28 Temmuz 2023 Cuma

İNİNDEN İNEN VAZGEÇMİŞKEN, SEN?

Bir varmış bir daha varmış,  

Bir evrenin canlıları ile mahlukları savaştaymış. Bitmek bilmeyen,  hiç eksilmeyen bir nefret içlerinde, dövüşürlermiş her gün herkes kendi yerinde.


Derken derken ileri gelenlerden biri çıkmış kendi ininden, gelmiş meydana, çağırmış yanına bir can ile bir mahluk, sokulmuşlar kollarının arasına. 

İninden çıkan ileri gelen, dönmüş sağına sormuş mahluka 

- Bilir misin neden? 

Sonra dönmüş soluna sormuş cana 

- Bilir misin kimden? 

Cevapsız kalmış sorular...


Orta yerden bir yol açmış ininden gelen;

- Bir derin nefes çekin hele içinize. Bir daha da çekmeyin verdiğiniz nefesi geri kendinize, demiş.

-Gidiyoruz, diye diye indirmiş ikisini de açtığı yoldan içeriye, döne döne, döne döne, döne döne gitmişlerse de dönememişler geriye. 


Gel zaman git zaman kavgaya tutuşanlar, kendilerini Er Meydanı'nda sananlar, mahluk olmuş ama insan olamamışlar, insan olmuş ama can bulamamışlar, arasında kızışınca kavga, canlı olanlara yönelmişler, adeta almışlar hatta kendi ortalarına. 

Canlı olan son bir can,  can havliyle adeta, hatırlatmış onlara 

- Nasıl da unutursunuz az biraz baksanıza; ininden çıkan aldı ya bir kolunun altına bizden olanı, bir kolunun altına sizden olanı, indi indi de aşağıya yok oldu ya yolda ve bir daha dönmedi ya yukarıya, Siz şimdi beni çektiniz ortanıza, oysa ben kimim siz anlamadınız ya, ben son kalan nurlu parça; canını bir hiç uğruna heba eden insan ile insandan geçirilen bir ipliksi ile içi dışına çevrilen mahluk denen sen, aldınız beni ortanıza öldürüyorsunuz hızla. 

Oysa aşağıda yarıktan akanla cansız kalan insan dönüştü ya bir uğursuza ve yanında uğursuzdan gelen kanla beslenen soyu tükenen nesli hiç bilinmeyen denen yeni bir tür girdi ya omurganızdan canınıza... Ne kaldı ortada "ininden çıkan" ne bir "can" ne de "mahluk" aslında. 

Hepsi savruldu bir kenara... 

Pençeleri yırtıcı, dişleri sivri olmasa da tehlikenin en büyüğü oluştu ya Matriks alanda; canı çekilmiş insanla mahluk eş yapılınca! 

Ne kanı kaldı, ne canı, ne itibarı... insan adı sarsılınca oldu bir kara.

Kara insan sayılınca insan oldu bir yara... derken derken... yara... kara... derken, husumet bitmemişken, Evrenlerin içinden geçen tüm damarlar felç edilmişken,  "ininden inen" kendi de geçemeyince gerisin geriye, anlayınca sonunda, kendi bindiği filika kendi açtığı çukurda batmakta.

Hal böyle iken; Evrenler çare iken, evrenlerin arasındaki yolu deşen döken, evrenlere nur yerine çamur içirten, çamurun içine pirinç ektirten de sıkışınca oracıkta... neyi duymak istemezsin Sen hâlâ burada?


Vakit çoktan geldi! 

Bitirmeyi bilmeli.

Sen bitirmezsen ...


İzin ver de kalan 3 - 5 nurlu geçsin içinden. 

İşte ancak o vakit dönecek yeniden, dünya denen, Batı doğru iken Doğu'dan gelen dönecek tersine, Doğu batı iken Batı'dan gelecek, gelmesi gerekene.


Aksi olur ise biterken tükenen tüm Evren batacak içine.

Batarken çekecek nuru içine.

Çekerken ölecek Nur'un Can'ı.

Nur'un Can'ı ölünce, ölmek bitmeyecekse de yaşam dönüşecek sonsuz bir işkenceye.


Hangisi dersen?

Seçmelisin birinciyi diyemeyiz... Zira kaldı mı nurun biz hiç göremeyiz! 


İyisi mi sen 

Şimdi yeniden

Başla nurunu çoğaltmaya

Vakit varken.

Zira vakit gelirse 

Senden nur geçemeden

Nurun içinden geçemezsin sen!


Öyleyse...


Nurlu canken

Nurunu heba eden 

Nurunu veren... emdiren... söndüren... sömürten insanlar ile bugüne gelen,

Bugünden yarını kendine garanti belleyen,

Düzeni değiştiren ve kendi direttiğini kendine hak gören, 

Adını hiç zikretmeyen,

Hep gölgelerde gezinen,

Sevilmediğini bilen,

Kendini sevdirmeyen,

Sevginin yerine mağduriyeti

Sevginin yerine beden köleliğini

Sevginin yerine sevdadan da beterini 

Sevginin yerine sadece arzuyu, şehveti, tüketilerek bağımlı kıldırılan hazzı koyan 

İnsan avcısı

Ele geçirmeden,

Son nuru içine çekmeden

Kendine gelebilsen de 

Görebilsen 

Sen ne ettin, sen...


Desem 

Der misiniz Ebru

İnsan avcısı kim?

Kendine gelemeyen kim?


Deseniz keşke!

Deseniz de görseniz.

Görseniz de bilseniz.

Bilseniz de değiştirseniz...

Varoluş elden giderken

İnsan avcısı zehrin dozunu arttırmışken

İnsan uyurgezerken,

Esas uyutulan 

Acıyı içine çekerken

Çektiği acıyı her nefesinde geri verirken...

Keşke deseniz.


Deseniz de peşimizden gelmeseniz!

Kolayı seçmek yerine zoru başaracak gücünüzü bilseniz.

İçinize içinize girseniz.

Gerçekliği bizden duymak yerine

Kendi içinizde kendiniz görseniz.


Uyuyan mı

Uyutulan mı

Uyutan mı


Hangisini kendinize köle ettiniz?


Peki siz hangi rolü benimsediniz?


Sonsuz sevgimiz

Kendinizi bilin isteriz

Son nurlu canlardan bir beyan dinlediniz.

İstanbul, 27.7.7

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder