1 Aralık 2014 Pazartesi

SEN HANGİ PENCEREDEN BAKIYORSUN?


Hafta sonu bir kaza yaşanmış, eminim bir çoğunuz televizyonlardan izlemişsinizdir;  4 yaşında bir kız çocuğu 7.katın penceresinden düşerken temizlik işçisi tarafından tutulmuş.  
Ben bu sabah izledim haberi ve aynı anda onlarca düşünce üşüştü beynime.
Bir anda küçük kızı düşündüm, annesini, babasını, annesinin kızını emanet ettiği teyzeyi, temizlik işçisini, temizlik işçisinin ailesini düşündüm…
Hani hiçbir şeyi boşuna yaşamıyoruz ya hayatta, 4 yaşında bir çocuk ne öğrenecekti bu kazadan? Acaba onun öğreneceği değil de öğretecekleri mi vardı?
Anne şükrediyordu kızı hayatta diye. Peki, içinde şükürle karışık bir öfke oluşmuş muydu kardeşine karşı? Bir suçlama mı vardı, “kardeşim o uyurken çıkmış evden, kapıyı kitlemeyeydi!” derken…
Baba kızgın mıydı karısına, baldızına ve minnet yüküyle eziliyor muydu acaba temizlik görevlisine karşı?
Ya o baldız, vicdan yüküyle eğilmeye başlamış mıydı şimdiden, yoksa ömür boyu kendini affedemememin cezasını verecek miydi kendine?  …ve bununla yaşayabilmek için ablasına ömür boyu taviz mi verecekti? Yoksa saldırı en iyi savunmadır deyip huysuz, hırçın, bencil rolü mü üstlenecekti? Öğrenip büyüyecek miydi, öğrenemeyip benzer olayları çekecek miydi kendine? Sonra da “kör talihim kara bahtım hep beni mi buluyor böyle talihsizlikler” deyip dert yanacak mıydı Allah’a?
Olaydaki en şanslı kişi gibi gözüken temizlik görevlisi neler yaşıyordu içinde? Ne pahasına olursa olsun kendi canını hiçe saymakla bir karmadan mı kurtulmuştu? Yoksa şimdi bu insanlık namına yaptığı hareket onu kibirle mi yüzleştirecekti? Gelen tebrik telefonlarını “tabii ben yaparım zaten böylesini, sen olsan tırsar kaçardın” inancıyla mı karşılayacaktı, yoksa şükürle, sevgiyle, tevekkülle mi?
Temizlik görevlisinin ailesi ne öğrenecekti bu olaydan? Kim bilir belki de bugüne kadar saygı ve sevgi hissetmeyen bir karısı vardı da bu olay olunca bir farkındalık mı oluşacaktı kadında, evet ya evimizde eksiklerimiz çok ama yüreği zengin bir kocam var mı diyecekti? Ya çocukları babalarının gücüyle yaşama karşı isimlendiremedikleri korkularının birinden bile olsa kurtulmanın hafifliğini mi yaşayacaklardı acaba yoksa egonun esiri kibir ben geldim deyip pervasızca zihinlerine koza mı yapacaktı?
Diyorum ya onlarca düşünce, soru, varsayım üşüştü bir anda beynime!  Soruların hiç birinin cevabını bilmiyorum, bilmem de gerekmiyor, bu kadar soru olmalı mı o da tartışılır! Sadece bildiğim ve inandığım tek bir şey var; her ne yaşanıyorsa şu anda, herkes için farklı bir değeri, farklı bir amacı var! …ve biz tek bir pencereden değil de onlarca, binlerce pencereden bakmaya niyet ettiğimizde evrenin gerçeklerine yaklaşacağız adım adım kendi doğrularımızdan sıyrılıp bir bir.
Bugün kendi pencerenin yanındakine geçip oradan da bakmaya var mısın benimle?
Sevgiyle kalın.

Ebru Tolan Karahasanoğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder