YENİ DÖNEM & YENİ DÜNYA
Tüm dünya hazırlanıyorsa yeni olana, anlamak ve anlatmak gerek nedir “yeni”
acaba.
Daha önce de birkaç defa anlattık aslında yeni, var olanın değişimi
değildir ama var olanı değiştirmekle başlanır yeni olan yapılandırılmaya.
Revize etmek, şekillendirmek, rötuşlamak değildir yeniyi inşa etmek aslında.
Yeni, adı ile müsemma tamamıyla farklı olandır, hiç yapılmamış, hiç
yaşanmamış, ilk defa yapılmış olandır. Diğerleri, mevcut yapının yeniden şekillendirilmesidir. Oysa “yeni”yi konuştuğumuz zaman, o ana kadar olmayandan, hiç
yapılmamıştan, ilk olandan bahsederiz aslında.
Dolayısı ile mevcut yapılarınızda, ister adına medeniyet skalası deyin,
ister teknoloji alt yapısı fark etmez, mevcut yapılarınızda değişim, dönüşüm,
şekillendirme, arttırma, eksiltme, biçimlendirme, revizyon, yeniden
yapılandırma, YENİyi yapmak, oluşturmak, oldurmak değildir aslında.
Sadece “yeni” arayışında bir başlangıçtır olsa olsa. Ama “yeni”yi
olduracaklar için tutundukları eski çoğu zaman yaratıcılıklarının en büyük
yaralayıcısıdır ve bunu anlatmak, aktarmak, atlatmak oldukça zordur insana. Bu
noktada insanın beden ve zihin yapısını anlamak önemlidir elzem olmasa da.
Tarihsel sürecinize baksanız da görebileceğiniz gibi kolaylıkla zamana
yedirilmiş, tesir ve telkin yolu ile ilerlenmiş birçok alan bulabilirsiniz ama
bu mevcut yapıların boya ile rötuşlanması gibidir katmanların altında öz,
orijinal mevcuttur aslında.
Bir gün o orijinale geri dönmek de kolaydır istenildiği anda. Bu noktayı iki
farklı açıdan ele almak gerekir bu esnada. Birincisi olumlu manada, yani
“insan” eğer isterse üzerindeki karanlık katmanları, dayatmalarla örtüleri,
beynine empoze edilenleri bir nefeste salıp gönderip “öz”üne dönebilir.
Ama ikinci manada yani olumsuz olanda her bir katmanı kırıp attığınızda bir
başka kayıt çıkar karşınıza, zira değil asırlardır, döngülerdir süregelen
acılar, kanlar, kinler, travmalar; kayıtlar, kayıtlar, kayıtlar vardır
katman katman altta.
Öyleyse 1001 katlı bir binanın birinci katını tamamen değiştirmek isterseniz
en üst kattan tadilata başlamak uzun ve zorlu bir yol olmakla birlikte
mümkündür ama birinci kata geldiğinizde temelin zayıflığının sizin yaptığınız
değişimleri kaldırmaması ihtimali çoğalır. Bu gibi durumlarda kontrollü yıkımla
1001 katı da aynı anda yıkmak, toz duman durulduğunda molozları kaldırmak ve
aynı yere yeni bir bina inşa etmek daha sağlam temellere gerçek YENİyi oturtmak
manasına gelir.
İşte şu anda tüm dünyada toz duman olmuş alanlarda yapılan budur ve
yapılacak olan.
Zira dünyanın yavaş ve yumuşak geçiş için çok da vakti yoktur ama bu telaş
edilmesi anlamında asla değildir. Niyet eden, yürekten isteyen herkes için
zaman vardır. Çünkü zaman, ANdır. Sizin için zaman ANdan ibarettir diyemeyiz
hala daha üçüncü boyutta ama aslında zaman sizin anladığınız anlamda geriye
dönüşü olmayan düz bir çizgi değildir ve daha önemlisi o hat boyunca zaman
herkes için aynı hızda akmaz. Gün 24 saattir; kimin için? Bunu bilen ve kabul
eden için. Zaman ANdır, kimin için, bunu yaşayan için. Kısacası zamana takılmayın
çok da.
Yaşayın ama farkında
Yaşayın ama hissederek
Yaşayın ama değişerek
Yaşayın ama değiştirerek
İşte o zaman, zaman yeter olur size her daim aslında.
Geri dönecek olursak yapılacaklara, zira HAZIRLANMAK gerekiyor hem yeni
dünyaya hem de yeni döneme, anlatacaklarımız var çokça.
Yeni dünya insan varlığının 5.boyut bilinç seviyesine çıktığında bu
kainatta Toprak Ana ile yeniden buluşacağı kitlesel, kütlesel alandır. Henüz
oluşturulmamıştır kainatta, zira insanın çalışması gerekmektedir Yeni Dünya’sına.
Bu görev, yeni insanındır aslında ama bu çok ince, naif bir çizgidir.
5.boyut bilinç seviyesinde henüz mevcudiyeti olmayan insanın 5.boyut bilinç
seviyesine uygun yeni dünyayı inşası nasıl vuku bulacaktır?
Bu karmaşık bir denklem hatta bir paradoks gibi gelebilir size belki ama
durum çok daha basittir aslında kuantum alanda.
İnsan denen varlık, bu kainatta idrake ulaştığında (neyin idrakine; 5.boyut
gerçekliğinin, bilinç değişiminin, yeni insanın) çalışmaya başlayabilir
aslında.
Peki bunun için ne gerekmektedir: BİLİNÇ DEĞİŞİMİ
Bilinç Değişimi için ne gerekmektedir: EZBER BOZMA
Ezber Bozma için ne gerekmektedir: BIRAKMA
Bırakma için ne gerekmektedir: UYANIŞ, AYDINLANMA, TESLİMİYET
Teslimiyet için ne gerekmektedir: UYANIŞ ve YOLA ÇIKMA
Uyanış ve yola çıkma için ne gerekmektedir: NİYET VE NEFES
Niyet için ne gerekmektedir: İşte esas zorlayıcı / tetikleyici nokta bu
aslında!
Bir anlığına gözünüzün önünde canlandırsanıza; her yıl sağdığı 1000 kilo
sütten yaptığı peynirle, yağla geçinen bir çiftçi neden niyet etsin uyanmaya?
1000 değil 10.000 kilo süt alabilirsin hayvanlarından diyen olmadıkça
değiştirmez düzenini ama birileri bunu derse ne olur, anlasana?
Hırs ve haset, tamah ve eziyet girerse alana, ne olur anlasana?
Yük olur tüm dünyaya ve insanlara. Oysa ihtiyaç var mı daha fazlasına?
Peki nasıl uyanacak bizim çiftçi kardeş yuvasında? Yük yapmadan daha fazla?
Ah, ah… Söyleyecek ne çok söz var aslında. Ama insansın sen anlasana, seçim
yapma özgürlüğün var senin bu kainatta, iyiden yana, güzelden yana, sevgiden
yana. Yapıyor musun peki? Hala…
Uzatmayalım lafı, dolandırıp da dağıtmayalım ama bazı alanlarda uyanması
lazım hala birçoklarının ve bu uyanışta yük yaratmadan dünyaya ilerlemesi lazım
aydınlığa.
Bu manada ayarlandı her şey aslında. Ama çok iş düşüyor uyananlara bundan
sonra
Farkında olanlar, bilincine varanlar, ne nedir nedendir anlayanlar artık
başlamalı konuşmaya, anlatmaya.
Filmi başa sararcasına yeniden, yeniden bir kez daha, herkes kendi çıktığı
yolda adım atsın diye beklerseniz vardığınız noktada siz de zorlanırsınız
sallanan dünyada tutunmakta.
Yardım sonsuz, sizin anladığınız anlamda olmasa da.
Zaman yeterli, azalmış olsa da.
Uyananlar var aranıza, henüz hepsi olmasa da.
Bir derin nefesle başlamak kalıyor geriye; anlat, paylaş, çağır, davet et
mutlaka ışığa, aşkla.
Birleşin, buluşun, toplaşın ortak alanlarda ışıkla ve aşkla.
Hatırlayın mutlaka kimsiniz ve neden geldiniz dünyaya.
Çalışın mutlaka yeni dünya için hazırlanmaya.
Yeni dönem uyandırmak için çoğunluğu, sarsarken onları sıcak yataklarında
siz iyi tutunun ama savrulmayın, düşmeyin, dik durun mutlaka.
Kalın sağlıcakla.
Bu yazı F. Ebru Tolan'a 19 Haziran 2020, Cuma günü saat 13.16 itibariyle İstanbul'da tarafımızdan yazdırılmıştır. Konsey