6 Haziran 2017 Salı

ŞEFKAT, MERHAMET, HOŞGÖRÜ

Şefkat, merhamet, hoşgörü deyince akla naiflik, duygusallık gelir ilk anda. Oysa şefkat, merhamet ve hoşgörü ne boynu büküklüktür ne acıma, ne alttan almadır ne susma, ne görmezden gelmedir ne de kaçma. Güçlü olmak gerekir aksine bu yolda.
Merhamet gösterirken, çok acıtsa da, izin vermek gerekir yaşanacak ne varsa.
Hoşgörü de geri adım atmak değildir aslında. Henüz kendini teslimiyete taşımamış olsa da, onun yolunda durmamaktır aslında. Herkesin yolu kendi aklıyla çizilir eninde sonunda. Sonsuz seçenek olsa da kişi gider kendi aklının yolunda.
Şefkat karıştırılsa da acımak değildir asla. Kucaklamaktır, sarılmaktır, sarmalamaktır aşkla, kimi zaman hiç anlaşılmasa da, hep yanında olmaktır kendi yolunda gidenin 3 adım arkasında.
Şefkat, merhamet, hoşgörü yoktur ilahi boyutta! Saf, sonsuz, koşulsuz sevginin olduğu alanda sadece ışık vardır aslında. Saf olan saydamdır, saydam olan geçirgendir mutlaka. Sarar ve sarmalar sevgi eninde sonunda olanı da olduranı da bu yolda. Ama sizin bulunduğunuz dünyada bir ışık yakar merhamet ve hoşgörü şefkat yolunda. Şefkat deyince önce hoşgörü anla sonra merhamet gelir yüreğine nasılsa.
Sen yolda olsanda yanından geçerken aydınlatırsın bir anlığına. Sonrasında gözünü açıp da koyulmazsa yola kalır yeniden karanlıkta. Sen hiç oyalanma, durma, duraksama, devam kendi yolunda, arkan aydınlanıyor nasılsa.  Sen dönüp bakmasan da dizildiler, çıktılar yola. Yolda olan çoğaldıkça aydınlanacak tüm dünya. Ama sen oyalanma kenarda kalanla, o kendi seçti kendi aklıyla. Gün gelir duyarsa; ruhunun sesini duyarsa, koşar gelir yanına.
Sevgimiz akıyor sana ve tüm insanlığa şimdi ve daima.
Bu yazı 6 Haziran, 2017 Salı günü saat 13.11 itibariyle İstanbul’da F. Ebru Tolan Karahasanoğlu tarafından kaleme alınmıştır.


2 yorum: