Hafta sonu bir kaza yaşanmış, eminim bir çoğunuz televizyonlardan
izlemişsinizdir; 4 yaşında bir kız
çocuğu 7.katın penceresinden düşerken temizlik işçisi tarafından tutulmuş.
Ben bu sabah izledim haberi ve aynı anda onlarca düşünce
üşüştü beynime.
Bir anda küçük kızı düşündüm, annesini, babasını, annesinin
kızını emanet ettiği teyzeyi, temizlik işçisini, temizlik işçisinin ailesini
düşündüm…
Hani hiçbir şeyi boşuna yaşamıyoruz ya hayatta, 4 yaşında
bir çocuk ne öğrenecekti bu kazadan? Acaba onun öğreneceği değil de
öğretecekleri mi vardı?
Anne şükrediyordu kızı hayatta diye. Peki, içinde şükürle
karışık bir öfke oluşmuş muydu kardeşine karşı? Bir suçlama mı vardı, “kardeşim
o uyurken çıkmış evden, kapıyı kitlemeyeydi!” derken…
Baba kızgın mıydı karısına, baldızına ve minnet yüküyle
eziliyor muydu acaba temizlik görevlisine karşı?
Ya o baldız, vicdan yüküyle eğilmeye başlamış mıydı
şimdiden, yoksa ömür boyu kendini affedemememin cezasını verecek miydi kendine?
…ve bununla yaşayabilmek için ablasına
ömür boyu taviz mi verecekti? Yoksa saldırı en iyi savunmadır deyip huysuz,
hırçın, bencil rolü mü üstlenecekti? Öğrenip büyüyecek miydi, öğrenemeyip benzer
olayları çekecek miydi kendine? Sonra da “kör talihim kara bahtım hep beni mi
buluyor böyle talihsizlikler” deyip dert yanacak mıydı Allah’a?
Olaydaki en şanslı kişi gibi gözüken temizlik görevlisi
neler yaşıyordu içinde? Ne pahasına olursa olsun kendi canını hiçe saymakla bir
karmadan mı kurtulmuştu? Yoksa şimdi bu insanlık namına yaptığı hareket onu
kibirle mi yüzleştirecekti? Gelen tebrik telefonlarını “tabii ben yaparım zaten
böylesini, sen olsan tırsar kaçardın” inancıyla mı karşılayacaktı, yoksa
şükürle, sevgiyle, tevekkülle mi?
Temizlik görevlisinin ailesi ne öğrenecekti bu olaydan? Kim
bilir belki de bugüne kadar saygı ve sevgi hissetmeyen bir karısı vardı da bu
olay olunca bir farkındalık mı oluşacaktı kadında, evet ya evimizde eksiklerimiz
çok ama yüreği zengin bir kocam var mı diyecekti? Ya çocukları babalarının
gücüyle yaşama karşı isimlendiremedikleri korkularının birinden bile olsa
kurtulmanın hafifliğini mi yaşayacaklardı acaba yoksa egonun esiri kibir ben
geldim deyip pervasızca zihinlerine koza mı yapacaktı?
Diyorum ya onlarca düşünce, soru, varsayım üşüştü bir anda
beynime! Soruların hiç birinin cevabını
bilmiyorum, bilmem de gerekmiyor, bu kadar soru olmalı mı o da tartışılır!
Sadece bildiğim ve inandığım tek bir şey var; her ne yaşanıyorsa şu anda,
herkes için farklı bir değeri, farklı bir amacı var! …ve biz tek bir pencereden
değil de onlarca, binlerce pencereden bakmaya niyet ettiğimizde evrenin
gerçeklerine yaklaşacağız adım adım kendi doğrularımızdan sıyrılıp bir bir.
Bugün kendi pencerenin yanındakine geçip oradan da bakmaya
var mısın benimle?
Sevgiyle kalın.
Ebru Tolan Karahasanoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder