Gel! Gidelim buralardan...
Çok uzaklara; yüreğimizin derinlerine,
Zihnimizin dehlizlerine,
Karanlık sandığımız o sonsuz aydınlığa doğru bir yolculuğa
çıkalım sevgili BEN’im seninle.
Umdukların korkutmasın yüreğini, duygularını düşüncelerinle
zincirleme! Bırak hepsini özgürce, baharda gökyüzüne salıverdiğin uçurtmalar
gibi, renk renk balonlar gibi…
Kapıyı araladığın ilk anda, zifiri karanlık yolun başında
dur bir an; dur ki gözlerin alışsın karanlığa.
Sonra ufak adımlarla biraz da el yordamıyla başla
ilerlemeye.
Biri mi geliyor karşıdan? Hırstan gözü dönmüş, öfkeli ve
gergin… Yol ver, geçsin. Yol ver ki geçip gitsin içinden, yoksa ezip geçer seni
de!
Başka biri daha mı geliyor; küçük, kırılgan ve alıngan, gözü
yaşlı bir çocuk? Ona da yol ver! Ama önce sev onu, sarıl ona, kucakla ve sonra
izin ver gitsin. Gitsin ki içinde kalmasın ne bir alınganlık, ne bir hüzün.
Sarıldın ya ona az önce sevgiyle, kucakladın ya onu, yeter. Sevgi bağları bir
kez attı mı çapasını bir daha asla koparamaz onu hiçbir dalga.
Sen fark ettikçe, sen izin verdikçe, sen salıverdikçe
gidecek onlar ve onlar –yıllardır içinde biriktirdiklerin, SEN olduğunu sanıp
içinde büyüttüklerin- gittikçe yolun ışıkla dolacak; Yüce Yaradan’ın sonsuz ilahi
ışığı ile aydınlanacaksın işte böyle.
Sanma ki çok zor bir yoldan bahsediyorum. Sanma ki çok uzun
bir zaman istiyorum…. Sadece niyetin ve nefesin lazım bana.
Var mısın, bugün yola çıkmaya?
Sevgimle
Ebru Tolan Karahasanoğlu
18 Mart 2015, İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder