası var muhakkak, siz ona ulaşabiliyor musunuz? Ya o tablanın üzerinde sonsuz çeşitlilikte ve güzellikte mücevherler duruyorsa? Görme şansınız var mı? Alma, tutma, kullanma şansınız var mı?
Bu hikayeyi böyle uzatıp gidebilirim. Ama siz anladınız benim ne demek istediğimi! Bizim doğrularımızla evrensel gerçekliği şu an idrak etmemiz imkansız olabilir. AMA bu evrensel gerçeklerin olmadığı anlamına gelir mi?
Doğrularınız sizi evrensel gerçekliğe yaklaştırsın adım adım, sevgiyle kalın.
Ebru Tolan Karahasanoğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder