29 Ocak 2015 Perşembe

IŞIK TUTMAK


Önce içimize dönebilsek ya; büsbüyük bir dünya var içimizde. Onu anlamadan ve görmeden nasıl açılabiliriz diğer dünyalara ve evrene?
Küçük bir kızın evcilik oynaması gibi…O oyuncak evin içinde bir aile kurması gibi…Gerçeğin simülasyonu gibi…
Hepimizin içindeki dünya da gerçek dünyanın simülasyonu aslında. Kimine çok karanlık, kimine çok karmaşık geldiği için belki de hep ötelemiyor muyuz içimize dönmeyi?
Oysa onu bir aydınlatabilsek tüm güzellikler açığa çıkacak bir bir ve netleşecek tüm gerçekler…
Bu dünyaya nedensiz yere gelmiş olabilir miyiz?
Peki bu dünyaya geliş nedenimiz sadece yönetici olmak, eş olmak, anne-baba olmak, kanun koyucu olmak, uygulayıcı olmak vbg. olabilir mi?
Bunlar dünyaya geliş nedenimiz değil de olsa olsa dünyaya geliş nedenimizi bulmak ve yaşamak için yürüdüğümüz yolun ayrıntıları olabilir. Bunlar başkalarının kendi nedenlerini bulabilmeleri için bizim üstlendiğimiz roller olabilir.
Herkesin rolünü kusursuz oynadığından emin olun. O yüzden bırakın onları; bırakın huysuz kaynanayı, düzenbaz patronu, ikiyüzlü arkadaşı, yalancı komşuyu, vicdansız hakimi, saygısız şöförü, menfaatçi kardeşi, yalaka politikacıyı… onlar vazifelerini yapıyorlar!!! Siz kendinize bakın.
Kendi fani bedeninizi ve maddi-manevi varlıklarınızı koyun ortaya, sonra çıkın hepsinin üstünden bakın onlara; elinize kocaman bir fener almışçasına, iyice inceleyin, tüm ayrıntıları ve sahip olduklarınızı!
Bunu bir oyun gibi görün hatta, varoluş nedenini bulma oyunu.
Ortaya koyduğumuz tüm varlıkların aslında gerçeğin bir parçası olduğunu idrak ettiğimiz anda, evrenin kusursuzluğuna güvendiğimiz ve ilahi düzenin işleyişinde hiç bir şeyin nedensiz olmadığı gerçeğini bir kez daha hatırladığımız anda o yaktığımız fenerle değil de iç ışığımızla, yüce Yaradan’dan gelen ve sonsuz olan ilahi ışıkla aydınlanmaya başladığınızı göreceksiniz.
Kendi ışığınız sizi güçlendirecek, cesaretlendirecek ve adım atmanızı kolaylaştıracak. Bir adım, bir adım daha derken hızla ve kolaylıkla özünüzün içinde bulacaksınız kendinizi. Öyle bir aydınlanma ve huzur ki, bulduğunuzun “gerçek” olduğuna inanıp asla şüphe etmeyeceksiniz. İçinizdeki “her şeyi bilen parça” ile sizin bulduğunuz birbirlerini teyit edecek çünkü. Anahtarla kilidin buluşması gibi. İçinize açılan her kapıyı böyle bulmaya devam ettiğinizde ise elinizdeki o ışık hiç sönmemecesine aydınlatmaya devam edeceksiniz tüm hayatınızı…
Gördükleriniz, bulduklarınız sizi mutlu etmiyorsa yanlış yolda olduğunuzdan emin olabilirsiniz. O zaman nelerden mutlu olmadığınızı düşünün, bunlara odaklanın ve harekete geçin; şimdi.
Hurafeleri bir kenara bırakın, endişeleri ve korkuları bir kenara bırakın, onun bunun söylediklerini de duymayın… Sadece sevgiyi alın yanınıza. Sevginin ışığıyla yürüyün. Kıymetini bilin her anın.
Yaşadığınız her anın  sizi ışığa, sizi size, sizi gerçeğe daha da çok yakınlaştırmak verildiğini bilin! Hala an’ı yaşıyorsanız hala vaktiniz olduğuna güvenin; özünüzü bulmak için, yaşam amacınızı bulmak için…
Yaşam amacınız sadece “büyümek” olabilir, sadece “anlamak” olabilir ya da bunlarla birlikte başkalarının da büyümesine ve kendilerini anlamasına yardım etmek olabilir…. Kabul edin; olanı biteni kabul edin. Olanlarla uğraşmayı bırakın ve sadece kendiniz olun.
Emin olun, gerçek aydınlanmada bu kadar kolay işte! Sadece isteyin, inanın ve ışık tutucunuz kendiniz olun!
Yürekten sonsuz sevgimle
Ebru Tolan Karahasanoğlu
İstanbul 27.1.2015











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder